- 3521 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
DELİ ABBAS
Doğması, büyümesi, delirmesi hep bu mahallede oldu Abbas’ın...
O mahalleyi, mahalleli de onu çok iyi bilirdi. Yazın o kavurucu sıcaklarda palto giyer, üzerine de nereden bulmuşsa, bulmuş asker kemeri takardı.
Abbas hiç aç kalmazdı.Ya esnaf yada mahalleli Abbas’ı bulur karnını doyururdu. Evde güzel bir yemeği olan çocuk gönderir Abbas buldurulur, kapı önlerine gönderilen yemekle doyurulurdu.
O nu kim seviyor, kim sevmiyor, kim kızdırıyor hepsini bilirdi Abbas. Sevdiklerinin yanına gider, konuşmaz, işaret ve orta parmağını birleştirerek, dudağına götürürdü.
Bu "bir sigara ver " demekti.
Verilirdi sigarası.. Yaktığı sigarayı dudaklarını uzata uzata çeker üflerdi dumanı.
Aslında sigara içmesini de bilmezdi.
Akşam çöküp, hava kararınca kaybolurdu.Kimse nereye gittiğini, nerede yattığını bilmezdi.Ama her sabah gün ışıyınca Mine öğretmenin evininin karşı kaldırımına oturur, kollarını kenetler,boynunu büker beklerdi.
Mine öğretmen , kendisi gibi öğretmen olan eşiyle arabalarına binip gidinceye kadar arkalarından bakardı. Sonra günlük hayatına dönerdi. Bazen at gibi koşar, bazen bağıra bağıra ağlardı. Mahalleli alışmıştı yadırgamazdı hareketlerini...
Abbas ilk okulu Mine ile beraber okumuştu. Sonra okumamış daha doğrusu okutulmamıştı.
Yoksuldular. Babası çöplerden artık toplar, kazancıyla ne alına bilirse onu alabilirdi ancak...
Hani denir ya;
"Ne iş olsa yaparım".
Abbas’ta ne iş olsa yapmıştı askere gidinceye kadar.
Doğuda yaptı askerliğini.Terhisine bir ay kala babası öldü.Haber verilse miydi? Gerek görmedi mahalleli.
"Gelse ne yapacak ki " denildi.
Çok sürmedi anası da öldü onbeş gün arayla. Mahalleli yine gerek görmedi haber vermeyi. Gerekçe yine aynıydı.
" Gelse ne yapacak ki?"
Abbas terhis olup gelince evi boş buldu. Baba da ana da göçüp gitmişlerdi. Günlerce çıkmadı evden. Mahalleli yemek getirdi. Çoğunu yemedi.
Günler sonra çıktı dışarı.Ona işler verdiler. Abbas eski Abbas değildi. Çalışırken birden işi bırakıyor, koşuyor,insanları kolundan başından tutup yere yatırıyor,
" Yat, yat. Pusuya düştük.Mermi yağıyor" diye bağırıyordu.
Sonraları işte vermez oldular Abbas’a.
Mine ilk okul, lise, üniversite derken öğretmen olmuştu.Araya hatırlı kişiler girmiş, ilk okulu okuduğu okula öğretmen olarak atanmıştı.O ilk okul arkadaşını unutmamıştı.
Sabah okula giderken Abbas’ı görür ona gülümser el sallardı.
Bir gün yine Mine öğretmen sabah evden çıkınca karşıda bekleyen Abbas’ın yanına gitti.Sevgiyle gözlerine baktı. Elini tuttu. Elindeki yarısı yenmiş bisküvi paketini ona verdi. Abbas’ın saçını okşamasına da ses çıkarmadı.
Mine üniversite de tanışmıştı şimdi ki eşiyle. Düğün günü gelmiş konvoy oluşturacak araçlar sokakları doldurmuştu.
Birden göğü tutan alevlerle mahalleyi bir telaş sardı. Abbas’ın evi yanıyordu. İtfaiye konvoy için park etmiş araçlardan yanan eve ulaşamadı. Zaten derme çatma olan ev tamamen yandı.
Abbas’ı alıp götürdüler.Evi Abbas’ın yaktığı belli idi. Akli dengesi yerinde olmadığından ceza vermediler. Hastaneye yatırıp bir süre sonra taburcu ettiler.
Abbas yine Mine öğretmenin kapısını bekler oldu.Bir gün Mine öğretmenle eşi araçlarına binmiş okula giderken Abbas kendini atıverdi araçlarının önüne. Yapılan firen Abbas’ın ezilmesini engelleyememişti.
Abbas ölmüştü. Üzeri arandı. Bir gazete kağıdına sarılmış bir tek tel saç ve yarısı yenmiş bisküvi paketi çıktı üstünden.
Cenazesi kaldırılırken uzaktan taaa uzaktan bir türkü sesi geliyordu.
SAÇLARINDAN BİR TEL ALDIM HABERİN VAR MI ?
YAR YAR HABERİN VAR MI?
BEN GÖNLÜMÜ SANA VERDİM.
YAR YAR HABERİN VAR MI?
GÖZDEN UZAK, DİLDEN IRAK
BEN SENİ SEVMİŞİM EYVAHHH.
HABERİN VAR MI?
YORUMLAR
Eski yazıları okuyorum farkettimki görünen kısımdakileri hep okuyorum.Çok güzel bir öykü.Güneydoğu ve terör bu olayların artmasına sebep oldu.Eşimin doktor arkadaşı oradan geldikten sonra ayrı evde yaşamak ve iki yıl psikiatri tedavisi görmek zorunda kaldı. Benim babamın anne ve babası ve üstelik genç yaştaki ablası o askerde iken vefat etmişler.Onada haber verilmemiş döndüğünde heryer bomboş.Babam çok güçlüymüş diyorum .Çok hayattan bir öykü.Yüreğine sağlık.Selamlar.
Bedri Tokul
Bedri Tokul
Çok ama çok duygulu bir hikayeydi. Çoğumuzun semtinde vardır Abbas gibileri. Demek bir dokunsak yüreklerine ne gizli öyküleri çıkacak gün yüzüne. Bedri abi, konuyu öyle etkili işlemişsiniz ki, nasıl başladım, nasıl bitti anlamadım. Tebrik ederim sizi.
Bedri Tokul
Sevgili Bedri,
Abbas'ı nekadar güzel anlatmışsın....Bir solukta okudum. Her yerde rastladığımız bu tip insanların böyle durumda olmalarının sebebi yine toplum değil mi ?
Ben de zaman zaman yaptığım yürüyüşler sırasında denize oltasını atmış ama ...balık tutmakla alakası olmayan çooook insan görüyorum...
Tebrik ederim çok güzel bir yazı olmuş.devamını beklemem haksızlık mı olur sana ....
Fethi tarafından 5/1/2010 12:25:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
sivas şarkışlalı büyük ozan ruhsati.......sokakta kalacak ölümüz bizim başımıza bela dölümüz bizim demiş....yaşadığımız bu dünyada abbaslar o kadar çokki......hepsinin dünyasında mine hocalar var.....abbaslar farkındada mineler farkında değilki....evrenin şekli.... yaşamın kısır döngüsü..... biri sevecek.....diğeri bilmeyecek.....biri delirecek diğeri pas geçecek...her seven sevdiğine kavuşsaydı abbaslar olmaz.... deliler bulunmazdı.....öyle bir yazıki çiviledin....bitirdin....yok ettin..... tamamda bedros abbası niye öldürdün...kime zararı vardı..... sadece sevdiğine kendini deli edene çok uzaktan bakıyordu..... onun herkesten alacağı vardı biliyormusun.....erken öldürdüğün için senden....sevdiği halde farkında olmayan mineden.... yazısını okuyup yorum yapmayan bizlerden....seni sevmiyorum.... bedros.....abbası öldürdüğün için....yazında çok güzel değildi puanda vermiyorum.......çünkü hak etmedin..... çünkü abbası yok ettin
Bedri Tokul
Offf...Niye off ladım biliyor musunuz? Ankara'ya geldiğimiz de evimizin sokağında, aynı sizin "Abbas" gibi biri vardı...Yaz kış paltosu çıkmazdı üzerinden.Bir gün eve gelirken, üzerime doğru koşmaya başladı, benim rengim nasıl olduysa artık bilemiyorum, kahvehaneden çıkan beyler ;" bacım korkma sana zarar vermez.O kendini kızdıran çocukları kovalıyor" dediler.Zavallıyı kızdıyorlardı çocuklar...Baya 1 yıldır görünmüyor...
Yoksa onu mu anlattınız diyesim geldi...
İnsan durduk yere o hale gelmiyor, keşke herkesin şartları aynı olabilseydi...Abbas ister miydi öyle bir hayatı?
Keleminize sağlık...
Sevgi ve saygı ile
Bedri Tokul
Gerçek yaşamdan bir dram galiba, çok hüzünlü.O kadar güzel anlatmışsıız ki , insan camdan baksa sanki olay gözlerimizin önünde gelişecek gibi.Çok acıklı bir hayat ve acıklı son, yüreğinize sağlık, saygılar.
Bedri Tokul
Bedri Bey şu anda tüylerim diken diken oldu inanın o kadar güzel anlatmışsınız ki kaptırdım kendimi birden çok üzüldüm. Hayat ne kadar acı hele böyle Abbasınki gibi bir öyküsü olursa....Abbas çok sevdiği Mine Öğretmenin arabasının altına atmış kendini ve o türkü allah kimsenin başına böyle üzüntüler vermesin... Mine kahrolmuştur herhalde....
Bedri Bey anlatımınız olayı tamamiyle gözümün önünde canlandırdı ve o hüznü yüreğimde yaşadım. Kutlarım çok başarılıydı. Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla...