ŞEMSİYE
ŞEMSİYE isimli şiir bahçesi; 2009-2010 Edebiyat Defteri Yıllığı olarak Edebiyat Defteri yöneticisi, şiir âşığı ANSIZIN ( Habip Dağ) Bey tarafından yayınlanan, içerisinde yer alan 268 şiirle değerli şairlerimiz tarafından beslenen bir yürek okuntusudur. Kapak tasarımı da değerli site yöneticimiz Habip Dağ tarafından hazırlanan eserin birinci baskısı Nisan 2010 tarihinde İstanbul’da Arıkoğlu matbaacılık tesislerinde gerçekleştirilmiş. Kuşe kâğıda ofset baskı ile yayınlanan Şemsiye’nin iç dizaynı da bir sanat edebiyat eserine yakışır bir biçimde…
Değerli şair-yazar ve yazılım ustası olan Habip Dağ Bey tarafından kısa bir yunuş yazısı ile sunulan Şemsiye, Abdulhadi Bay tarafından yazılan “Öğretmen” şiiri ile başlayıp Zeynep Hanoğlu Avcı ’nın gönül esintisi “Şimdi Sen” isimli şiirle sona ermektedir.
Dizgisi, baskısı, sayfa tasarımı, imla ve noktalaması kusursuz denilecek kadar güzel, normal kitap ebadında ve 526 sayfa olan ŞEMSİYE, onlarca söz ustasına saygıyla, sevgiyle sayfalarını açmış, samimiyetini, iyi niyetini, imkanını sunmuş…
Öğretmen, ilim, şair, şiir, ağlamak, bahar, kış, gece, oğul, şehitler, ömür, baba, zaman, İstanbul, sevgili, yalnızlık, deniz, sevda, özlem, pişmanlık, cami, kadın, anne, çocuk, sonsuzluk, vuslat, bayrak, gurbet, Hakk, hakikat, şehir, ölüm, ayrılık, dua, Atatürk, hasbihal, bayram, iyilik ve hasret gibi konulardaki yürekli söyleyişlere sayfalarını açan, açısı alabildiğine geniş, iklimi alabildiğine serin olan Şemsiye’de; ölçüleri doğru, kafiyeleri sağlam, ökçeleri yüksek, seslenişi yürekten, ahengi deruni, bentleri yalana, yanlışa set olan hayal ve düşünce yüklü şiirler var.
“Kınalı parmaklar, gökkuşağı yüz, firari ağıtlar, zambakların zarafeti, aşk bağı, gülüşüme sevdalar yığan şehir, kış için sakladığım bahar dalları, kemanlara inleyen teller, aşkın retorik armonisi, sanat ve inanç abideleri, ışığı sönen ateşböcekleri, ölü yaprakların kederleri, yarım uykuların tılsımı, vadesi tükenmiş bir yürek, baharı gizleyen yüz, billurdan havuz, hançerle nakışlı urgan, mor bir mavinin büyüsü, efkârımla duman olmuş hece, manasını yitiren ruhlar, çarmıha gerili vicdanlar, aç bir ruh, poyrazın kuruttuğu gözyaşları” gibi bünyesinde derin anlamlar barındıran kelime grupları ile örülmüş Şemsiye’deki şiirlerin dili, imgeleri, sesi, hedefi, kıymeti, beyitleri yüzleri ve yürekleri çiçeklendirecek güzellikte. Gerçekten usta ve uzakları gözleyen, gözü de gönlü de bu memleketin güzelliklerine aşina, sanatın ve şiirin sihirli penceresinden bütün bir dünyayı izleyebilen, ufukları, şafakları aşk türküleriyle turlayan, bütün davranışlarını sayıya, sevgiye ayarlayan, estetik yeniliklerin, orijinal güzelliklerin, naif söyleyişlerin mimarı onlarca şiir aşığının mükemmele kanat açan, enfes ve ender olana uçan kalıcı gül bahçesidir Şemsiye.
Şemsiye; tadı, rengi, kokusu, ışığı ve manası olan kelimelerle, insanı yüreğinden yakalayan, benliğini bulduran, dilini dillendiren, söz bahçesini güllendiren “ Erciyes’ten yüreğime kar düştü, esrik bir taş plaktır siyahlığım, şiirdir sonsuzluğum vuslat manada yetim, dünya sana âşıkken; aşk arar olmuş aşkın, tek mevsimle yetinirdi onlar, acı damla damla erir, yazgının perdesine işlenirken yalnızlığım, bu gece şiir düşerim, gönül perdesini arala görünsün gerçek, şaşırmış gözler mavi bir durgunluk adına, doğum günün kutlu olsun umudum, son nefese tutunmuş vazgeçilmeyen demsin, tek olsun yüreklerimiz, değişmem saç telini dilber dolu cihanla, bir tek tebessümüne her bedeli öderdim, tüm ömrümü demleyebilirim mutlulukla, görünmüyor âtimde kavuşmaya âlamet, bir zülüfü o yârin mahv-ı perişan eder, binlerce kır çiçeği ufuktur gönüllere, kubbelerden kuş sesi karışır âminlere, bülbül sevdiği gülden usanıp bıkar mı yâr, dilimde şiirim gönülden söylemeliyim, yüzünü görmelere yürek nasıl dayansın, ” gibi etkili mısralarla, temeli demirden sağlam, özü saf sulardan temiz, bal şerbetinden tatlı, göklerin her yönüne kanatlı dörtlüklerle kurulan şiir sarayıdır.
Duvarları da, kapısı da, çatısı da granitten daha sağlam olan Şemsiye, şiir okuma sevgisini, yürek kıpırdanışlarını, kuş cıvıltılarını, gül kokularını, şair duyarlılığını, ufuk güzelliğini, şafak aydınlığını, deniz çekiciliğini, dağ heybetini, poyraz esintisini, şelale seslerini, ana yüreğini, çocuk samimiyetini, has ustaların hassasiyetini en berrak bir şekilde yansıtıyor sayfalarında.
Bir çini işçisinin titizliği ile şiirlerini öbekleyen şair ve şairelerin sarılı, kırmızılı, mavili, yeşilli duygularını, düşüncelerini, ana sütü gibi candan, ana sütü gibi temiz bir şekilde okuyucuya sunduklarını sevinerek görüyor ve her samimi şiirsever gibi seviniyoruz.
Gönül iklimlerinin arı, duru ürünlerini, güleryüzlü, mis kokulu güllerini özümüze fideleyen, okuyucuya aşkı, sevdayı, barışı, hoşgörüyü, insan ve memleket sevgisini, sanata, edebiyata duyarlılığı, hizmette yarış içinde olmayı, anlamayı, anlamlandırmayı, okumayı, ışıklı gözlerle bakmayı, yürekli olmayı, yüksek düşüncelerle donanmayı öğütleyen bu nadide eseri okudukça yarınlara daha bir umutla bakıyor, gayretimizi daha bir aşkla artırıyoruz.
Şair ve şairelerimizn içerisine gönül sızılarını, beklentilerini, çilelerini, zaferlerini, sabırlarını, dostluklarını, sorumluluklarını doldurarak oluşturdukları Şemsiye isimli edebi ve estetik eser; saygıyla, sevgiyle okumaya çağırıyor bizleri…
Yüreğe sevda köprüleri kuran, onca ayaza, fırtınaya aldırmadan, gelecek bahara, yaza, dostluğa türküler sunan, sonsuz mutluluğa açtığı penceresinden mavi gökyüzünde kanat çırpan özgür kuşları selamlayan, ağaran şafaklardan topladığı örneği çok fazla bulunmayan anlamlı nakışlarla, desenlerle gözümüzü güzelliğe doyuran, duru pınarlardan yıldızları içip çileyi, emeği çok nimetten evla bilen, en yüksek tepeleri yayla türküleri söyleyerek aşan, bülbüllerden nağme, çiçeklerden koku, ufuklardan aydınlık sağan yüzleri de yürekleri de temiz söz ustalarının Şemsiyedeki gönül esintilerini, hemen okumaya başlayalım mı?
Ne dersiniz?
Fazıl KUL
YORUMLAR
Bu emek mahsulü tanıtım yazınızı büyük bir beğeni ile okudum. "Bir çini ustasının titizliği" benzetmesi çok manidar. Çini, diğer adıyla "keramik" ateşte açan güllerdir. Anlaşılan, bir güzelliğin baki kalabilmesi, içinden süzülüp geldiği yürek ateşinin yakıcılığı ile doğru orantılıdır. Bu minvalden bakıldığında, her şiir, yürek ateşinin imtihanından geçerek okuyucuya ulaşıyor.
Şemsiye kitabını bugün az da olsa inceleme fırsatı buldum. Oldukça sade, gösterişten uzak, fakat dolu dolu.. Elinize ilk aldığınız andan itibaren sadeliğin etkileyici azameti etkiliyor sizi. İçinde benim de şiirimin olmasını çok isterdim fahkat kısmet değilmiş diyelim. Bir sonraki "şemsiye" de yer almayı ümit ediyorum. Çünkü ıslanmak kaçınılmaz olunca, şemsiye de zaruri oluyor.
Yazınız için tüm şair dostlarımız ve sitemiz adına teşekkür ediyor, tam puanla selamlıyorum.