EKSİLEN GÖNÜLLER
Yanlız değildi Ayşe Teyze.Bir tane oğlu vardı.Üstüne, çok düşerdi onun.Adı İrfan’dı.O’na bu ismi gerçek annesi koymuş.Ayşe Teyze onu yetimhaneden aldığında henüz 11 aylık bir bebekti.Annesini sol böbreğinden yedi kez bıçaklamışlar.Hastanede sadece İrfanı kurtarabilmiş doktorlar.Yetimhaneye vermişler sonra.Onbir ay sonra da Ayşe Teyzenin başvurusuyla anne sıcaklığına kavuşmuş.Ayşe Teyze kendi kanındanmış gibi bakıyordu ona.Gözünden sakınırdı.
Ayşe Teyzeye hak veriyordum.İki oğlunu kaybetmişti.İki oğlunun arasında tam onbeş yaş fark vardı.Ama ikisini birbirinden ayırmıyordu.Büyüğünün adı Cemal’di.Cemal! Dağ gibi delikanlıydı.Boyu uzundu biraz.Bedeninin heybetinden herkes korkardı.Çok duygusal bir çocuktu.Lise diplomasını aldığında Ayşe Teyze ve Mustafa Amca sevinçlerinden deliye dönmüşlerdi.Ben Cemal’den beş yaş küçüktüm.Liseyi bitirdikten sonra babası yanında çalışmaya başladı.Mustafa Amca çok iyi bir terziydi.Ellerindeki hünerini kumaşlara işler ve bu yeteneğiyle hep övgü alırdı.Bana her zaman’ Helal para yiyeceksin! Ne olursa olsun. Bak ben bu yaşıma geldim boğazım haram nedir bilmez.Aç kalırım yine haram yemem’ derdi.Erken kaybettik mahallenin bu temiz insanını.Cenazesinde Cemal ile Yasini aradı gözlerim.Yasin, Cemal’in küçüğüydü.Ayşe Teyze ordaydı.Ağlamaktan gözleri davul gibi olmuştu.Başında komşuları vardı,onlarda ağlıyorlardı.Hemen yanlarında Yasin sandalyede oturuyordu.Cemal baygınlık geçirmiş,cenazeye getirmemişler. Yasin yere gözlerini dikmiş,ayaklarını sallıyordu.Onunda gözlerinden yanaklarına yaşlar dökülüyordu.Yasin bir anda ayağa kalktı,yola doğru koşmaya başladı.Bir anda gözler ona kaydı.Herkes ona bakıyordu. Ara sokağa yanaştığında kulakları sağır eden fren sesiyle oturanlar ayaklandı.Bir kadının bağırması ordakileri aynı adrese yöneltmekte gecikmedi.Bu Ayşe Teyze’nin sesiydi.Hemen oraya koştuk.Yasin yerde yatıyordu.Başının etrafında kandan bir göl oluşmuştu.Başında bir adam yere kapanmış hüngür hüngür ağlıyordu.Durmadan sorusu olmayan cevaplar veriyor,arada bir yarım nefes alıyordu.’Bir anda çıktı karşıma ,görmedim ben!’ Cemal’in şaşkın bağırtısı sokağın başından geliyordu.Bir an uzaktan olayı anlamaya çalıştı.Yerde yatan kardeşine doğru koşmaya başladı.Yasin’in başına geldiğinde gördüklerinin etkisiyle bayıldı.Hemen onu tuttuk.Mustafa amca belli ki yalnız gitmek istememişti.Ama bu durum onu yalnızlıktan kurtarmış,Ayşe Teyze’yi mateme ve hüzne boğmuştu.
O gün Yasin’i hastaneye götürdüler,ordan da morga.Mustafa Amca’nın cenazesinden sonra Yasin’in cenazesini yaptılar.Bir kaç günde bu kadar kayıp hangi insanı yıkmaz ki?.Bir sene sonra Cemal’i askere gönderdik.Davullu,zurnalı yolcu ettik.Hakkari Çukurcaya gönderdiler acemiden sonra.Askerliğinin dördüncü ayında, şehit haberi geldi.Ayaklarının altından kayıyordu sanki dünya Ayşe Teyze’nin.Eline aldı Cemal’in künyesini.Öptü,bağrına bastı...
Artık tek başınaydı bu koca dünyada Ayşe Teyze.Onun hiç kimsesi yoktu kendisinden başka.Ama herşeye rağmen kocasının dükkanında terzilik yapıp geçiniyordu.Herkeste ona gidiyordu zaten terzilik bir iş olduğunda.Bizi her hafta çağırır derslerimizi sorardı.’Öğretmenleriniz üzmeyin,derslerinize çalışın!’ derdi.İçten içe yanıyordu belli ki.Birgün okuldan dönerken kucağında bir bebekle gördük onu.Bu O’ydu. İrfan’dı bu.
Yılların eskitemediği Ayşe Teyze’nin tek varlığı İrfan’dı artık.Herşeyiydi o! İlkokulu birinci olarak bitirdi İrfan.Onu her gün Ayşe Teyze götürürdü okula.Yine o almaya gelirdi.Bakkala bile göndermezdi onu.Kendisi giderdi hiç üşenmeden.Bir ara terzi dükkanında işler kötü gitmeye başladı.Ayşe Teyze de dükkanı kapatıp kiraya verdi.Fabrikada işe girdi.Dükkanın kirası yetmiyordu.Napsın?İrfan lisede de başarılı bir öğrenciydi.Öğretmenleri onunla gurur duyguklarını ve iyi bir üniversite kazanacağına inandıklarını söylerlerdi hep.Ayşe Teyze de bu övgülerden güç alır ve işe dört kolla sarılırdı.Sınava beş gün kala İrfan ayağını kırdı.’Sınava giremeyeceğim!’ diye ağlıyordu.Sınav günü Ayşe Teyze İrfan’ı sırtına aldı ve sınavın yapıldığı okula götürdü.Sınava zar zor yetiştirdi zavallı.Sınava girdi İrfan ve tıbbı kazandı.Ayşe Teyze umutsuzdu biraz.Sevinsin mi üzülsün mü bilemedi.Çünkü kazandığı para belliydi.Ama kafasına koymuştu;okutacaktı İrfan’ı.Kocasının yadigarı dükkanı sattı.Üniversiteye yerleştirdi, okuttu beş sene.Okulu bitince askere yolladı.Hergün dua ediyordu Allah’a,onu da almaması için.Tezkeresini alıp geldiğinde Ayşe Teyze’nin kalp atışları sokak başından hissediliyordu.Zaman kaybetmeden özel bir hastaneye girdi İrfan.Orda tanıştığı doktor bir kızla nişanlandı.Bir sene sonra evlendiler.İrfan’ı o günden sonra çok az görmeye başladım.Mahalleye çok seyrek uğrar oldu.Annesi onun geleceği günler sevdiği yemekleri yapar ve evin önündeki, eski divana oturur İrfan’ı beklerdi.Zaman zaman gözleri dolar ’ah mustafa ah!’ derdi.O sene İrfan’ın bir oğlu oldu.Ayşe teyze artık o hüzünlü günleri mazide bırakmışa benziyordu.Bazen ziyarete giderdim ara sıra.Beni görünce Cemal’i anardı.Biraz sohbet ettikten sonra da Yasin’i.Gözleri dolar gibi olurdu.’Cemal’imle Yasin’imin arkadaşıydın sen.Onların gözlerini sende bulabiliyorum sadece... N’olur sık sık gel!’ derdi bana.Bende kıyamaz yine giderdim.İrfan oğlu doğduktan sonra mahalleye gelmez olmuştu.Yılda üç-dört sefer Ayşe Teyze gidiyordu yanına ve her dönüşünde yorgun hissediyordu kendini.İrfan’ın daha sonraları bir de kızı oldu.İrfan zenginleşti gün geçtikçe.Annesini iyice unuttu.
Bir gün Ayşe Teyze İrfan’lara gitmiş.Karısı zaten hiç sevmezdi Ayşe Teyze’yi.Köylü kıyafetinin,baş örtmenin geri kafalılık olduğunu düşünüyordu.Ayşe Teyze İrfan’lara gittiğinde torunlarını görmek istemiş.Önce oğlunun odasına girmiş;bilgisayarda oyun oynuyormuş çocuk... Seslenmiş, seslenmiş duyuramamış sesini.Kızın odasına girmiş kız yatakta oturuyormuş.Kulağında kulaklık,elinde cep telefonu,...Kız Ayşe Teyze’yi görünce annesine seslenmiş.İrfanın karısı gelmiş hemen kızının sesine.’Bu kadının benim odamda ne işi var?’ demiş.Gelini dönmüş Ayşe Teyze’ye’ Ben sana bu odalara çıkmıcaksın demedim mi?’ diye bağırmış.İrfan işten gemiş onlar Ayşe Teyze’ye bağırırken.Ne olduğunu sormuş.Karısı anlatmış.İrfan da annesine yüklenmiş.Ayşe Teyze çok şaşırmış olanlara.Ama yine de sessiz kalmış.Akşam bir paket gelmiş İrfan’a.Açmış,içinden bir dosya çıkmış paketin.İrfan dosyaya göz atmış ve bir anda yerinden fırlayarak ayağa kalmış ve annesine bağırmaya başlamış’Sen nasıl bir insansın?beni yıllarca kandırdın!yazıklar olsun!Ben senin evladın değilim!Defol evimden!’diyerek kovmuş kadıncağızı.Ağlaya ağlaya eve girdiğini gördüm Ayşe Teyze’nin.Gitmek istedim ama gidemedim.O gece yorgun,acılara tutunan ve o kadar yıkılışa rağmen hayata kafa tutarcasına savaşan o tertemiz kalbi bu kez yenik düşmüş ve artık karaya vuran tedirgin bir balık gibi salmış kendini ölümün kollarına.Sabah komşusu uğramış.Kapıyı çalmış, ses seda yok!Polisi çağırmış biçare.Mustafa amcanın mahalleye ilk taşındıklarında kendi elleriyle yapıp taktığı tahtadan, asma kilitli kapıyı kırmışlar.Pencere kenarında öylece yummuş gözlerini.Bir elinde Cemal’in künyesi,diğer elinde Yasin’in binbir gözyaşıyla babasına aldırdığı arabası...
Şimdi Ayşe Teyze’min mezarının başındayım.İrfan da burda.Hatasını geçte olsa farketti ama ne fayda?Mezar taşına sarılmış’Beni affet Anne!!’ diye ağlıyor.Mezar taşında;
Annelik güven ister,gönül ister,yürek ister
Göz bebeklerini yakar, alnında parlayan ter.
Çaresiz ve tertemiz bir anneyi yıkar;
Bağrında yatan insanlardaki, eksilen gönüller.
İsmail Şanlı..
> ZSA<
YORUMLAR
Annelik güven ister,gönül ister,yürek ister
Göz bebeklerini yakar, alnında parlayan ter.
Çaresiz ve tertemiz bir anneyi yıkar;
Bağrında yatan insanlardaki, eksilen gönüller.
ÇOK HAKLISINIZ HAYATTA İKEN ANNELERİN KIYMETİ BİLİNMELİ....FAKAT BÜTÜN ANNELE DE EVLATLARININ DEĞERİNİ KIYMETİNİ BİLMELİ SEVGİSİNİ GÖSTERMELİ KİM ÖNCE GİDECEK HİÇ BELLİ OLMUYOR..YAZINIZ ÇOK GÜZELDİ KUTLARIM SİZİ...