- 1898 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Dini Müzik / Arabesk - Pop İlahiler
Dini Müzik / Arabesk İlahiler
Müziğin dinimizdeki yeri hep tartışıla gelmiştir. Günah mı değil mi, ne kadarı caiz, ne kadarı haram? Bu konuda herkes kendi kanaatine göre bir yorum getirmiştir. Bu yazıda çalgılı ilahilerin dinimizce caiz olup olmadığını ortaya koymak istiyorum. Ama o konuya geçmeden önce dinimiz çalgıya, müziğe nasıl bakıyor kısaca bir göz atalım.
Bunu öğrenmek için kuşkusuz en sağlam kaynak kitabımız Kur’an, hadis ve tefsirlerdir.
Şeyhzade, tefsirinde İsra suresinin 64. âyetinde şeytana ‘sesinle oynat’ tabirinin, ‘çalgı ile oynat’ demek olduğu, bu ayetin her çeşit çalgıyı haram ettiği bildirilmektedir.
En’am suresinin 70. âyetinin tefsirinde, dinlerini şarkı ve musiki ile, oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur denmektedir.
Çalgısız nağmeli sese semà, teganni denir. Çalgı ile birlikte olan insan sesine gına (müzik) denir. Gına dinimizde haramdır. (Dürr-ul mearif)
Peygamber Efendimizin bazı ayetlerin açıklamalarını o zamanın müfessirlerinden öğrenelim:
Ceres (çan, zil, çıngırak), şeytanın mizmarıdır (çalgısıdır). [Müslim, Ebu Davud, Nesai]
Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet döneminde tapınılan putları kaldırmamı emretti. [ İ. Ahmed]
Bir zaman gelecek, zina, içki ve mizmarı [çalgıyı] helal sayanlar çıkacaktır. [Buhari]
İblise, “Mizmarlar (çalgılar) müezzinin, yazıların dövme, Resulün (elçin) kâhinler ve falcılardır” denildi. [İbni Ebiddünya, İbni Cerir, Taberani]
İki ses melundur: Nimete kavuşunca çalgı, musibete maruz kalınca feryat. [Bezzar]
Miladi 873 ile 970 yılları arasında yaşayan meşhur tefsir, hadis ve fıkıh âlimi İmam-ı Taberani şöyle buyuruyor:
„Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin:
Sefihler (zevk ve eğlenceye düşkün olanlar) başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan (çalgılardan) okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.“
Görülüyorki, 1200 yıl önce söylenenler bugün harfi harfine uygulanmaktadır.
Bakınız, ne kadar ince bir çizgi üzerindeyiz. Abdülkadir-i Geylani hazretleri diyorki, raksa (oyuna) helal diyen kâfir olur. Aynı şekilde, Burhâneddin-i Mergınânî’de şöyle buyuruyor: Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir.
Bu hadis ve tefsirlerden sonra asıl konumuza dönelim.
Bildiğiniz gibi günümüzde çalgılı, müzikli ilahiler yaygın hale gelmiştir. Bu ilahileri söleyen bir çok kişi çıkmış, albümler yapılmış, videoklipler çekilmiştir. Bu klipler ise islami kanal diye adlandırılan kanallarda bütün gün gösterilmektedir. Artık esasa uygun olan ilahilerimizi kimseler dinlemiyor. Çalgılı olması nefsimize daha hoş geliyor. Bu ilahileri söyleyenler birer türkücü gibi kliplerde şekilden şekile giriyorlar, Allahtan, peygamberden bahsediyorlar ve aklı sıra ibadet ettiklerini zannediyorlar. Sorulduğunda ise bu sayede çocukların, gençlerin İslama daha yakın olmaları ve dinimizi sevmeleri sağlanıyormuş. Dinimizin haram kıldığı çalgılarla dinimizi sevdirmenin ne gibi bir mantığı olabilirki. Arkada org, gitar, piyano, bateri çalarken, bir türkücü gibi kliplerde dans ederken, Cenab-ı Hakk’ın, Peygamberimizin ismini telaffuz etmek, O’ndan kırk yıllık arkadaşıymış gibi bahsetmek edebe sığar mı? Bunlar hiç mi düşünülmez, Allah’tan korkulmaz?
Peygamberimizin ismi telaffuz edilirken, ardından salavat-ı şerif getirmek gerekmez mi? Bu mesuliyetten kurtulmak için biz türkler Peygamberimizin ismini türkceleştirip Mehmet koymuşuz.
Bakınız, İmamı Gazâli Kimyâ-yı Saâdet eserinde ne diyor: “ Peygamber Efendimiz bir eve geldi. Cariyeler tef çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Peygamberimizi görünce Resullullahı övmeye başladılar. Peygamberimiz, ‘Susun, söylediğinize devam edin’ buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet olmaz, caiz değildir.
Bugün ise bu yasak olanlar yapılıyor ve yayılıyor.
İnsan düşünmeden edemiyor. Acaba buradaki gerçek maksat nedir?
Müzik, sadece İslam da değil, diğer dinlerde de yasaktı. Sonradan Hıristiyanlık’ a papazlar tarafından org sokuldu. Protestanlar ise daha da ileri gittiler ve kilisede hem müzik söylemeye, hem de dans etmeye başladılar. Bu ABD’de çok yaygındır ve ‘gospel music’ olarak geçmektedir. Bizim yaptığımız ise bundan farklı bir şey değildir.
Öyle ki 2003 senesinde Regaib Kandili’nde, Sirkeci Hoca Paşa Camii’nin avlusunda kadın erkek karışık tasavvuf müziği konseri verildi. Neredeyse, aynı Protestanlarda olduğu gibi çalgı mescide girmek üzere. Dinler arası diyalog tuzağı ile her açıdan onlara benzemeye çalışıyoruz. Bazı ilahiyatçılar daha da ileri gidip, kiliselerde olduğu gibi Camilerde de resim sergileri yapılmalı, klasik müzik ve tasavvuf müziği konserleri verilmelidir diyorlar. Gerekçe olarak da 21. yüzyılda yaşadığımızdan değişimin şart olduğu gösteriliyor ve Ku’ran’ın yeniden tefsir edilmesi gerektiği söyleniyor.
Dinimizde tasavvuf vardır ama tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Bugün birtakım dünya kazançlarını temin etmek için ve aynı zamanda insanlara İslam‘ı yanlış öğretmek için böyle şeyler uydurulmuş, hatta Mevlana Hazretlerini de kendi çıkarları için alet etmişlerdir.
Bugün “sema gösterisi” adı altında aslı astarı olmayan etkinliklerde semazenlerin dönmeleri ibadet diye sunuyorlar. İbadetten maksat para kazanmak ve memlekete turist çekmektir.
İlahileri, mevlidleri, salavat-ı şerifleri çalgı ile söylemek bidattir. İnsanı dinden çıkarır.
Bir arkadaş düğününe, şarkılı türkülü olmasın diye çalgılı ilahi söyleyen birini getirmiş. Assolist gelinceye kadar sahnede, bir piyanist- şantör edasında biri, çalıp ilahiler söylüyor. Sonra sahneye assolistimiz geliyor ve bir türkücü gibi karşılanıyor. O da bir türkücü gibi başlıyor söylemeye. Büyükler utandıkları ve alkış ile eşlik edemedikleri için sahneye küçük çocuklar çıkıp dans etmeye başlıyorlar.
Hedefe emin adımlarla varılıyor. Dinimizi, çocuklarımız sevsin diye haram ile sevdiremezsiniz. Bir çocuğun sırf matematik dersini sevsin diye yanlış yaptığı hesabı, doğru diye tasdik edemezsiniz. Temeli sağlam olmayan bir bina fazla ayakta duramaz ve hafif bir sarsıntıda yıkılır.
Ilımlı İslam adı altında dinimiz Protestanlaştırılmaya çalışılıyor. ABD’de kiliselerde yapıldığı gibi, camilerimize de şarkı ve dansı sokmaya çalışıyorlar. İngilizce söylenen sözüm ona ilahilerde Allah yerine „Lord“ tabiri kullanıyor. Lord ise Protestanların Allah’a verdikleri bir addır. Müslümanlar bu konuda çok dikkatli ve gözü açık olmalıdır.
Hepimiz müzik dinliyoruz. Günah olduğunu bilsek de dinliyoruz, çünkü nefisimizle tam manasıyla mücadele edemiyoruz. Ama dikkat edelim , bunlar helaldir demeyelim. Harama helal demek insanı kâfir yapar. Müzik haram, çalgı haram. Çalgı ile ibadet haramsa o zaman yapılan bu arabesk pop ilahiler tabiri caizse duble haram.
Her müslüman bu konuda bilinçli ve dikkatli olmalı. Harama helal dememeli. Bilmediğimiz konular hakkında kendi nefsimizin hoşuna gittiği için kendimize göre yorum yapmamalı, fetva vermemelidir.