Annesiz küçük kız..
daha biy yaşındaydı annesi öldüğünde..ölümüne yakıln ağıttan habersiz uyuyordu odanın bir köşesinde.dört kardeşin en küçüğüydü,on yaşında ablası sekiz ve dört yaşlarında iki ağbisi vardı.
evde yaşlı bir büyük baba ve babası vardı fakat,kadınsız ev evden sayılmıyordu.annesinin öldüğü gün bu görev ablasına kaldı..on yaşında bir çocuktu fakat annesinin öldüğü gün büyüdü çünkü bakıma muhtaç bir dede,babası ve üç kardeşi vardı..sabah gün ışığında kalkar karanlık olana kadar çalışırdı,yorgun çocuk bedeni dayanamayıp oturduğu yerde uyuya kalırdı..
o zamanlar şimdiki imkanlar yoktu,elektrik,su,market,bakkal hiçbiri yoktu..bütün yiyeceklerini bahçeden ve besledikleri hayvanlardan karşılarlardı..kışın aç kalmamak için bütün yaz çalışmak gerekiyordu..
küçük kız beş yaşına geldiğinde suyu çeşmeden taşıma görevi küçük kıza verilmişti.küçük parmaklarıyla birçok kez taşıyamayıp yolda düşüp dökmüştü, bu yüzden dizleri su taşırken düştüğü için sürekli yaralar içindeydi..
altı yaşındaykentakvim yapraklarından ve ağbisinin okul kitaplarından okumayı sökmüştü.okula gideceği için çok heyecanlıydı ve nihayet okul başladı.
küçük kız sabah erkenden okula gitmek için hazırlanırdı ama her sabah evin bahçesine dökülen yaprakları süpürmek zorundaydı. küçük parmaklarıyla çalı süpürgesini tutmakla zorlanarak süpürürdü,bu yüzden okula hep geç kalırdı..öğretmeni okulun bahçesinden küçük kızı gördüğü için geç kalmasına kızmazdı çünkü o en akıllı ve en çalışkan öğrencisiydi.
okulda tek bir öğretmen olduğu için bir ve beşe kadar sınıflar hepsi bir aradaydı.
birgün öğretmen beşinci sınıfların hayat bilgisi dersinde onlara bir soru sordu,fakat kimse yanıtlayamadı.küçük kız parmak kaldırıp sorunun yanıtını söyledi.onun hikaye kitpları hiç olmadı okumaya meraklı olduğu için sürekli ağbisinin kitaplarını olurdu bu yüzden içindeki konuları ezbere biliyordu..küçük kız bildi siz bilemediniz diye öğretmem tüm sınıfı sıra dayağına çekti.ağbisi buna çak sinirlenbişti eve giderken madem biliyordun cevabi bana neden söylemedin ,senin yüzünden dayak yedik diye kızdı..
okulunu birincilikle bitirdi,ortaokulu okumak istiyordu fakat köylerinde ortaokul yoktu şehirde vardı sadece..amcası şehirde oturuyordu ve hali vakti de yerindeydi..gelip ağbisine yalvardı ben okutmak istiyorum yiğenimi izin ver dedi..ağbisi o annesinden bana yadigar ben onsuz yayamam deyip izin vermedi..günlerce gizli gizli ağladı,okumak istiyordu..bağ bahçe işleriyle uğraşarak büyüdü küçük kız onbeş yaşına geldi..arkadaşlarıyla oyun oynarken babası koca kız oldun çocuk gibi oyun oynama diye azarladı çünkü küçük kızı hiç tanımadığı kendisinden 14 yaş büyük bir adama vermişti..
bir eşya gibi..
babasının sözüne karşılık veremezdi gözyaşlarını içine akıtarak gelin oldu..
kalabalık bir ailenin ilk geliniydi.aksi huysuz bir kaynası vardı,ne yapsa beğenmiyor azarlıyordu.
tarlada çalışmaktan yemek yemeye hali kalmıyordu akşamları,yinede memnun olmuyordu kaynanası..bu yüzden bir çok akçam yorgun ve aç oyurdu..
çocukları oldu onlarla birlikte kendide büyüdü..bir gün yine kaynanası sebepsiz yereiftiralar bulup söyleniyordu.bu sözler karşısında gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başladı ben kime ne yaptım bu kadar kötülüğü hakedecek ne yaptım allahım diye ağlıyordu odasında..
kendi kızı 4 yaşındaydı odadan içeriye girdi,annesini ağlarken gördü bir köşede sessizce durdu,gözleri yaşla doldu. annesi mırıldanarak ağlıyordu
annem olsaydı beni bu kadar ezemezlerdi,sahipsiz buldular beni..
4 yaşındaki kızının yıllar geçmesine rağmen annesinin ağlaması beleğinden silinmedi..
büyüyüp annesini o evden kurtarmak istedi,hiç ağlamasın hep gülsün istedi..
nereden mi biliyorum..o annesiz küçük kız,
annemdi...
(merak edenler için anlatıyım.bir kız kardeşim daha oldu.. ben yedi yaşındayken kendi evimize taşındık..o günden sonra cenazeler dışında annem hiç ağlamadı)