7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2340
Okunma
Aşk nedir be usta’m?Bana öğretsene hele!
Yoksa sende mi bilmiyorsun benim gibi, sana da mı uğramadan geçti bu efsunlu duygu.
Bir aşığın günlüğünde rastlamıştım.önsüzünde –umut- sonsözünde
-sabır- geçiyordu...
Tutkuyla sevmekmiş aşk, gönül gözüyle görmek, yürekte hissetmekti iliklerine kadar. Ruhunda, yüreğinde, teninde ev sahipliği yapan hiç aklından çıkaramamakmış. Hep onu düşünmek yemekten, içmekten kesilmek dünya ile iplerini koparmakmış...
Çok sonradan anladım ki benim yaşadıklarımın adıymış aşk.
Söyle usta’m! Sende hissettin mi? Yaşadın mı bu duyguları, sende sevdin mi öyle delirircesine.Sevebildin mi be usta’m...
Ama sende bilmiyorsun be usta’m!Bilmiyorsun sevip-sevmediğini. Peki usta; seni bana sevdiren neydi?Sesini duymadan, yüzünü görmeden sevmek.İnsan hiç bilinmeyeni sever mi be usta’m?
Sever usta sever. Hem de öyle bir sever ki; alnına mıh çakmışçasına sever.Göğsünde emzirdiği yavrusu gibi sever, öyle bir sever ki inandığı, iman ettiği kadar sever sevdiğini...
Sahi usta sen hiç sevmeyi denedin mi? Zannetmem hiç! Sen sevemezsin usta! Kalbin yosun, kalbi kör bir kuyunun derinliklerinde köhne bir batık gibi olmuş. Sen sevemezsin, sevmek için yürek gerek usta o’da sende yok be usta’m!
Oysa ben ruhumda cenneti yaşıyorum seninle usta’m!
Şimdi celladımsın ama elbet bir gün ya kainatta, ya mahşerde cennetim olacaksın...
Usta’m tut elerimden çünkü!!! Seni çok seviyorum