- 637 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Senin İçin Ağlayan Her Dizemi Astım
Batan güne karıştı umutlarım. Sana doğru yürüdüğüm sokaklarda; katranlı gecelere yol alan zamansız raysız bir unutuluş treni aldı beni. İki şehrin arasındayım şimdi… Biri hiç bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor. Dedim ya bir unutuluş yolculuğu bu. Yokluğun acısında kim hatırlar ki beni ?
Dünyadaki bütün sevdalar beni içlerinden attılar. Diyelim ki sen, eksik parçam. Şimdi odana girmişsin, başka bir kadın girmiş düşlerine… Kıskanmıyorum hayır, asabi de değilim. Senin suçun yok ki, benim alnımın yazısı bu hiçlik. Ağır ağır yol alıyorum onurumla, her saniye dönmek istiyorum ama dönmüyorum sevgili.
Sevdanın has bahçelerinde büyüttüğüm gonca güllerimi derleyip topladım. Savurdum yapraklarımı derin acılara, hicranı yükledim narin dallarıma, şiirleri küstürdüm, bağrımı çizdirdi gazellerin sevgili… Dokunduğun goncalarım; ıssız göl’lerin koyu gölgelerindeki hazin bir nilüferle kucaklaştı… Ne kadar serpsen de üzerime beyazları, kayıp gecelerin karanlığını atamadım üzerimden.
Senin için ağlayan her dizemi astım damla damla çoğalan nehirlere. Bunca çiçek aldandı baharına. Gözlerimden yaşlar akarken boğuk bir ses dudaklarımda adın. Ağır adımlarla uzaklaşıyor koskoca sevda. Dudaklarım acıyor, canım acıyor gitmem gerek senden. İçimdeki sevdalı şarkılarını bastırmasaydı yıkılan duvarların katışıksız acısı, unutulmuş sevdaların sancısı sevinçlerimi gecelere ekmeseydi, yılların öcünü alırdım elbet içimdeki depremlerden…
Parlak bir acı doğdu geceme… İçim kamaştı. Kupkuru katışıksız bir acı aldı beni. Aynada koyu renkli bir leke varlığım. Bir orak gibi kesip attın tatlı yakınlığımı ve dünya hala dönüyor sevgili… Şarkımızı çalan televizyona kızıp kırsan da yok etmiş sayılmazsın beni. Radyo da yankılanırken o melodi, şarkıcı kadın ölse de sevda bozuk bir plak gibi cızırdayıp durur yüreğinde… Yüreğinden aldım bıçağın ağzına sürdüğün yüreğimi. Yalnızlığıma uzattığın ellerine göz yaşlarımı koydum al hadi. Çamurlu hatıralara, karanlık umutsuz sokaklara uğurla beni… Anılara mıhlanıp kalsam da kurtarma.
Karanlıklara merhaba,
Derin uykulara yatırdım yüreğimi, ruhumda demlendirdim eriyip biten düşlerimi. Kimsesiz yüreğim gecenin ürkek ışıklarıyla tanıştı. Yavaşça araladım susuzluğumun yapraklarını, lale gibi bağrı yanık yüreğimi Eylül’e yazdım. Gecenin sesinde firuze bir matemdi kaçışlarındaki gözyaşım. Ruhuma giydirdiğin unutuşlara alışamadım. Anlayamadım. Seni söküp atamadığım yüreğime anlatır mısın; can alan unutuşlarını sevgili?
“Anlat ki karanlığa gömülürken
Ölüme doğru kaysa da nefesim,
Ruhum şad olsun”
05/09/2007
Ayşegül TEZCAN
YORUMLAR
Derin uykulara yatırdım yüreğimi, ruhumda demlendirdim eriyip biten düşlerimi. Kimsesiz yüreğim gecenin ürkek ışıklarıyla tanıştı. Yavaşça araladım susuzluğumun yapraklarını, lale gibi bağrı yanık yüreğimi Eylül’e yazdım. Gecenin sesinde firuze bir matemdi kaçışlarındaki gözyaşım. Ruhuma giydirdiğin unutuşlara alışamadım. Anlayamadım. Seni söküp atamadığım yüreğime anlatır mısın; can alan unutuşlarını sevgili?
...................
Kımız acılar mahzeninde yüreğimizdeki yılkı atlarını gönlümüzün en koyu karanlıklarına salarız. Dönüşlerinde heybelerini karıştırırız şiirlerimize melhem acılar sürmek için. Her gidişin sevda boylarında isimsiz çiçekler yetişir aşkın fırtına tepelerinde. Yüreğimizi rüzgara verip yankımızı dinleriz...
Tebriklerimle.
Batan güne karıştı umutlarım. Sana doğru yürüdüğüm sokaklarda; katranlı gecelere yol alan zamansız raysız bir unutuluş treni aldı beni. İki şehrin arasındayım şimdi… Biri hiç bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor. Dedim ya bir unutuluş yolculuğu bu. Yokluğun acısında kim hatırlar ki beni ?
kimliğimizi biz mi attık çöpe
yoksa onlar mı attı bizi
sonuç aynı olduktan sonra ne fark eder ki
sevgiler