- 969 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
BİN BİR SURAT HİLMİ
Daha çocuktum. Televizyonların siyah- beyaz olduğu dönemlerdi. En sevdiğim filmlerden biri olan Sherlok Holmes filmiydi. Onun gibi yürür, elime silah diye aldığım, bir kaşık ile kendi kendime, filmde seyrettiğim sahneleri tekrar ederdim.
Büyükbabamlar ile oturuyorduk. İki katlı, ahşap bahçeli evimizde. İki büklüm olmuş vücuduyla, çıkardığım sesleri duyar, üst kata zorlukla çıkar, beni o halde görünce de ; elindeki bastonu bana sallardı.
“ Oğlum, bu gavur icadı seni iyice delirtecek. Kaç kere diyorum. Ananla, baban dinlemiyorlar ki ! Bir daha görmeyeceğim. Seyretmeyeceksin. “
Ben, bağırmaya, ağlamaya başlardım hemen. Sesimi duyan Büyükannem, ağrıyan bacaklarına rağmen, hızla merdivenleri çıkar, büyükbabama ;
“ Ne istiyorsun Bey, bacak kadar torunumdan. Oynuyor çocuk. Sen hiç çocuk olmadın mı ? Kıskanıyorsun tabi. Senin çocukluğunda, böyle icatlar olmadığı için.
Büyükannem beni bağrına bastırdıkça, ben biraz daha fazla ağlamaya başlardım. Büyükbabam, büyükannemle başa çıkamayacağını bildiği için başını iki yana sallar; uzun bir Ve havle çeker, alt kata inerdi.
Evin, ilk çocuğuydum. Üstelik, ailenin de tek erkek torunuydum. Amcalarımın ve halalarımın hep kızları vardı. Bu durum, beni onlardan üstün duruma getiriyordu. Büyükannemin sayesinde, dedektif filmlerini ezberlemiştim neredeyse.
En büyük hayalim, büyünce; aynı seyrettiğim filmlerdeki gibi dedektif olmaktı. Aynı zamanda da, hayal dünyama, başka kahramanlar da eklemiştim. Görünmez adam, bin bir surat, uçan adam… Hatta, bir kez de, balkondan uçmaya kalmıştım. Yine de şanslıymışım, sadece kolum kırılmıştı. Yine de vazgeçmiyordum. O kadar acı çekmeme rağmen, her gün bir yaramazlıkla çıkıyordum ailemin karşısına.
Büyükannem de kurtaramıyordu çoğu kez. Görünmez adam, uçan adam olmaktan, vazgeçmiştim artık. Bin bir surat adam olmaya karar verdim en sonunda. Bunun için de, epey bir süre beklemem gerekecekti. Beklemeye ve dersimi iyice çalışmaya karar verdim.
Epeyce büyümüş, ergenlik çağına da gelmiştim. Aradan geçen senelerde, her türlü insanın mimiklerini, konuşmalarını ve giyim tarzını ezberime almıştım. Bir tek geriye, yüzümü şekilden şekle sokmak için, mask yapımı kalmıştı. Gazetenin birinde, bir ilan gördüm. Tiyatro eğitimi ve maske konusunda eğitim verileceğinin ilanı vardı.
Büyükanneme yaklaştım yine. O bana, ne kadar kızarsa kızsın “ Hayır “ Demezdi. Kursun parasını ondan aldım. Hem tiyatro eğitimi alıyor, hem de mask yapımını öğreniyordum. Yetenekliydim. İnsanları, büyük bir başarıyla, oynadığım role inandırıyordum. Küçük sahnede, oyunu, başarılı bir şekilde sahneliyordum. Alkışlanmak, çok hoşuma gidiyordu.
Sahne yetmiyordu artık. Bin bir surat Hilmi, sokaklara, caddelere, şehirlere çıkmalıydı. Zamanı gelmişti artık. Okulu da bırakmıştım. Büyük zevk alıyordum bu eğlenceli hayattan. Bir gün, yaşlı bir dede oluyor, ertesi gün zıpkın gibi bir kabadayı, sonraki günlerde de kimi olmak istiyorsam onu oluyordum.
Ne olursam olayım, kimse beni tanımıyor, kişiliğine büründüğüm insan olarak görüyorlardı. Odamda, kostümlerimi koyacak yer bulamıyordum artık. Birkaç kez, Annem bu durumdan kuşku duydu. Onu da tiyatro kıyafetlerim olduğunu söyleyerek, inandırdım.
Bin bir surat Hilmi, bir kez işe yaradı. Gerçek manada hem de. Polis olmak istemiştim o gün. Kıyafetleri giymiş, polis edasıyla, dolaşıyordum. Herkes bana saygı gösteriyordu. Güvendikleri, her hallerinden belliydi. Bir kadın, elinden tuttuğu çocuğuyla, önümde yürüyor, bir taraftan da onunla konuşuyordu. Tam olarak, ne konuştuklarını anlamıyor fakat kadının ses tonundan, iyi bir anne olduğunu anlayabiliyordum. Ne olduysa, tam o arada oldu zaten.
Caddenin başından, hızla gelen bir araç, kadın ile çocuğun yanında, acı bir frenle durdu.İçinden çıkan iki kişi, ne olduğunu anlayamadan, çocuğu, kadının elinden kaparak arabaya sürüklemeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Öyle ya ben, Polistim. Görevimi yapmalıydım. Hemen koştum. Çocuğu, kurtarmalıydım. Atıldım üzerlerine. O sırada, çok güçlü bir silah sesi ve karnımda büyük bir acı hissettim. Fakat, yine de kendimi kaybetmemiş, çocuğu annesinden tarafa fırlatmıştım. Telaşa kapılan adamlar, arabaya binerek kaçtılar.
Kendime geldiğimde, hastanedeydim. Yine Allah korumuştu beni. Başımda, bu kez gerçek polisler vardı. İyileştikten ve ifademi verdikten sonra hastaneden ayrıldım.
Bin bir surat Hilmi’ ye ne mi oldu ? Bilmiyorum doğrusu. O günden sonra, bir daha hiç karşılaşamadık. Nerelerde, kimdir, nedir bilmiyorum.
YORUMLAR
"Daha çocuktum. Televizyonların siyah- beyaz olduğu dönemlerdi. En sevdiğim filmlerden biri olan Sherlok Holmes filmiydi.Onun gibi yürür, elime silah diye aldığım, bir kaşık ile kendi kendime, filmde seyrettiğim sahneleri tekrar ederdim "
Demek ki ben daha eski bir çocuktum, zira benim kahramanım Komser Kolombo'ydu. Ona benzeyelim diye bir sigaraya başladık anca bıraktık. Şükrolsun bizim kahramanlarımız yabancıda olsa hayatın içinden kahramanlardı, şimdikilerin böyle kahramanları var mı acaba. Vardır, vardır. Bel ki biraz daha sanal, biraz daha eğreti.
Gittim biraz gerilere sayenizde, 35 belki ama 30 garanti. Yıl :)
Saygılar, selamlar
Çok etkileyici ve güzeldi. Aynı zamanda sürükleyici bir solukta okudum ve bayıldım diyebilirim. Kutluyorum. Sevgilerimle...
Nermin Kaçar
Aslında yazının içinde bir çok anlamlı mesajlar vardı. Zaten hepimiz toplum içinde maskelerle dolaşmıyor muyuz? Yani sevmesek de yöneticimize ya da canımız sıkkınken yavrumuza güleryüz göstermiyor muyuz? Galiba bir tek ayna da gerçek yüzümüzle karkarşıya kalıyoruz. Ve bir de karşımızda gerçek yüzüyle duran kişi karşısında...
Çok kaliteli bir kurgu ve aynı değerde bir sunuştu. Tebrik ederim.
Mustafa Sakarya tarafından 5/4/2010 2:32:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Bence Binbir Surat Hilmi'yi ara bul...Bu adamın serüvenlerini dinlemek isterim doğrusu...
Güzel bir yazıydı...
Tebrikler efendim....selamalr...
Nermin Kaçar
Harika bir kurgu ve mükemmel bir anlatım...Arkadaşım, dolu dizgin gidiyorsun kelimelerin yolunda...Yolun açık ve aydınlık olsun...
Sevgiler yüreğine...
Nermin Kaçar
nermin kardeşim, güzel bin yazı okudum. Tebrikler. Hayatta aslında binbir suratlılık değilmi? Çocuklara karşı baba rolü,Eşe karşı koca rolü... Carşıda müşteri, dostlara arkadaş v.b. rollerde değilmiyiz hep?
Nermin Kaçar
Orada öldü galiba.... :)
Çok akıcı ve kaliteli bir anlatım.
10 Numara.
Kutladım.