- 552 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İçten O'na Yönelmek
İnanan insan, tüm varlığını Yüce Allah’a adamıştır, Allah için yaşar ve her an Allah’ın kendisiyle beraber olduğunun bilincindedir. İzlediği her görüntüde Allah’ın sonsuz aklını, muhteşem sanatını ve gücünü takdir eder. Allah’ın Zatını görmek kuşkusuz ki mümkün değildir. Ancak akıllı ve vicdanını kullanan bir insan, çevresindeki yaratılış örneklerine bakarak Allah’ın mutlak ve Yüce varlığını kavrayabilir. Allah’ın mutlak varlığına ilişkin deliller, görebilenler için tüm açıklığıyla gözler önündedir.
İnanan insanın en büyük korkusu ancak Kendisine şükredilen, bütün varlığın diliyle yegâne övülen Allah’ın sevgisini, rahmetini ve cennetini kaybetmektir. Yaşamındaki tek hedef Allah’ı hoşnut etmek olan mümin, her olayı Allah’a bağlar, her işinde Allah’a yönelip döner. Allah’a yönelmek, insanı tüm kötülüklerden arındıracak, insanın kalbine huzur ve güven indirecek ve ahirette kurtuluşa ermesine vesile olacak en önemli yollardan biridir.
Yüce Allah, "’Gönülden katıksız bağlılar’ olarak, O’na yönelin ve O’ndan korkup-sakının, dosdoğru namazı kılın ve müşriklerden olmayın." (Rum Suresi, 31) ayetiyle inananlara gerçek imanın nasıl olması gerektiğini haber verir. Bir başka Kuran ayetindeki "… Bana ’gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana’dır, böylece Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim." (Lokman Suresi, 15) ifadesiyle de, Rabbimiz doğru yolun, samimiyetle bu ahlakı yaşayan insanların yolu olduğunu hatırlatır.
Allah’a gönülden bağlanmak; her durum ve koşulda Rabb’imize iman etmekten, bağlılık ve sadakatten vazgeçmeyecek kadar çok sevmek ve O’na karşı içi titreyerek korku duymaktır. Allah’a bu şekilde gönülden bağlanan insan, O’nun hoşnut olmayacağı davranış sergilemekten şiddetle kaçınacak kadar büyük bir saygı duyar. Allah’a böyle güçlü bir inanç ile bağlı olan kişi, hem ibadetlerinde hem de Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek yaptığı diğer tüm işlerinde samimi ve içtendir. Bu samimi müminlerin ’Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlanan kimseler’ (Hud Suresi, 23) oldukları bildirilir ve cennetle müjdelenirler.
Rabb’imiz insanları bütün ibadetlerinde samimiyet ve teslimiyete çağırır. Bir başka ayette ise Allah kendisine gönülden itaat eden kullarına ecirlerini iki kat vereceğini, “...sizden kim Allah’a ve Resûlü’ne gönülden - itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz. Ve biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.” (Ahzab Suresi, 31) ayetiyle haber verir.
Müminlerin bu üstün ahlak özellikleri, Allah’ın kullarına müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdiği elçilerinde çok güzel örneklerle tecelli eder. Kur’an’da elçilerin gönülden Allah’a yönelen, O’nu birleyen itaatli insanlar oldukları pek çok ayette bildirilir.
"Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi." (Nahl Suresi, 120)
"Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla. Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah’a) yönelen biriydi. (Hud Suresi, 75)
"Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi". (Sad Suresi, 30)
Bu ahlakı yaşayan müminler, Allah’a derin bir saygı gösterirler. Allah’ın yüceliğini ve gücünü gereği gibi takdir eder, O’na karşı derin bir sevgi, içli bir saygı ve korku duyarlar. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı dünyevi hiçbir çıkara değişmezler, çünkü dünya üzerindeki küçük büyük hiçbir çıkar Rabbimiz’in rızasını ve cennetini kazanmaktan daha önemli değildir.
Allah Kendisi’ne teslim olan kullarının doğru yola iletileceğini “Allah’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.” (Al-i İmran Suresi, 101) ayetiyle bildirir. İşte bu samimi kullar, “…Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi’ne yöneleni hidayete erdirir. (Şura Suresi, 13) ayetiyle müjdelenen, hidayete ererek gerçek kurtuluşa ulaşan kimselerdir.
Dünyadan geçmek muazzam güzel bir şeydir. İnsan dünyevi olan her şeyden vazgeçer, tüm bağlılıklarından sıyrılıp Allah’a yönelirse, o zaman kurtuluş bulur. Samimi mümin için arınıp Allah’a yönelmek önemlidir. İnsanın sürekli bunu kontrol edip kendini gözden geçirmesi ve “bugün nelerden arındım?” diye düşünmesi gerekir. “…İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.” (Mümin Suresi, 13) ifadesiyle haber verildiği üzere içten Allah’a yönelenler öğüt alabileceklerdir.
Allah imanlı insanı dinç ve diri tutar. İman her derdin devasıdır. Kötü düşünceleri çıkarıp attığımızda çok rahatlarız. Bu gerçeklerin bilincinde olarak her an Allah’a yönelir, en büyük düşman olan şeytandan kurtulmak için Allah’a sığınırız. Samimiyetle Allah’a yönelen insan yaşadığı her şeyden ders alır, fıtratı yeniden aslına dönüşür ve en önemlisi Rabbi ona müjde verir:
Tağut’a kulluk etmekten kaçınan ve Allah’a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (Zümer Suresi, 17)
Allah’tan yüz çeviren ve şeytanın yoluna yönelen kişi ise, yardıma en çok ihtiyacı olduğu gün,-Allah’ın dilemesiyle- hiçbir yardımcı bulamayacaktır.
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. (Zümer Suresi, 54)