- 3580 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
YILAN PRENS VE GÜLPERİ...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’ Bu masalın aslı ya da bir benzeri Ahmet Altanın bir kitabında geçmekteymiş.Bugün bana 2 dakikada anlatılan bu masalı kendi sözlerimle tekrardan ve de yaşadıklarımdan ya da yaşanılanlardan alıntılarla yazdım.Yazdığım herbir kelime bana aittir ve Umarım hiç duymayanlar da severler.’
Yıllar yıllar önceymiş. Çok uzaklarda bir yerde bir krallık varmış. Mutlu ve refahlı bir yaşam süren bir halk ve de onların adaletli bir kralları varmış. Hem adaletli hem de güçlü olan bu kralın en az onun kadar adaletli ve de güzel mi güzel bir eşi, yani o ülkenin güzel bir kraliçesi de varmış. En az on yıldır evli olan bu çiftin tek sıkıntısı ise, uzun zamandır çok istemelerine rağmen çocuklarının olmamasıymış.
Bu ülkede yaşayan halk ta çok üzülüyormuş. Hem varisi olmadığı için bu adil kral ve de kraliçeden sonra onları kimin yöneteceği, hem de bu mutlu çiftin çocukları olmadığı için çok hüzünlenmeleri halkı çok etkilemekteymiş.
Günler günleri kovalamış. Güneş her gün doğudan doğup, batıdan batmaya devam etmiş. Rüzgarlar, fırtınalar, yağmurlar ve de sıcak günler derken yıllar geçmeye devam etmiş. Ama günler geçtikçe Kral ve de Kraliçenin üzüntüsü giderek artmış ve de halk da bundan çok etkilenmeye başladığında ’artık bir çözüm bulmalıyız’ duygusu da giderek yoğunlaşmış.
Günlerden bir gün bu krallığa bağlı bir köyde yaşayan bir bilgin bu konuya bir çözüm getirmeye karar vermiş. Ve Kral ile Kraliçenin bir evlat sahibi olması için yapılması gerekenleri düşünmeye başlamış.
Binlerce kitap okuyup, binlerce otun karışımlarını incelemiş ve de bir gün aniden çözümü bulmuş. Bu sırrı sadece Kral ve de Kraliçe ile paylaşmaya karar verip düşmüş yollara.
Saraya geldiğinde büyük tokmaklı kapıyı üç kere hızlı hızlı çalmış. İçeriden gelen tok sesin, "KİMSİN SEN?" sorusuna ise:
"– BEN ÇÖZÜM BULUCUYUM, BIRAKIN GEÇEYİM, KRALIMIZIN VE DE KRALİÇEMİZİN BİR EVLAT SAHİBİ OLMASINI SAĞLAYAYIM," demiş. Ve de o öyle der demez kapılar hemen açılmış.
Kral ve de Kraliçenin karşısına çıktığında ise:
"- BEN SİZE YARDIM EDEBİLİRİM, YAPMANIZ GEREKEN BUNLAR," deyip, onlara kendi hazırlamış olduğu bir içkiyi uzatmış.
Hüzünden ve de ümitsizlikten iyice bunalmış olan Kral ve de Kraliçe belki de son çare olarak bu içkiyi bir çırpıda içmişler. Bilgin onlara bakıp:
"- EVET, UMARIM İSTEDİĞİNİZ GİBİ OLUR VE DE BİR EVLAT SAHİBİ OLURSUNUZ. AMA BANA SÖZ VERİN, O NASIL BİR EVLAT OLURSA OLSUN, ONU KABULLENECEKSİNİZ," demiş ve de arkasına hiç bakmadan yürüyüp gitmiş.
Aradan geçen bir süre sonunda Kraliçe bir gün kralına:
"– MÜJDE! MÜJDE! EVLADIMIZ OLACAK KRALIM!" diyerek, harika haberi vermiş.
Bu mükemmel haber üç gece üç gün süren festivallerle kutlanmış.Halk ta çok mutluymuş ve adaletli olan bu yöneticilerinin aynı onlar gibi olacak evlatlarının dünyaya gelme mutluluğuyla günlerce şarkılar söyleyip ,çılgınca dans etmişler. Ta ki kraliçe doğum yapana kadar herkes mutlu ve de heyecanlıymış.
Kraliçe doğum yaptığında ise herkes şaşkınlıktan ve de hayal kırıklığından günlerce evlerine kapanmış ve de ağlamışlar.
"- Neden neden? Neden bizim kraliçemiz bir yılan doğurdu?" demişler, başlarını önlerine eğerek.
Doğan bebek bir YILANMIŞ. Kral da Kraliçe de çok üzgün ve de mutsuzlarmış. Ama bilginin onlara dediklerini de unutmamışlar ve evlatlarını bağırlarına basmışlar.
Günler günleri, yağmurlar yağmurları, sıcak günler sıcak günleri kovalamış ve de yıllar geçmiş. Kral ve de Kraliçe hala adaletli ve de iyi birer yönetici olmaya devam etmişler içleri kan ağlasa da. Bir gün yılan evlatları evlenecek yaşa geldi diyerek ona bir eş seçmeye karar vermişler. Tüm ülkede ilan edilmiş bu ve de en güzel en zeki eşler aranmaya başlamış.
Civar kasaba da yaşayan güzeller güzeli ve de prenses olabilecek özellikte birini bulmuşlar. Yedi gece yedi gün süren kutlamalar yapılarak yılan prens ile gelin olacak kız evlenmişler.
Yalnız kaldıkları ilk gece de yılan prens kıza dönerek:
"- ÇIKAR ÜSTÜNDEKİLERİ," demiş. Kız çıkarır çıkarmaz da onu ısırarak zehirlemiş. Ve kız hemen oracıkta ölmüş.Bu tüm ülkede duyulmuş. Ama yapılabilecek de bir şey yokmuş.
Bu böyle uzun süre devam etmiş. Her seferinde evlendirilen yılan prens evlendiği kıza:
"- ÇIKAR ÜSTÜNDEKİLERİ HEMEN," demiş ve kız çıkardığında ise onu sokarak öldürmüş.
Ülkedeki kızlar yılan prensle evlendiklerinde öleceklerini bildikleri için başka yerlere gitmeye başlamışlar. Neredeyse evlenecek hiçbir kız kalmayacakmış.
Kral ve de Kraliçe en son komşu ülkenin prensesi olan ve de zekiliğini , dürüstlüğünü duydukları GÜLPERİ’yi yılan prensle evlenmesi için ikna etmeye karar vermişler. Prenses Gülperi daha önce birçok kereler evlenmek için istenmiş ama o hiç istememiş kimseleri. Demiş, "Beni gerçekten görebilecek ve de anlayabilecek birini istiyorum ve de beni tanımadan yargılamayacak birini."
Çünkü Gülperi daha önce de nişanlanmış ve de eşi olacak kimseye her şeyini bir çırpıda anlatmışmış. İçi dışında olan ve de herkesi kendi gibi gören bu kız, karşı taraftan gördüğü tepkilere de bir anlam verememiş. Ama onu çok iyi tanımayan bu nişanlı, zihninde oluşturduğu kalıplara ya da devamlı etrafında olan diğer kızlara hiçte uymayan bu kızı yargılamış ve de onu terk etmiş. Kendine güveni çok olan ve de her şeye rağmen dimdik ayakta kalabilen Gülperi de bunun üzerine, "Acaba ben mi haklıyım yoksa diğerleri mi?" diye, o zamanlar kendini sorgulamış da sorgulamış.
Ve bir karara da varmış. Demiş ki kendi kendine, "TAMAM GÜLPERİ, SEN HAKLI OLABİLİRSİN. AMA SENİN DE HATALARIN VAR. ZAMAN VERMELİSİN VE EMPATİ YAPMALISIN. ZAMANSIZ VE DE TAM TANIMADAN SÖYLEDİKLERİN YANLIŞ ANLAŞILABİLİR. SEN DE YANLIŞ TANINABİLİRSİN. VE KARŞI TARAFI DA İYİCE ANLAMALISIN. VE DE BUNUN TEK İLACI VAR. ZAMANA BIRAKMAK,İYİCE TANINMAYI SAĞLAMAK VE DE TANIMAYI DA SAĞLAMAK. ANLAMAYA ÇALIŞMAK."
Ve GÜLPERİ kararını verip, yılan da olsa, ölümüne de olsa evleneceği kişiyi tanımak için bu dediklerini yapmaya karar vermiş.
Evleneceği gün sabahtan hazırlıklar başlamış.Yıkamışlar onu gül kokulu sularda.Ve de üzerine Gülperi’nin isteğiyle kırk kat ipek kıyafet giydirmişler. Her şey hazırmış artık. Düğün yemeği yenmiş,danslar edilmiş ve zamanı gelmiş baş başa olmak için yılan prensiyle beraber. Tüm saray halkı hüzünle uğurlamışlar onu odalarına. "Yazık, son gecesi işte; O da diğerleri gibi sokulacak ve ölecek."
Gülperi, kırk ipek kıyafetinin içinde gerçek bir peri gibi süzülerek sarayın en üst katındaki odasına doğru yürümüş gururla ve de kararlılıkla. "İşte ŞİMDİ GERÇEK ORTAYA ÇIKACAK. BEN YA ÖLECEĞİM YA DA PRENSİMLE HAYATIMIN SONUNA KADAR MUTLU YAŞAYACAĞIM. ALMAM GEREKEN DERSLERİ ALDIM SANIRIM. DAHA TECRÜBELİ VE DE DAHA ANLAYIŞLIYIM SANIRIM."
Odaya girip yatağın üstüne oturmuş ve de sabırla yılan prensi beklemeye başlamış elleri kucağında bilgece. Biraz zaman geçmiş ve de yılan prens içeri girmiş.Ona bakmış tıslayarak ve de demiş:
"- ÇIKAR ÜSTÜNDEKİLERİ."
Gülperi ona dönmüş ve pırıl pırıl parlayan yeşil gözleriyle onu süzmüş ve yumuşacık bir sesle:
"- SEVGİLİ PRENSİM, SİZİNLE ANLAŞALIM. BEN ÜSTÜMDEKİLERDEN BİR PARÇA ÇIKARDIĞIM DA SİZ DE BİR PARÇA ÇIKARIN" demiş.
Yılan prens gülümsemiş ve:
"– PEKİ GÜLPERİ ANLAŞTIK," demiş.
Gülperi bir parça çıkarmış üstünden ve de yılan prens de bir parça. Gülperi devam etmiş bunu yapmaya ve de yılan prens de devam etmiş aynısına.
Zaman istiyormuş tabi ki tüm bunları yapmak.Daha önce bunu bilmeyen bu çift birlikte tecrübe etmeye başlamışlar bunu. Kırk parça kıyafet tamamen çıktığında ise üstlerinden,yılan prens birden ortaya çıkmış. TAMAMEN ÇIKTIĞINDA TÜM ÜSTÜNDEKİLER YILANLIKTAN ESER KALMAMIŞ PRENSTE VE ÇIKAN İSE OLDUKÇA YAKIŞIKLI BİR ERKEKMİŞ.
Gülperi mutluymuş,zaman almış bunu yapmak ve bu zaman ise onları birbirlerine gerçek yüzlerini göstermek için sadece olması gerekenmiş. Gülperi de anlamış bazı şeyleri böylece. Kendini de çözmüş bu şekilde. Ve onlar mutlu olmuşlar zamanla daha da iyi çözerek birbirlerini. Gökten düşen elmalar size bize ve de birbirlerini anlamak için mücadele verecek tüm çiftlerin başlarına düşmüş ve bu masal da burada bitmişşş.
YORUMLAR
çok güzel bir masal ve ders verici.....hayat dersi veren masalınızı ve sizi tebrik ederim.....zaman ..her işin başı zaman.....sevgiler.....
Yeşilvadi
Sesinizden dinlemeyi çok isterdim.
Hoş bir anlatım.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
Yeşilvadi
Çok hem de çok şaşırdım ben kırmızı kurdeleyi görünce yazımın başında.Samimiyetle çok teşekkür ediyorum seçenlere,okuyanlara ve de yorum bırakanlara.Özellikle ,imla kuralları konusunda bana yardımcı olan, yol gösteren Sayın Yükselenyıldıza da teşekkürü bir borç bilirim.Sevgi ve de Saygılarımla.:))
evet var yazının başka versiyonları ....
lacivertiğnedenlik tarafından 5/4/2010 4:29:55 PM zamanında düzenlenmiştir.