- 693 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şimdi değil
Sıcak bir hava, aspiratörün karşısında oturmama rağmen dışardan püfür püfür sıcak esiyor. Sabahtan beridir su içiyorum durmadan, ama susuzluğum her şişe bittiğinde daha da bir artıyor, aslında şöyle mi yapsam, şişenin dibinde bir yudum da olsa bıraksam, içmesem onu, yani susuzluğumu ertelesem, yok, bu mümkün değil, insan belki çoğu şeyi erteleyebilir, ama susuzluğu asla. Çapa tıp fakültesi hastanesinin onkoloji bölümünün koridorlarında bir ileri bir geri dolaşıyorum, arada bir, birkaç hastanın çığlıkları duyuluyor, o an hepimizin içine bir acı saplanıyor, ama bizim acımız anlık, onların acısıysa sonsuz belki de, ölüme kadar. Öleceğini bilerek yaşamak, ölümü benimseyerek yaşamak, Budizm de en önemli öğretilerden bir tanesidir, nerden gelip takıldı aklıma biliyor musunuz, ağabeyim geldi aklıma ölüm deyince, içim sızladı o an, ağabeyim kansere yakalanmıştı on üç yaşında. Çok zor ve çok acı günlerdi, o zaman çocuktum, okuldan eve geliyor, derslerime çalışıyor, erkenden yatıyordum. Ağabeyimin kansere yenileceğini hiçbir zaman düşünmüyordum. Doktorlar ilaç tedavisi uygulanmasını söylemişlerdi. Dört yıl ilaç tedavisi görmüştü. Vücudunun her yerinde iğne izleri vardı ve onun için dört yıl bir kayıptı, ama olmayacak şey yoktu şu dünyada, kanser hastalarına iyi bakın, onların gözünün içine iyi bakın, bu belki biraz komik gelebilir ama kanser hastalığı onlara herhangi bir rahatsızlık gibi görünüyor. Gribim de ya da üşütmüşüm de, yakın bir zamanda geçip gidecekmiş gibi. Bu gerçekten çok güzel bir inanıştır. Ben ağabeyimde bunu gördüm, bazen annem hastane koridorlarında ağabeyime göstermeden gözyaşlarını, acısını akıtıyordu. Ağabeyim onu gördüğünde, kızıyor, bağırıyor, öfkeye kapılıyordu. Neden ağlıyorsun ki diyordu. Kimse ölmeyecek, bunu anlayamıyor musun diyordu. Bazen bizim bulamadığımız, kaybettiğimiz yaşama sevincini onlar her zaman hissediyorlardı damarlarında. Yürekten inanıyorlar yaşama. Ölüm var evet, belki bu akşam öleceğim. Ama şimdi değil, daha yaşayacağım. Kaç yıl oldu, on yıl. Ağabeyim şimdi evlendi. Bir buçuk yıldır mutlu bir evlilik yaşıyor. Hastalığından dolayı askere almadılar, iki gün askeri hastanede raporu için uğraştı, döndüğünde eh benim askerliğim iki günmüş ne yapalım, hem sen yaptın benim yerime ne gerek var demişti. Hastane koridorlarında yüzünde maskeyle dolaşan insanlar var, saçları dökülmüş, kadını, erkeği, hepsinin gözlerinde de aynı umut parlıyor, yaşama sevinciyle dolu hepsi de, bazen bakışlarında bir donukluk yakalıyorsunuz, bir karamsarlık var gibi görünüyor ama inanın bu o kadar çabuk ve o kadar kısa bir zamanda geçip gidiyor ki, güneş doğuyor o an, öleceğim diyor ama hayır ŞİMDİ DEĞİL.