Hayalimdi UÇMAK
Uçmaktır yaşamak hayalimdi UÇMAK
Bana gelseler, deseler ki uçacaksın; hem de kalkışın ve inişin senin elinde olacak deseler. Gülerdim bolca bir kahkahayla. Şimdi merak ediyorsunuzdur uçtum mu? Evet uçtum.
Onca iş stresinin arasında nereden geldiği belli olmayan bir fikirdi Uçmak. Nereden geldiği hiç önemli değildi fakat heyecanlıydı. Hemen tanıdık dostlara ulaştık uçmanın vereceği hazla. Oysa nede korkardık hem yüksekten hem de uçmaktan. Bizi cezbedense özgürlüktü. Kuşlara olan hayranlıktı uçmaktı. Birazda iş yükünden kurtulmaktı.
İlk gün farklı bir ortamın heyecanı ve farklı çevrelerden gelmiş insanların özgürlük tutkusu içinde olmalarından olsa gerek kalbimin atışı normallerin üzerindeydi yine. Adem hocayla olan tatlı inatlaşmamızda daha ilk günden başlamıştı. Beni tanıyanlar otoriteye karşı anarşist yaklaşımımı bilirler. Otoriter Adem Hocayla da olan tatlı inatlaşma burada başlamıştı. İnatlaşmanın sonu muhakkak tatlıya bağlanıyordu. ( Bk. Ceza Tahtasına )
Kursta ilk gözüme çarpan farklı aksanı ile Suat abim oldu ve diğer arkadaşlarım. Hepimizin gözünde uçmanın verdiği büyük mutlu bir endişe. Uçmanın öyle kolay olmadığını anlatıyordu Adem hoca, Burhan hoca ise aman çocuklar dikkat derken büyük bir teyakkuzla aslında bize takım olmanın birbirimize yardımcı olmanın adam olmanın yani uçmanın yolunu gösteriyordu. Yer çalışmalarımız başlamıştı nihayet. Bizim takım Erkan abi Musa ve ben. Benim deyimimle kızıl ejderler Erkan Abinin deyişiyle Uçuşan Danalar adı her neyse ama güzeldi takım olmak. Birimiz düştüğünde hepimiz yere yatıyorduk. ( Tabi Gülmekten ) eğleniyorduk coşuyorduk koşuyorduk. Bir şeylerin farkında olan bizler kanatlanmıştık kuşlar gibi fakat uçamasak ta kuşlar gibi, taklidini yapmak ta güzeldi. Ve bir şeyleri başarmanın verdiği o garip duygular. İnsanın yorgun olmasının hiç önemi yoktu unutuluyordu tüm yorgunluklar.
Hayalini kurduğum Uçmak başlamıştı. Sabah daha kargalar bile uyanmadan bizler ayaktaydık. Heyecanlıydık cesurduk. Akçatepe hayalimde kocamandı aslında çok küçükmüş görünce anladım. İlk uçuşu Erkan abi yaptı ve uçmuştu. Onu uçarken görmek bana başarmanın anahtarını vermişti. Sonra Musa, Hasan, Akın, Yasemin ve diğerleri uçuyorlardı onlar. Bende uçmalıydım. Sonunda Burhan hoca “hadi Ali hazırlan sen uçacaksın” dediğinde Akçatepe kocaman olmuştu o an. Harnesi omuzlarıma aldığımda onun ağırlını hissettim ama aklımda uçmak vardı uçmanın hafifliği vardı. Burhan hoca “Ali sakin ol Ali başaracaksın” derken Burhan hocayı mahçup etmemekte eklenmişti harnesin ağırlığına. Akın hoca “hazır mısın Ali kollar arkaya” dediğinde bende “çekil hocam senide alır götürürüm” dedim gayri ihtiyari çok gülmüştü Akın hoca. Koştum ayaklarım yerden kesilinceye kadar koştum. Ayaklarım yerden kesilmişti dünya ile olan irtibatımda. Bir yerlerden sesler geliyordu. Nereden geldiğinin ve ne söylendiğinin farkında değildim. Yere yaklaştıkça Adil hocanın “kalçanı harnesten çıkar inişe hazırlan sola dön sola dön firen firen” sesleri kulaklarımda çınlanıyordu. Uçtuğum gibi inmiştim yerdeydim. Artık uçuyordum benim uçuşum takımada büyük bir güç ve cesaret vermişti. Ve ben uçuyordum. Uçmak duygusu defalarca yaşanmış ve yaşanmaya devam edecektir. Beni kursta en çok sevindiren ve en çok üzense Cem’di kazası ve uçuşlardaki talihsizliği ve Suat abinin bu duruma olan çaresizliğine çok üzülmüştüm. Cem’in pazar günkü uçuşlarına da bir o kadar sevindim.
İşte dostlarım bende uçtum kuşlar gibi, kuşlar gibi özgür bulutlar hafiftim. Uçuyordum uçarken yaşıyordum. Sizlere de acil tavsiyemdir. Uçun dostlarım sizlerde uçun. Benim Gibi…
Saygılarımla ve Sevgilerimle
Ali Efe AYDIN