Şiir olmak - Şair olmak
Ne komik şey, "şair" olmak... Ve ne kadar da incinirim biri yüzüme tükürse: “Şair” diyerek. İki dize alt alta rast geldi diye. Kazara uysa bir üsttekine sonra gelen bir hece. Bir harf, bir kelime, bir ifade, bir dize, kafiye…
Yeter mi bunlar birine “şair” diyebilmemize? Ne yapıyoruz, farkında mıyız ne kadar değersizleştirdiğimizin bu kelimeyi.
Acaba? Biz hepimiz eline verilmiş bir lolipopla ağlaması dindirilmiş iki buçuk yaşında bebeler miyiz? Emziklilerden tek farkımız ise zahmet edip alt alta kelime grupları yerleştirmemiz. Daha başka değil.
Oysa ne kadar da gülünç halimiz. Şair miyiz biz? Şiir mi yaratıyoruz yoksa? Hâşâ!
Biz galiba sadece ilkin kendini kandırarak işe başlayan bir grup yalancıyız.
Benimse, şair olmak amacım yok. Hey insanlar! Şair değilim ben! Hayır! Olmak istemiyorum anlasanıza. Ne o kadar büyüdü kibrim ne kendime şair diyecek kadar aklımı yedim!
Şiir olamadım ki ben henüz, şair olayım! Hayır!
Bir şiir okuyunca şaşırıyorsam, hayranlık uyanıyorsa içimde, takdir ediyorsam bunu yazanı ya da çarpıyorsa yüzüme bir tokat hakikatin şefkat elinden, işte odur gerçekten şiir unvanına layık kişi!
Lakin ben kendi kişiliğimde rezaletin şahsıysam, benim mayamdan mürekkep bir dizeler silsilesi de malayaniyetin bir simgesi olmaktan bir adım öte gidemeyecek!
Yanılıyoruz, hepimiz yanılıyoruz. Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek birer şair değillerdi! Onlar ilk başta ve temelde leziz birer şiirlerdi. Izdırapları, buhranları, tutkuları ve beyinlerinin içinde kazan gibi kaynayan elmas düşünceleri, kıvama geldikten sonra önce dile ve belki de dilden sonra; ya da dile dahi uğramadan doğrudan kaleme dökülüyorlardı.
Hakkını vere vere, mümkün mertebe, kusursuz bir şiir olduktan sonra o kişi artık ne söylese dikkat edilesidir.
Ve amaç bir şair olmak olmamalı, olamaz. Kendi şahsında dışa doğru hayranlık uyandırıcı bir şiir olmalı ilkin!
Şiir yazmayalım diyemem, demiyorum; ama belirtmeden de geçemem, insanın kendi kendisine şair demesi ne kadar münasip, onu da bilemem.
“Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!”
(Necip Fazıl Kısakürek, "Muhasebe")