SON ARZUM BU OLSUN
Süpürdüm bütün hüzünlerimi bu akşam yosun kokulu denize. Yakamozlara karıştı mehtapta tüm sevinçlerim. Ayın saçlarında berfin, gözlerinde alnıma konmuş busesi. Bitimsiz bir zaman ve doyumsuz sesin yankılanır denizin dalgalarında.. Selamını işitirim kilometrelerce ötelerden.. Başım üstüne der mihrab bilirim bulunduğun diyarı. Sonra gecenin alazında beliren siluetinle salınırsın kara çalınmış mavisinde denizin bir sağa bir sola…
Saatlerce seyrettim gecenin buğusundaki seni…
Yüreğimde devriye atardı pişmanlığım her gece… Beynimin delik dibeğinde saatlerce dövdüm yalnızlığımı ve sonra suyunu sıktım yüreğime çöreklenen her çilenin.. Tüm ümitlerimi düşmesin diye kara kuşağımın gözesine doldurdum..
Kiraza çalan dudakların rengi atmış buseleri dökülür solgun yapraklar gibi saçlarıma… Alnıma dokunurken gecenin soğuk kakülü, avuçlarımda sımsıkı tuttuğum hasretin içimi acıtır.
Yağmayacak olsan da gönül bahçeme hiçbir zaman, sabah melteminin ardından nemli kirpiklerin dokunsun lalelerimin solmaya yüz tutmuş goncalarına. Yağmur yüklü bulutların görünmese de kızıl şafakta ben gece-gündüz gözümü hiç kırpmadan sahillerime yağacağın günü bekleyeceğim.
Nikahı kıyılır hüzünlerle ümitlerimin.. Yeminler edilir mutluluk için geleceğe.. Hüzün söz vermiştir eskisi gibi olmayacağına, ümitlerimse çekingen bir edayla tebessüm eden yüzünü gösterir hayata…
Ruhumda pineklediği sabahlar ümitlerimi çalmak için baykuşlar, bir başka sarılırdım senden kalan anılarıma..
Ebabil kuşlarının ayaklarından dökülürdü kederler başıma bir bir.. Çin settinden büyük olsa aramızdaki engeller, imdadıma yetişir Kureyş’in filleri yıkmak için… Mahmûd’u sürdüm setlerini yıkmak için üzerine…
Gözlerin bulutlardan yağmur toplardı ellerim bahçendeki gülleri dererken. Ansızın fırtınasına tutulmuştuk kederin. Ayrılıklar sana olan sevdamı bir kor haline getirirken bedenim kalaklar altında ezilirdi…
Bütün rengini çaldı dünyanın karabasan hüzünlerim.. Hiçbir yere sığdıramadı sızısını gözlerim senden sonra. Hiçbir yağmur söndüremedi yüreğimin yangınını, hiçbir rüzgar küllerimi savuramadı gökyüzüne… Ne hayalin kaldı gözlerimde şimdi ne de adını sayıklar düşlerimde dilim.
Kıvırcık saçlarının labirentlerinde kaybolayım, gönlünde atlastan bir döşek sereyim…
Koca bir çocuk öksürüyor ayazda, adını senin koyduğun.. Elleri buz kesmiş, gözlerinin feri kaçmış bir çocuk.. Sar ellerini ellerinle, sar yüreğini yüreğinle.. Sar ki ayaz vurmasın körpe umutlarına, daha açmadan solmasın gonca gülleri baharda…
Yasaklı gözlerine bir kez bakmaktı suçum. İdamlık cezam gözlerinin mahkemesine verilsin . Gönlündeki hayat ağacının dallarında kurulsun darağacım. İstemem bağlamayın gözlerimi, ben gözbebeklerindeki öfkenin ummanında boğulayım. İdamlık suçluya son arzusu sorulurmuş. Mezarımı gönül toprağına kazsınlar; taşıma, kirpiğinin kalemiyle “tek suçu sevmekti” yazsınlar.
Bahçendeki sen kokulu beyaz lalelerden birini mezarıma diksinler.
Ve sen bir sabah ansızın gelip sula lalelerimi gözpınarlarınla…
Sula ki dünyalık son arzum bu olsun…
04 Mayıs 2010 / Kumru
SON ARZUM BU OLSUN Yazısına Yorum Yap
"SON ARZUM BU OLSUN" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.