- 863 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman Yolcusunun Karısı
Hani sorular vardır. Çoğu da saçma sapandır:
Issız bir adaya düşseniz, yanınızda olmasını istediğiniz üç şey nedir?
Öyle seçenekler sıralarlar ki, “ Hepsi “ demek istersiniz. Ama sadece birini seçmek zorundasınızdır.
Ya da soru: Öleceğinizi bilseniz ne yapmak istersiniz?
Bu soruya nasıl seçenek sunulur?
Filmler vardır. Üstünden yıllar geçse de tekrar tekrar izlemekten bıkmayacağınız. Hayattır, insandır, aşktır…
En doğal, en saf haliyle…
Özlediğiniz, yaşamak istediğiniz, düşlediğiniz haliyle…
Selvi Boylum Al Yazmalım… Bir klasiktir.
İngiliz Hasta ( English Patient )….Muhteşemdir.
Benim Afrika’m ( Out of Africa )… Söze gerek yoktur.
Dr. Jivago… Ne denebilir ki?
“ Artık böyle filmler çekilmiyor “ diyenlerdenseniz size ” Zaman Yolcusunun Karısı “ filmini öneriyorum.
Bu akşam ikinci kez izledim.
Amerikalı yazar Audrey Niffenegger’ın kitabından filmleştirilmiş. Bir aşk hikâyesi.
Kendini hep başka yerlerde ve zamanlarda bulan adamla ve onu hep bekleyen karısının hikâyesi.
Sabır ve özveriyle var edilen bir aşkın hikâyesi.
İnsanoğlunun geçmişine sığınma ihtiyacıyla, geçmişinden kaçma çabası arasındaki paradoksu ve aslında her insanın geçmişine yaptığı ziyaretlerle gelecek umutları arasına sıkışmış zaman yolcuları olduğunu düşündürüyor izleyene. Satır aralarında ise; zamanın uçuculuğu vurgulanırken, geçmişten ve gelecekten vazgeçip günü yaşamanın değeri hatırlatılıyor.
“Beni yeniden gördüğün zaman lütfen seni daha önce hiç görmemiş olduğumu hatırla. Sana bir yabancıymışsın gibi davranırsam sakın şaşırma; çünkü benim için yepyeni biri olacaksın.”
Adam, zaman içinde yolculuk yaparken, kızı beş yaşına geldiğinde öleceğini öğreniyor. Kimden? Kendisi gibi zamanda yolculuk yapabilen kızından.
Öleceği günü bildiği için; o günü sevdiğine ayırıyor.
Kızı ile zaman içinde karşılaşacağını biliyor.
O yüzden o günü tek bir kişiye ayırıyor: Ölümsüz aşkla sevdiği, karısına.
Ve soru yanıtlanmış oluyor.
Öleceğinizi bilseniz ne yapmak istersiniz?
Eser Akpınar
İzmir
02.05.2010
YORUMLAR
Dün okumaya zamanım olmamıştı. Gerçi birazdan çıkıp işlerimi görmem gerekli.
İlgi ve merakla, pür dikkat okudum.
Çok güzeldi.
Kutlarım.
Öleceğimi biliyorum zaten.
Bilmediğim zamanı.... :)
Tamam tamam şakaydı.
O günümü ibadete ve temizliğe ayırırdım.
Benim sevgilim dünyada değil.
Selamlar.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Engin Bey. Saygılar
Bu filmi izlemek istiyorum.İyice merak ettim çünkü.Ve öleceğinizi bilirseniz ne yapmak istersiniz ? kalakaldım bu soruda.İnsanoğlu bir seyahete çıkacağı nerede ne yapacağını çok iyi bilir.Ama iş ölüm olunca hazırlıksızdır tıpkı benim olduğum gibi ve bu soruya cevap veremez.Saygıyla...Teşekkürler...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Özellikle..:-) Saygılar
“Beni yeniden gördüğün zaman lütfen seni daha önce hiç görmemiş olduğumu hatırla. Sana bir yabancıymışsın gibi davranırsam sakın şaşırma; çünkü benim için yepyeni biri olacaksın.”
Muhteşem düşünceler gizli bu paragrafta.. Çok güzel ve etkili bir anlatımdı. Beni meraklandırdınız hoş bir film izleyeceğim inşallah. Sevgi ve saygılarımla...
Eser Akpınar
sevgilerimle..
Etkili anlatımınız sayesinde, hiç sevmediğim tarzda bir film izleyeceğim. Merak ettim doğrusu. Ama düşünmeden e edemedim; öleceğim günü bilsem ne yapardım. Ne kadar kabul olurdu bilmem ama, kızlarımı da yanıma alır ölüm saatime kadar günahlarımın affı için ve kızlarımın benden sonra da mutlu yaşaması için Allah'a dua ederdim. Yine Allah gecinden ve hayırlısından versin herkese...
Tekrar tebrik ediyorum sizi Eser Hanım.
Sevgilerimle.
Eser Akpınar
saygılarımla
Film gerçekten o kadar etkili mi bilemem ama anlatım mükemmel.
Aslın da her an ölecekmişiz gibi yaşayabilseydik bu sorunun cevabı da kendiliğinden ortaya çıkardı ama biz kendimizi dünyada bakiymişiz gibi yaşamaya şartlandırmışız.
İnsanı sıkmayan yormayan anlatım için teşekkürler....
Sevgilerimle...
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Ölümsüz aşkla sevmek?
Anladıım; zaman tünelinde...
Paylaşım için teşekkürler; saygı öncelikli sevgiler.
Eser Akpınar
Saygılar...