- 606 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Duygu
Durumumuz ne olursa olsun duygularımızın sıralanış tarzında keyfilik bir tanım yoktur. Bu sıralanış içimizden kopup gelen şekildir. Bu kendimize ait gerçeklerimiz olup bazen yalın bir ifade tarzıyla dilimizde söyleme dönüşür. Bazen de kendi gizemlerimizin çekincesinde bir bilinmeyen olarak söylemlerde farklı bir yansıma bulur. Buradaki ikilem duyumlarla söylemlerle, tahminlerle yaşamı sürdüren bir toplumun mensubu olmamızın abartılı hali değilse, sınıflandırdığımız bir manzumeler dizisindeki anlatımlarımızın beceriksiz olmasından ileri gelmektedir.
Ulaştığımız zekâ ve akıl düzeyimize rağmen biz içinde olduğumuz zamana ait duyumları tahminleri, geçirdiğimiz yaşam devinimlerinin etkisinde geleceğe dair olan öngörülerimizi kolayca ayırt etmekle kalmayarak hala tahminle birbirimizi yargılayacak şekilde değerlendirebiliyoruz. İşte bu noktada istem arzularının söylemlere dair kabullenilir bir kayda değer yanı yoktur.
Yoklukların yalnızlıkları çok zaman duygu yüklüdür. Yaşamı, Sevdayı, Sevgiyi gerek insan için gerekse nesneler için kendi içsel düşün dünyalarında güzellikli yaratamayanlar öngörülü değerlendirme ve sezilerinin kurbanı olurlar. Günümüzü ve hatıralarımızı sınıflandırdığımızda boş gözlerle geçmiş diye yakınmalarımıza sebebiyet verenleri unutup edindiklerimizin deneyimleri ile yaşama dolu dolu ve umutla bakmak aslında gizli bir yaşam özleminin bizde var olduğudur.
Günler çok hızlı geçiyor. Bizlerde yaşadıklarımızdan daha güzelini özlediklerimizle bir sevda sıcaklığında yaşamak için kavuşulması gereken bir dilek dilendiğinde dileğe uyum düşüncesi yakışıyor demektir. Çünkü ruhun duygusal, bilimsel ve fiziksel algılamalarının yaşanmasından yanayım.
Uzun bir ömrün uzatılmak istenen bir zamanında tüketeyim diye kadehimdeki şarabı bir sevgili dudağını öpme tadında narinlikli ve yakışan asaletine uygun dudaklarımla buluşturup tadına varmak adına yudumluyorum. Bu eylem için başlayan ve biten zaman aralığının eşitliği hakkında sezgilerim yoktur. Ancak yaşanan özdeş iki olayın süresi aynı olmakla beraber bireyin düşünce tasarımı kendi içsel korku ve kurguları adına zekâsının her şeye yetkin olduğunu kendine haksızlık adına düşünmemesi gerekmektedir. Çünkü kendimizi kendimizle tanımlayabiliriz. Buda sevdasızlara inat sevda ve duygu tanımlarımızın bir yüceliğidir.
Bedri Demirpençe
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.