- 894 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
FAITH İSMİNDE BİR KÖPEK...
Bu sabah, kahvaltı faslımın ardından, kahve keyfime sıra geldiğinde bilgisayarımı açtım. Siteye girdim. Birkaç yazı için düşüncelerimi paylaştım. Sonra, uzun zamandır yapmayı düşündüğüm ama ertelediğim şeyi yapmaya karar verdim. E-mail gelen kutumu temizleme.
Sırayla, hem okuyup hem de silmeye başladım. Bazı saklanacak mailler için klasör açtım. İlerlerken, bir mail dikkatimi çekti.
Bugün için sizlerle farklı bir anı paylaşmayı düşünüyordum. Hatta dün akşamdan yazmış, masa üstünde kayda almıştım. Ama bu mail, bir anda her şeyi değiştirdi.
Hepimiz, duygu ve düşünce dünyamızı, kelimelerimizle paylaşıyoruz. Zaman zaman acılarımızı, zaman zaman mutluluklarımızı döküyoruz yazıya. Kahkahalarımızı ya da gözyaşlarımızı. Hayat, her zaman, istediğimiz gibi akmıyor. Almak istediklerimizi, vermiyor. Bazen de çok daha fazlasını veriyor. Düşüncelerimizin çok ötesinde mutluluklar yaşatıyor.
Zaman zaman şımarıklıklarımız sebep oluyor, gözyaşlarımızın akışına. Zaman zaman farkındasızlıklarımız. Sahip olduklarımızın değerini, unutuşlarımız.
İnsan, çıkmazlar içindeyse; avutucu sözler çok işe yaramıyor. Hatta daha da sinirlendirebiliyor. Dışımızdaki insanların, Konfüçyüs vari sözleri; tepemizi attırabiliyor.
Böyle anlarda, bizden daha kötü şartlarda olanlar, daha büyük acılar, kayıplar yaşayanlar olduğunu bilmek ya da olduğunun bildirilmesi; içimizi avutmuyor. O an ya da zaman dilimi için dünyada tek sorun bizimki, tek acı çeken biz oluyoruz, kendi dünyamızda.
Bu durum, eleştirilecek ya da yerilecek bir durum değil, elbette. Hatta son derece de insani.
Böyle bir ruh halindeki insan için yapılacak çok fazla bir şey yoktur. Yapılacak en doğru hareket; susmak ve beklemektir. Hatta kendim için konuşmam gerekirse; yalnız bırakılmayı da ekleyebilirim, yapılacaklar listesine. “ Neyin var? “ sorusu beni daha çok çıldırtmaktan başka bir işe yaramaz. Doğru bakış açısını kendim yakalamalıyım. Bunun için de yalnız kalıp, kendimle konuşmam lazım. Tepemde vır vır konuşan, bana Ahmet’i, Ayşe’yi örnek gösteren birine hiç tahammül edemem, böyle anlarda.
Doğru bakış açısı.
Paylaşacağım mailin konusu bu: Doğru bakış açısı.
FAITH kelimesinin Türkçe karşılığı: İnanç, güven, sadakat.
Faith, bir köpeğin ismi.
Bu köpek, 2002 yılında üç bacaklı olarak dünyaya geliyor. İki sağlam arka bacak ve bir ampute ön bacak. Doğal olarak yürüyemiyor ve doğuran annesi de onu istemiyor. İlk sahibi, onun hayatta kalamayacağı düşüncesi ile uyutulmasına karar veriyor. Fakat sonra, ikinci sahibi karşılaşıyor onunla ve Faith’i eğiterek tek başına yürümeyi öğretmeye karar veriyor.
Önce bir kaykay’a bindiriyor, hareketi hissetmesi için. Bir kaşık fıstık ezmesini tuzak ödül olarak kullanıyor, ayakta durması ve zıplaması için. Evdeki diğer köpek de yürümesi için cesaretlendiriyor, onu.
Eğlenceli geçen bir altı haftanın sonunda Faith, arka ayaklarının üstünde durmayı ve zıplayarak ilerlemeyi öğreniyor. Kar üstünde yapılan eğitim ile de insan gibi yürümeye başlıyor.
Bugün Faith, çevrede dolaşmayı, yürümeyi çok seviyor. Nereye gittiğinin onun için hiç önemi yok. Her nereye giderse gitsin, insanları kendisine hayran bırakıyor.
Hayatta, hoşumuza gitmeyen, istemediğimiz şeyler olabilir. Daha iyi hissetmemiz için gereken tek şey; doğru bakış açısıdır.
İhtiyacımız olan; mükemmel bir beden değildir. İhtiyacımız olan şey; mükemmel bir ruh, mükemmel bir yürek ve mükemmel bir öz dür.
Faith, güçlü ve mükemmel bir hayatın tek ispatıdır.
Not: Mail, İngilizceydi. Ve ben, 34 yıl öncesi bilgilerimle, elimden geldiğince, çevirmeye çalıştım. Aslına sadık kalarak. Cümle kurumlarında yanlışlarım olduysa, affola.
Eser Akpınar
23.04.2010
İzmir.
YORUMLAR
elimizde ne var, kıymetinin farkındamıyız,ne kadar değer veriyoruz soruları sıralanıyor beynimde.
aslında biliyoruz her dakikanın hervarlığın her var olan olgunun.
bunun yanında şükretmesini de bilmeli insan.
eksik duyular var olan duyuların yada uzuvların daha iyi olmasına,mücadele azminin artmasına neden oluyor.
farkına varmak için illa eksik olmakmı gerek.tam ken bir bilebilsek her şeyin değerini.
kimbilir :))
sevgiler .harika
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Nazan...Her zaman ki gibi muhteşem di yorumun...Sevgiler yüreğine...
Sevgili Eser hanım. Bir yazıya başlamıştım. bundan on gün önce başımıza gelen bir olayı paylaşacaktım sizinle. Yazımı yarımlamıştım ki, biraz ara verip edebiyat defterini açıp yazılarınıza bakayım dedim ve sizin bu çok özel yazınız ile karşılaştım. Bir " Eser hanım ile yanı şeyleri düşünmüşüz " demekten alamadım kendimi. Çay bahçesine bir gvercin, kızım ve eşimin yaptığı mücadeleyi anlatan bir yazı ve sizlerle paylaşacağım.
Her birimizin doğru bakış açısını yakalayabilmemzi dileği ile kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Türkan Hanım...Sevgilerimle
Eser gardaş,şu köpekoğulu köpekten çok şey öğrenmemiz lazım...Günümüz insanları,naylondan bebek sanki...En ufak bir zorlukta panik yapıp bunalıma girenleri mi ararsın ya da intihar edecek kadar geri zekalıları mı...
Yazınız bana güç verdi...Allah da size güç versin.Sağlıcakla kalınız efendim...
Eser Akpınar
Saygılarımla
Eser Akpınar
Sevgilerimle
Hani demişsiniz ya, bu mail ingilizceydi ve bun bunu 34 yıl önceki bilgilerimle tercüme ettim. Eser Hanım zaten şu resim bence evrensel bir dili taşıyor. Ve bu resimde ki evrensel dil de şunu söylüyor; İnanmak..inanmak...inanmak....
Son dönemlerde okuduğum en duygulu resimli yazıydı. Sizi insani duygularınızın yükseliğinden dolayı tebrik ederim.
Eser Akpınar
Bu yazınızı okudum çok duygulandım...Birinci ,özellikle ikinci bölüm harikaydı...Fatih'in azminden dersler çıkarmamaız gerek diye düşünmekteyim...
Tebrikler Eser hanım...
saygılarımla...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Ayhan Bey. Saygılarımla
Hayatta, hoşumuza gitmeyen, istemediğimiz şeyler olabilir. Daha iyi hissetmemiz için gereken tek şey; doğru bakış açısıdır.
Her şeyi anlatıyor bu cümle... Doğru söze ne denir, inanmak başarmak demek bunu bir kez daha hikayenizle doğruladınız. Teşekkürler paylaşımınız için yürek vericiydi, cesaret vericiydi. Sevgilerimle...