- 1568 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GÜLNAZ
Bilirmisiniz, dağların sisli yamaçlarının gerisinde hangi çiçekler açmaktadır. Taç yaprakları, çanak yaprakları ne renktir, hangi kokularla duruş sergilemektedirler? Kör, topal yaşamımızın hangi öğelerini doldurmaktadır? Katkıları, azalttıkları nelerdir?
Ders arası verdiğimde bir arkadaşım telefon etti, zamanım varsa bir öğrenci ile ilgili olarak görüşmek istiyordu. Tabiî ki, öğrencilerimiz bizim için her zaman birincil konuydu. Arkadaşım bana öğrencinin çok çalışkan, çok dürüst ve ilkeli olduğunu ve bu güzel yurda çok iyi bir öğretmen olabileceğinden söz etti. Yalnız maddi olarak çok zayıftı, yakın bir ilçede işçi olarak çalışan babası işyerinin kapanması ile işsiz kalmıştı. Burs başvuruları sırasında babası çalışıyor durumda olduğu için, öğrenci babasının düzenli bir işi ve maaşı olduğunu yazmıştı. Değerlendirme yapan bizlerde öğrencinin babasının maaşı var diye elemiştik. Ama daha sonra işsiz kalan babası köye dönmüş, annesi ile birlikte halı dokuyarak geçimlerini sağlamaya çalışıyordu. Kendinden bir büyük ablası Tıp fakültesinde, bir küçük kardeşi ise ilde Fen lisesinde, en küçükleri ise ilkokulda okuyordu. Çok az olan gelirlerini bütün aileye yetecek şekilde dağıtacak bir hesap makinesi ne yazık yoktu. “Yardım etmek istermisin ağabey bu kızımıza?” diyordu arkadaşım. “Tabiî ki Salih sen organize et, payıma ne kadar düşerse ödemeye yardım etmeye hazırım. Yalnız öğrenci benim yardımcı olduğumu bilmesin, çünkü karşılaştığımda hiçbir öğrencimin bana karşı borçlu ve ezik bakmasını istemiyorum”. “Kesinlikle, bende sizin gibi düşünüyorum ama öğrenci, özellikle kendisine kimin sahip çıktığını, kimlerin özverili yaklaştığını bilmek istiyor. O nedenle izniniz olursa sizi de, ziyaret edip teşekkür etmeye gelecek.” Tamam hocam, öğle yemekten sonra görüşelim.”
Adı Gülnaz’dı. İsminin birinci hecesiyle fazlasıyla özdeşleşiyordu. Anadolu’nun bir dağ köyünden gelmişti. Akıllı, sade, temiz, aydınlık yüzü ile yaşama ve bizlere her zaman bir gül gibi gülümsüyordu. Bursunun çıkmadığını, ailesinin de ona yeterli desteği yapamadığını, ancak okumak isteğini kısa cümlelerle anlattı. Yüzünde ve sesinde hiçbir eziklik belirtisi yoktu, aksine kendisini ve durumunu doğru anlatabilmenin rahatlığı vardı. Ona hocalarının sahip çıkıp destek olmalarını bir onur olarak kabul ediyor, bunu bir ulusal görev olarak algılıyor ve “ben de sizin yerinizde olsam aynısını yapardım” diyordu. Yaptığımız yardımın her bir kuruşunun bile hakkını vereceğine, çok kesin cümlelerle söz veriyordu. Toroslar’dan çıkan ve bembeyaz köpüklü, masmavi sularıyla Akdeniz’e hızla koşan bir dereye benziyordu. Gördüm ki, gözlerinde Atatürk’ün ışıltıları vardı. İsminin ikinci hecesine dair hiçbir anımsatma yoktu. Yaşamın ona bu hakkı vermediğini görmek bir yana, vermiş olsaydı bile bu Anadolu çiçeğinin “naz” yapma hakkını hiçbir zaman kullanmayacağına emindim. Yardımcı olmak, destek olmak insani bir görevdi. Zaten dekanlığımızın önderliği ile maaşımızda bir miktar ayırarak, belirli sayıda öğrenciye karşılıksız burs veriyorduk. Bir tane de tamamen özel yardımcı olduğum bir öğrencimin olması fikri bile çok hoştu.
Gülnaz her ay kendisine vermeyi belirttiğim küçük bursu almaya geldi. Hiçbir zaman ezik, boynu bükük değildi. Sanki bayram harçlığını alan çocuğum gibiydi. Fazlası da pek çoktu. Her ay odama geldiğinde çayını içerken derslerinden söz ediyor ve not hedeflerinden bahsediyordu. İlk tanıdığım günden hiçbir farklılık oluşturmuyor; onurlu, yürekli, dimdik bir genç özelliğini gururla taşımaya devam ediyordu. Vize sınavları bittiğinde odama koşar adım geldi notlarını gösterdi, çok başarılıydı. Birinci dönem bittiğinde hoşcakal deyip elimi öpmeye geldi, aynı heyecan ve yüksek başarısı devam ediyordu. Tatile ne zaman gideceğini sordum, “Burada kalacağım, derslerime çalışmaya devam edeceğim. Bu dönemde sizin yazım, çizim işiniz varsa yardımcı olabilirim hocam” dedi. “Hayır Gülnaz” dedim. “Sana gidiş dönüş biletini aldım, sende arkadaşların gibi tatil yapmalısın, işte biletlerin”. Anadolu kayaları gibi dimdik duran nazlı gülün yüzü değişti, titreyerek öpmek için tuttuğu ellerim gözlerinden boşanan yaşlarla ıslanıyordu. “Hocam, nerden anladınız bilet paramın olmadığını” diye sordu ağlamaklı ağlamaklı. “Ben bir hoca olduğum kadar, bir babayım kızım. Babalar çocuklarını hep anlarlar, kızım”. Gözyaşlarıma bende engel olamıyordum.
İkinci dönemin ilk günlerinde Gülnaz elinde küçük bir paketle geldi. “Hocam kabul ederseniz size küçük bir hediye getirdim. Severmisiniz bilmiyorum size erik kurutması getirdim.Geçen yaz kendi ellerimle hazırlamıştım, benimde en sevdiğim yiyecektir, hem de biliyorsunuz kompostası çok iyi olur”. “Sağol kızım”.
İkinci dönemin vizeleri de bitmişti, Gülnaz’ın başarısı yükselerek devam ediyordu. Bir gün odama geldi, ay ortasıydı. “Hocam izin verirseniz aldığım iyi bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Babam en sonunda bir işe girdi, bana artık gelecek ay biraz para gönderebilecek. Bu nedenle verdiğiniz paranın üçte biri bana yeterli olabilir, ya da vermeseniz de idare etmeye çalışırım. Ya da eğer kabul ederseniz ve burs vermeye devam etmeyi düşünüyorsanız size bir önerim olacak hocam. Benim bir arkadaşım var, dışarıda bekliyor. Bana verdiğiniz paranın üçte ikisini kendisine verebilirsiniz. Babam işe girdikten sonra babamın ve sizin az desteğiniz bana yetebilir, o nedenle arkadaşımla bursunuzu paylaşabilirim”. Tabiî ki, çağır arkadaşını, nedir ismi?”. “Gülfidan, hocam”.
Benim iyi yürekli kızım, Anadolu’mun katmerli gülü, dağlar çiçeği, ülkemin aydınlık geleceği. Küçücük bursu paylaşacak kadar insan, yarınlarımız tırnaklarıyla sökecek kadar azimli öğrencim. Sizler gibi öğrenci yetiştirdiğim sürece, bu ülkeye karşı görevimi yaptığımı düşünüyor, kaynayan yüreğimin dev dalgalarını bastırabiliyorum…
Buraya kadar gelen okuyucum için şunu belirteyim, Gülnaz ve ya Gülfidan gerçekte yoklar. Ama gerçek olarak Gülnaz’lar ve Gülfidan’lar, Mustafa’lar, Ali’ler var. Pek çoğunun durumu Gülnaz’dan iyi değil, desteğe ihtiyaçları var. Bu yazının kahramanları onlardan bir küçük kesit sadece. Sevgili hanımlar, beyler; yarınlarımızı bırakacağımız gençlerimizin yetişmesinde küçük bir tutam katkınız olsun istemezmisiniz? İnanıyorum ki çoğumuz istiyor. Yolu çok basit, gelecek ay üniversitelerimiz açılıyor. Lütfen bir bölüm başkanını ziyaret edin, yardıma ihtiyaç duyan öğrencileri öğrenin, onun aracılığıyla yardım yapmak istediğinizi belirtin. İşte bu kadar basit. Bir de yapabilirseniz, yılda bir kez yardımcı olduğunuz öğrenciyi bir hafta sonu ziyaret edin, onun ve kedinizin en anlamlı zamanlarını yaşamakta olduğunuzu sevinçle fark edeceksiniz. Lütfen… Lütfen…
EYLÜL 2004 BURDUR
YORUMLAR
Lütfen bir bölüm başkanını ziyaret edin, yardıma ihtiyaç duyan öğrencileri öğrenin, onun aracılığıyla yardım yapmak istediğinizi belirtin. İşte bu kadar basit. Bir de yapabilirseniz, yılda bir kez yardımcı olduğunuz öğrenciyi bir hafta sonu ziyaret edin, onun ve kedinizin en anlamlı zamanlarını yaşamakta olduğunuzu sevinçle fark edeceksiniz. Lütfen… Lütfen…
sevgiler
tebrikler
sevgili büyüğüm,değerli abim,şiir arkadaşım,
ne büyük gönlünüz var ne yüce, ne kadar anlamlı ne kadar ihtişamlı...
inş sizin gibi insanlr artar,gülfidanlar gülnazlar aller ayşeler ve tüm kırçiçeklerimiz solmaz inş ,böyle sizin gibi değerli düşünen insanlar oldukça biz gelecek nesillerin öğretmenileri olarak bi nebze de sizler iörnek alarak bu ışıklı yolda yürüyeceğime kendi adıma söz veriyorum!yazınızdan büyük onur duydum,sevinç ve göz yaşı da cabası oldu ama olsun!
yüreğimde bir yerlerde iyiliğin de kazanacağına dair umutlarım arttı,gerçi hiç bizman yeese kapılmadık,yardımalr ıesirgemedik,ümitsizlik ve yok görüşlük olmadı lisanımızda kitabımızda...
sayenizde bunun varlığını bi kere daha hatırladım,bi kere daha inancım tazelendi!
saygılarımla...
kurgu yaşamları anlatırken aslında ne kadar yaygın bir gerçekten bahsediyorsunuz. bu güzle topraklarda ne ok başarılı ve zeki genç maddi sıkıntılar nedneiyle layıkınca eğitim alamıyor ya da eğitimini yarıda bırkamk zorunda kalıyor.
duyarlılığınız için sizi kutlarım.
ayrıca, son bölümde dile getirdiğiniz dilek hiç de yabana atılır türden değil. bu güzel anımsatmanız için sizi tekrar kutlarım.