BİR FIKRA OKUDUM; ÖNCE GÜLDÜM SONRA DÜŞÜNDÜM
Her şeyi en kralından dahi yapsan üzerine zamklarla yapıştırılmış olan etiketlerden kurtulman mümkün olmayacaktır. Çünkü sen modern diye addedilen bir dünyanın asla hükümranı olamayacak herhangi bir Müslüman vatandaşısın. İslam ile payelenmiş bir coğrafyanın bugün süper diyebileceğimiz güçler tarafından nasıl da deneme tahtasına döndürüldüğünü, nasıl da hiçe sayıldığını ve yok edildiğini anlatmaya lüzum yok.
Ve ne yazık ki kendi kabuklarına çekilmiş yumurtaya durmuş tavuk gibi gıkını çıkarmadan duran ve her türlü haksızlığa boyun eğen milyar nüfuslu İslam ülkelerinin hali bundan daha beterdir diye düşünüyorum.
Kulusun güçlü olanın, hizmetkârısın hükümran olanın. Bu hep böyledir ve böyle kalacaktır uzay çağında… Birileri en gelişmiş silahları ile dolaşacak ve sen hep av olarak kalacaksın ki kalmak zorundasın. Çünkü onlar silahlarını senin üzerinden test edecekler, senin canınla kendi canlarını ehemmiyete alacaklar. Çünkü sen Müslümansın. Senin dinin İslam!
Yani onlarınki can olacak seninki patlıcan… Hikâye budur sahnelenen bugün.
Iraklıyım de hele, ne hale gelirsin. Filistinliyim de hele, ne hale sokarlar seni… Çeçen’im de hele; kurtuluşun olmaz inan. Boşnak’ım de hele, gülerler sana imanıma! Afgan’ım de hele, ipe götürürler güle oynaya. Cezayirliyim de hele, topa tutarlar alimallah! Tüm bunların üstüne “Elhamdülillah Müslüman”ım de hele, atom bombası atarlar naçiz vücuduna.
Tahammülün olmadığı, sabrın rafa kalktığı, insan olmanın “Müslüman” olmanın dışında para ettiği bir dünyada gel de yaşa! Kutsal kitabımız ve peygamber efendimizle ilgili karikatürler dalga geçici ve hakarete varıcı bir raddeye gelmişken gel de yaşa bu dünyada, gel de “HER YERDE BARIŞ” de! Gel de yaşa, Müslüman’ım diye geçinenler harap halde esasen, sadece dünya saltanatlarına bir halel gelmesin endişesindeler. Oysa bu dünyanın saltanatı ahret saltanatının ayaklığıdır. Öte âlemin manevi saltanatını kazanma adına bu dünyanın tamamının hükümranlığı verilse ne yazar?
Oysaki aşağıdaki darbı mesel bütün ifade etmek istediklerimizin özetidir.
“Onlar ki laf ile verirler dünyaya nizamat
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde” (Onlar ki dünyaya lafla düzen vermeye çalışırlar ama kendi evleri bin türlü düzensizlik ve pislikle doludur) Mesajımız net; herkes ama herkes; Afrika’daki aç çocuk, kutuplardaki Eskimo, Amerika’daki Kızılderili, Avustralya’daki Aborjin, Sibirya’daki mahkûm ezcümle yaratılmış olan herkes din, dil, ırk ayrımına girmeden baş tacıdır. Böyle olmalıdır bakışı insanlığa sözde insanlık için mücadele edenlerin. Sözde demokrasi havarisi olup milyonlarca kilometre uzaklıktaki ülkelere özgürlük götürenlerin buna dikkat etmesi gerekir.
Adamın biri New York, Central Park’ta yürüyüş yaparken, aniden kuduz bir köpeğinin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir uğraştan sonra üzeri yara bere içinde kaldığı halde köpeği öldürür. Ama küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür etikten sonra ‘Sen’ der ‘bir kahramansın, yarın bütün gazeteler seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak; ‘Cesur New York’lu küçük kızın hayatını kurtardı.’ Adam ‘Ama ben New York’lu değilim!’ der. Polis ‘Fark etmez, bu durumda gazeteler şunu yazacaklar; ‘Cesur Amerikalı küçük kızın hayatını kurtardı.’ cevabını verir. ‘Ama ben Amerikalı da değilim’ der adam artık şaşırarak. Polis ‘Ya, o halde nerelisin?’ diye sorunca adam cevap verir; ‘Ben Iraklıyım!’
Polis adama başka bir şey söylemez. Ama adam ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir başlıkla karşılaşır; ‘Radikal İslamcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü.’
Yukarıdaki fıkrayı ilk okuduğumda önce güldüm, sonra düşündüm. Fıkra da olsa gerçek payı var katiyen, yüz de yüz var hem de, yüz de bir milyon var. Yüz de milyon kere milyon var hem de! İnsanlık para etmez, Müslüman’san vay haline hele!
Kaç bilim adamı öldürüldü Irak’ın, kaç sanatkârı… Kaç kütüphanesi yakıldı, kaç tarihi eseri yok edildi. Bir millet nasıl yok edilir görsün bütün dünya! Kalem tutan ele dahi saygısı olmayan bir medeniyet tek dişi kalmış canavar değil de nedir? Şiir okuyan dudağa dahi tahammülü olmayan bir büyüklük ne kadar da küçüktür? Düşünen bir beyne hürmet göstermeyen bir Batı batmaya mahkûmdur.
Güneş Doğu’dan yükselir,
Işık Doğu’dan gelir.
Dua ve selam ile!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.