DÜŞ MÜ GERÇEK Mİ
Bir zamanlar güneş doğarmış ,bir düş ülkesinin yükselen yamaçlarında.O,bizim bildiğimiz sabahları getiren güneş gibi değilmiş, o güneş.O zaten güneş ülkesiymiş.Düş ülkesinin insanları, çok yakından baksalar da ona,gözleri kamaşmazmış.Asla şikayet etmezlermiş,sıcaklığından,ışığından güneşin.İnsanlar hep mutluymuş.hep güleryüzlüymüş o ülkede.Sevgisizliği, nefreti,ihaneti,yalanı bilmezlermiş bile.Umut, o düş ülkesinin yaratıcı Tanrı-sıymış.Umut ,işkence etmezmiş insanlara o düşler diyarında.Çünkü asıl istekleri beklemekmiş,özlemek. sabırla düşlerini yenilemekmiş zaten...Ağaçlar, çiçekler,o güzelim tonları ile çimenler renklerini, kokularını,tazeliklerini hiç yitirmezlermiş.Solmayı tanımazlarmış...Kuşlar şarkı söylerlermiş her dilden, günün her saati, bir şölen gibi.
Böcekler ezilmezmiş, arılar ballarını bal tabaklarda sunarlarmış tüm canlılara.Öyle ağaçlar varmış ki o ülkede,dalları göğün mavisine değer,dallarının arasına karışan maviliklerle dans edermiş yaprakları.Gökyüzünden hiç kaçmayan yüzlerce gökkuşağı her daim salınırmış ,sonsuz boşlukta.Düş ülkesinin insanları her sabah mutlu bir tören eşliğinde altından geçerlermiş, o güzelim renklerin.İçlerindeki tüm renkler eşliğinde.Ve her biri dileklerini sunarmış, tüm renklere.Koynunda saklarmış, bu içten,tertemiz,mis gibi kokan dilekleri sarı, beyaz, mavi...Bir ana gibi, bir sevgili gibi, bir Tanrı gibi.
O ülkede gerçekler yokmuş, gerçekliğin çarpıtılmış yüzü yokmuş.Merak etmezlermiş düş ülkesinin insanları, Dünyanın nasıl döndüğünü, bombaların nasıl yapıldığını.Yaşamayı severlermiş, umutlarını,sevinçlerini, özlemlerini severlermiş.Düş kokan, gelincik kokan, atdınlık kokan özlemlerini.Birbirlerine anlatırlarmış düşlerini hiç çekinmeden.Ve düşler ne kadar garip, ne kadar ulaşılmaz olsa da utanmazlarmış, kaçmazlarmış, korkmazlarmış düşlerinden.Çünkü birbirlerini, herşeyden önemlisi kendilerini sınırlamazlarmış.Ve özgürlük ve sabır ve aşk umut Tanrı-sının yardımcılarıymış.
O düş ülkesinde yıldızlar yokmuş.Güneş hiç batmadığı için.Yıldız kaymasını bilmezlermiş, yokluğu tanımazlarmış güneş ülkesinin düşlerle yaşayan insanları.Nehirlerin üzerinde beyaz ,küçük katıklar varmış kağıttan.Hep geleceğe akan.Onlar geleceği, gelecek kaygısını bilmeselerde.Savaş nedir ,vahşet nedir,bilmezlermiş.O ülkede tek bir renk yokmuş.Kan kırmızısı.Çocukların çocuk elleri, çocuk gözleri, çocuk kalpleri hiç büyümezmiş bu nedenle.Ölüm yokmuş düşler ülkesinde.Umut Tanrısının umutları sonsuza yaydığı, çağla yeşili umutlar ölümsüzlüğü simgelermiş, evrenin bilinmeyen bir yerinde...
Bu düş ülkesi anlatılamazmış kelimelerle, kavramlarla, kitaplarla.Ancak belki -belki resmi çizilebilirmiş çocuk elleriyle sadece.Herkes kendi cennetine alırmış ,bir diğerini...
Bu düş ülkesinde bir gün tuhaf bir şey olmuş.O vakte kadar olmayan, olacağı hayal bile edilemeyen.Evrenin sonsuz akışında, her şey her an mümkün olsa da...
Hep mavi bakmak isteyen, düş ülkesindeki tüm renklere rağmen, maviyi seven bir kadınmış o.Düşleri o kadar uzaklara gidermiş ki çoğu zaman.Korkmayı bilmezmiş ya düşlerinde.Uzanmış elleri en uzaklara, uzanmış bakışları en uzaklara, koşmuş düş ayakları ile en uzaklara...İsmi yokmuş o kadının, güzelliği, yaşı, boyu- posu yokmuş.Aslında varmış ta, o onlarla yaşamazmış.Düşleri ile mutluymuş...
Öyle uzanmış ki düş kadın uzaklara, bir başka ülkeye varmış hayalleri. O ülke gerçekler ülkesiymiş.Herkesin bildiği gerçekler ülkesi.Ve o ülkede bir adama değmiş kadının düşleri.Adamın ismi bir garipmiş.İsmini kendisi koymuş o güzel adam, bu gerçekler dünyasından uçarak uzaklaşmak ister gibi.Baharı severmiş bu kanatlı adam.Aşkı severmiş, şarkılar söylermiş, karıncalarla konuşur,kaplumbağalarla dertleşirmiş bazen.Hep baharı beklermiş, kışların soğuğu ile inatlaşmak ister gibi.Gerçek dünyadan değilmiş şikayeti.Düşlerini unutmaktan korkmakmış, göçmen kuşların kanatlarında mutluluğa koşabilmeyi düşleyen adamın şikayeti...
İkisinin yüreği değince birbirine, düşler gerçeklerle karışmış birdenbire.Kadın zamansızlıkta,adam zamanın içindeymiş.Düş gerçeğe, gerçek düşe dönüşmüş çoğu vakit.Herşey yer değiştirmiş sanki.Kadın adamı sevmiş gerçekte,adam kadını sevmiş düşlerde.Düş ve gerçek sevmiş birbirini.Maviliklerde buluşur gibi.Aşk gibi ,dostluk gibi,özgürlük gibi.Düşlerden ve gerçeklerden korkmamak gibi.Kadın adama düşlerinden korkmamayı, adam kadına gerçeklerden korkmamayı öğretmiş.Düş ve gerçekliğin kardeşliği gibi.Bir armağan gibi.Çok şey gibi...Çok şey gibi...
YORUMLAR
İkisinin yüreği değince birbirine, düşler gerçeklerle karışmış birdenbire.Kadın zamansızlıkta,adam zamanın içindeymiş.Düş gerçeğe, gerçek düşe dönüşmüş çoğu vakit.Herşey yer değiştirmiş sanki.Kadın adamı sevmiş gerçekte,adam kadını sevmiş düşlerde.Düş ve gerçek sevmiş birbirini.Maviliklerde buluşur gibi.Aşk gibi ,dostluk gibi,özgürlük gibi.Düşlerden ve gerçeklerden korkmamak gibi.Kadın adama düşlerinden korkmamayı, adam kadına gerçeklerden korkmamayı öğretmiş.Düş ve gerçekliğin kardeşliği gibi.Bir armağan gibi.Çok şey gibi...Çok şey gibi...
.....................................................................
her düş gerçeğine yol alır evren de.ve bir gün gerçeğine dokunur...ya düşkırığı olur ya yürek/yarısı olur...Çok şey gibi.tebrikler lili...