KEDİ ÇOCUK
KEDİ ÇOCUK;
Bahçe kapısını açtı. Üç katlı evlerinin teras katındaki, kendi odasına baktı. Penceresi çok yüksekte görünüyordu. Zuhal, okuldan bitkin gelmişti. Bunu fark eden annesi, ders yapmamasına müsaade etti. O da, odasına çıktı. İki elini yanağına alarak camdan baktı. Yan komşularının oğlu Cemil, bahçede koşuyordu. Beş altı yaşlarında ya var ya yoktu. Zuhal’ in gözleri ona daldı ve “Aptal” diyerek güldü. Uzun zamandır komşu olmalarına rağmen, bir kere bile oynamamışlardı.
Kapı zili çaldı, gelen Cemil’in annesi Pelin idi. Telaşlı görünüyordu. Selma, rengi kaçık komşusuna ne olduğunu sorunca, kadın söze başladı:
_Ah komşum, sorma ne haldeyim. Yarın estetik ameliyatı için yurt dışına gitmem lazım, eşim de malum iş için şehir dışında, annem ve kız kardeşlerim; kaplıcalarda, kuzenimin de defilesi var. Ne yapacağımı bilemedim. Aklıma sen geldin. Cemil’i sana bıraksak, hem kızınla da iyi arkadaşlık ederler.
Bu sırada Selma, Zuhal’ in yalnız olduğunu belki ilk kez hatırladı. Hem, istediği kediden vazgeçeceğini bile düşündü. Evet, uzun zamandır Zuhal, bir kedisi olsun istiyordu fakat buna izin vermemişlerdi. Bunun üzüntüsüyle sevgili kızından çıt çıkmıyordu. Hem, Cemil de pek yaramaz bir çocuk değildi.
Selma’nın zihninden bunlar geçerken, şeytanî bir gülümseme gamzesini kımıldattı. Çok sevindi. “Hemen hazırlıklara başlayalım öyleyse, Zuhal buna çok sevinecek.” diye yanıt verdi. Pelin:
_Çok teşekkür ederim, gerçekten oğlumu kime bırakacağımı bilmiyordum. Bu civarda güveneceğim tek kişisiniz. Size özel olarak dönüşte güzel bir bakım kürü getireceğim diyerek, diğer gün için duyduğu heyecanla oradan ayrıldı.
Ertesi sabah hafta tatiliydi. “Zuhal, Zuhal” diye seslendi Selma, “Sana büyük bir sürprizim var!”
_Yoksa bana kedi mi aldılar, diyerek merdivenleri koşar adım inen Zuhal, karşısında küçük Cemil’i görünce birden durdu. Annesi:
_İşte sana sürpriz, Cemil bir müddet bizimle kalacak, çok iyi arkadaş olacaksınız. Ona bir oda bile ayarladık. Hadi şimdi kahvaltıya, dedi.
Zuhal hiç konuşmadı. Ahmak olduğunu düşündüğü çocukla şimdi aynı evdeydiler. Bir de karşılıklı sofraya oturdular. Cemil durmadan çoğu dökük dişleriyle sırıtıyordu. Selma kahvaltıdan sonra:
_Hadi kızım oynasanıza, Cemil senin için geldi, dedi.
_Hm, dedi Zuhal, neden olmasın. Küçüğü karşısına alarak: “Sen kedisin ben de sahibinim. Şimdi çabuk terliklerimi getir “ dedi. Çocuk da koşarak getirdi. Uysal ve gerçekten kedi gibiydi. Hatta bir süre sonra miyavlamaya bile başladı.
Çok geçmemesine rağmen Zuhal da Cemil’e alıştı. Kedisinin boynuna tasma bile taktı. Biraz bahçede yürüdüler sonra da parka uğradılar. Zuhal bankta oturdu, Cemil ise yerde; eteklerinin dibinde. Çok zevk alıyordu Zuhal, neşesi yerine geldi. O salıncağa bindi, Cemil’i ise banka bağlamıştı. Her kedi sahibi böyle yapardı. Bir süre sonra baktı ki kedisi çok dikkat çekiyor, herkes etrafına toplanmış: “Hey! Ne oluyor orada?” deyip, kedi olduğuna iyice inandığı Cemil’i de alarak oradan uzaklaştı. Yolda onları görenler parmaklarıyla, boynunda tasma olan çocuğu işaret ediyordu.
Zuhal, eve gelince üzerini değişmek için odasına çıktı. İşi bitince gözleri kedisini aradı. Onu ortalıkta bulamayınca, üçüncü katın penceresinden: “Kedim, neredesin?” diye bağırdı. Bu sırada, Cemil de kedi olduğuna iyice inanmış olacak ki ağzında ölü bir fareyle geldi. “Iğğğğğ ” dedi Zuhal, “Sen asil bir kedisin, nasıl oluyor da böyle pis yaratıklara tenezzül ediyorsun? ...Ama dur” diyerek, farenin kuyruğundan tuttu. “Kediler dokuz canlı olur, öyleyse seninle çok güzel bir oyun oynayacağız.”dedi. Dilini çıkararak kafa salladı Cemil. Zuhal:
_Şimdi beni iyi dinle, normal bir kedi bu farenin peşinden camdan bile atlar ama bir şey olmaz. Sen akıllı bir kedisin dedi, bir eliyle küçük çocuğun kafasını diğeriyle de farenin kuyruğunu tutuyordu. “Yakala oğlum, hadi” diyerek fareyi penceren aşağıya attı. Cemil de ardından atladı, kendini yerde buldu. Ses çıkarmadan çırpındı, çırpındı. Kız, yukarıdan onun hareket ettiğini görünce: “dememiş miydim, kediler dokuz canlıdır.” diyerek koştu. Merdivenlerden inerken annesi:
_Kızım, dur yavaş, ne oluyorsun dedi. Heyecanla cevap verdi Zuhal:
_Duramam anne kedim Cemil, aşağıya atladı. Fareyi yakaladı mı acaba deyince, kadın şokla:
_ Ne, ne diyorsun diyerek, fırladı.
Az sonra aşağıdaydılar ama Cemil hareket etmiyordu artık. Başının yanında o ölü fare ile yerde yatıyordu. Bu zavallı halinde bile ellerini fareye uzatmış ve öylece kalakalmıştı. Annesi, Zuhal’ e uzak durmasını, eve girmesini söyledi ama o, Cemil’den akan kırmızı şeyi görmüştü. Derin bir hıçkırıkla:
_ Diğer sekiz canını acaba nerede kullanmıştı diye, ağlıyor ve titriyordu.
HALİME ERVA KILIÇ
YORUMLAR
Bu tür hikayeler pek tutmaz bu sitede. Çünkü popilist değil, içinde erotizm, siyaset ve polemik yok. Olmadı kardeşim, bu kadar masum çocuk öyküleri yazılır mı?
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben çok beğendim. Gerçekten ilkokul kitaplarına girebilecek bir öykü. Ben de çocuk öyküleri yazmaya çalışıyorum. O masum dünya çok daha pırıltılı. Ülkemizde de çocuk edebiyatı malaesef çok geride...
Takip etmeye çalışacağım yazılarınızı...SEVGİLER
Büyük bir ilgiyle okudum.Çocukları alışkanlıklarından vazgeçirmek çok zordur.Ah Clara.Sonu da hüzünlü bitti bu hikayenin.Bu arada fotoğrafta çok hoştu.Kedileri sevmesem de gözüme bi hoş geldi.Teşekkürler Halime hanım.Sevgi ve saygıyla...
Bir_Kucuk_Ask tarafından 4/28/2010 11:11:12 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir_Kucuk_Ask tarafından 4/28/2010 11:12:09 PM zamanında düzenlenmiştir.