- 1293 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Deniz ve Martı
Adada “deniz” ve özgür “martı” izlencesi derinlikli bakışlarda gizlidir. Deniz ürettiği tek düze olmayan dalgalarla düşüncelerinizi derinliklerine, Martı her anı bir diğer anına benzeşmeyen figürleriyle uçarı raks edişinin büyüsünde her yeni günde tanımlayamayacağınız görsel enstantaneler yaşatır. Anlamakta zorlanırsanız doğrularınızdaki gerçek duygularda yaşayamazsınız.
Çok çeşitlilikte yaşam barındıran deniz, durağanlıklarında yaşam özlemi, rüzgarla işbirliğindeki coşkusunda dalgalarıyla kıyıya çarpıp iz bırakan ve çarpan dalganın geriye çekilişinde tutunamayanları da hırçın dalgalarıyla beraber boğucu derinliklerine sürükleme istemi doğal bir duruş da hep insan ruhu üzerinde “sevda”lısıyla kapışması gibi fırtınalar yaratır. Ancak bu arada masumiyet çağrıştırarak uçuşan beyaz renkli martının kıvrak kanat çırpışları her şeye karşın bir sevgili dansı gibidir. Aynı anda bir sevgili ile hem fırtınalarda olmak hem de ruh derinliklerindeki özlemde olmak insan zarafeti güzelliğidir.
Bu güzelliklerde öyle anlar gelir ki insan sevgilinin sesini duymak, aşkın yüzünü görmek, yüreğinden uzanan elini sıkmak ister. Tüm aşkların biricik kaynağı, tüm aşk nehirlerinin aktığı sonsuz bir deniz var. Bu deniz dalgaları uğraşı içinde olmadan güzellikleri yaşamak lazım. Yeşererek baharı müjdeleyen doğa yüreğimizden can damarlarımıza değmese de akıp giden zamanı gün gerçeği gibi sevdalı özlemiyle bir özgür “martı” edasıyla yaşamak bize yakışan zarafettir.
Bedri Demirpençe