- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlatamam Seni
Sevgili eskise de sevda eskimezmiş. Hatırlıyorum da yılların bir izi yoktu simanda, derler ya ’ayın on dördünde dolunay gibi kız’ öylece kalmışsın hatıramda. Pırıl pırıl bir yüz, günahsız... Bir kıza bu kadar yakışırdı yeşil göz. Yaşlarda yabaniydi o zamanlar gözlerinde, sadece baharları tanırdı gözlerin. Saçların altın rengiydi. Kış güneşinin karlara düşmesi gibi düşerdi yüzüne ve ben kıskanırdım yüzünden saçlarını. Kaşlarında incecikti, uzundu kirpiklerinde. Öyle ki ressamlar çizemezdi daha güzel seni. Sonra bir burnun vardı ki sorma, nasılda bir ahenkle duruyordu, o kadar zarif o kadar inceydi ki. Yine dudakların incecikti sanki kalemle çizilmişti. Yakışıyordu sana gülmek. Sevilmeyi seviyordun sen. Büzülmeye dursun o dudaklar, üzülmeye dursun o gözler, hala içerimi yakar. İncecikti ellerin ve ince uzundu parmakların, ipeksi olurdu dokunuşların, yinede kapanmayan yaralar bırakırdın dokunuşlarında. Yukarıdan aşağı düşlüyorum da seni, hayallerinde ötesinde bir prensestin sen. Belki de rengârenk tatlı bir kelebek, belki de bir melektin benim için.
Kalbini anlatamam, sevgini yazamam, bakışlarının anlamını dolduramam kâğıda, anlarım ama hissederim ama anlatamam... Anlatamam işte tarifi olmaz öyle her şeyin. Birkaç kelime kadar basit değil sendeki anlamlarım. Yaşarım, hissederim, görürüm adeta, dilimin ucuna bir şeyler gelir ama olmaz işte, o noktada yaşamak gerekir sende, anlamak için bu tarifi. Hani boğazın susuz kalmış gibi kuruyup yanar ya, hani gözlerin gevşerde ılık yaşlar dolar ya işte öyle ağlamaklı bir şey senin tarifin. Anlatamam seni, anlatamam...
İbrahim Kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.