- 659 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GÜL'e DAİR
GÜL’ e DAİR
On dört asır evveldi...
İnsanlık boğazına kadar cehalete ve küfre gömülmüştü. Kadınlar aşağılanıyor, kız çocukları diri diri gömülüyordu. Kölelik had safhadaydı. Kainat adeta kurtarıcısını bekliyordu.
Ve ukaz panayırında bir şair halka şöyle sesleniyordu; "Yaklaşıyor yaklaşmakta olan, yaklaşıyor yaklaşmakta olan."
Ve sen geldin efendim. Dünyaya nur, ebediyete sürur oldun. O gün güneş hiç bu kadar güzel doğmamış, ay geceyi bu kadar güzel aydınlatmamıştı.
Oysa bugün;
Seni arıyoruz ey sevgili, seni soruyoruz dolunaylı gecelerde yıldızlara. Güneş doğarken sensizliğin verdiği ürpertiyle uyanıyoruz sabahlara. Günboyu aşkın şarabını içip de Mecnun’un
Leyla’sını aradığı gibi arıyoruz çöllerde seni. Sarhoşluğun verdiği meftunilikle gözlerimiz yollarda, sözlerimiz kuyularda sana terennüm ediyoruz. Firuze akşamlarda hüznün en ağır de-
minde yollarına güller döküyoruz. Sana layık olamayacağımızı bile bile.
Gel Ey Sevgili;
Gel de kurtar bizi bu köhne kuytudan. Yokluğunda bir tarafımız hep eksik kalıyor. Şeb-i Yelda’larda yüreğimizin kıyısına acılar saplandı. Çıkaramadık hoyrat hançerleri yüreğimizden.
Dindiremedik sensizlikten acıyan yaralarımızı.
Ansızın düşlerimize girsen. Yılmadan yorulmadan bizlere unuttuğumuz ve bize unutturdukları hakikatleri anlatsan. Gel de çığlıklar atan beşeriyeti kurtar. Bir ışık gibi yeniden doğ ara-
mıza. Gel de unutulmuş nezaketleri hatırlat bize. Kime serzenişte bulunalım efendim, ya kime kızalım. Sitem mi edelim seni unutanlara, ya kızalım mı öğütlerini tutmayanlara. Sensiz
düşlerimiz yarım, sevdalarımız ise tarumar. Sensiz Itri’ler bestesiz, sensiz Sinan’lar mimarsız kaldı. Beşeriyet seni bilememenin ve seni anlayamamanın verdiği sancıyla kavrulup duracak
Gel Ey Gül-i Rana’m;
Efendimiz, canımız, cananımız makbulünüz olmaktır niyazımız. Makbulün olmayanın yeryüzünde olmayacaktir makbulü. Çektiğin sıkıntıların milyonda birini çekmedik. Midene günlerce bir
hurma giremeyişine, midemin doluluğunu nasıl anlatsam. Sert hasırların üzerinde çektiğin sıkıntılara, yatağımın rahatlığını nasıl anlatsam. Sana nankörlük ettik efendim. Bugünün rahatlı
ğında şu rahatlığımızı terkedip de yerimizden doğrulamadık seni tüm beşeriyete anlatmak için. Kızgın çöllerde Ümeyye üstümüze demir gömlekler giydirip de işkence yapmadı bize seni
unutalım diye. Nerdesin Ey Bilal. Ve ateşlere atılmadık sana biat etmeyelim diye. Böcekleri tanrı diye zorla kabul ettirmediler bize. Nerdesin Ey Amr. Nerdesin Ey Fükeyhe.
Gel Efendim;
Hergün bir parçamızı daha alıp götüren teknolojinin girdabından kurtar bizi. Artık yüreklerimiz daha kurak, dillerimiz daha lal, sinelerimiz daha kör oldu...
Gel Eyy...
YORUMLAR
dinimizde kadınlar baş tacı
erkeklere allahın emanetleridir buyrulur
ama insanoğlunun kadını en kötü şartlara maruz kılması kadar iğrenç bi durum yoktur.
insanlar bunu bilirken hem muslümanlıkdan bahsederler
hemde kadını ademden sonra neden 2inci bir varlık olarak görürler anlamıyorum
allah cümlemizi şeytani insanlardan korusun .....
yazınız tek kelime ile mükemmel kutlarım
nuşirevan
ama imza günü düzenleyecek kadar henüz büyük yazar değilim...
saygılarımla...