EN ÇOK NEYİ BEKLEDİNİZ?...
Herkese olur mutlaka bilirim, beklediğimiz biri ya da birşey varsa saatler geçmek bilmez o süre zarfında ve oyalanacak birşeyler ararız kendimize.Ben de yazıyorum beklerken şu anda olduğu gibi.Beklemek; düşündüm ve de kendime sordum en çok neyi beklerken sabırsız davrandım ya da en çok neyi beklemeyi sevdim.
Çok gerilere gitmem gerekti, çocukluk yıllarıma uzandım,babamın akşamları eve gelişini çok seviyordum ki bu biz uyumadan pek gerçekleşen birşey değildi, işi gereği genelde o eve döndüğünde biz çoktan uyumuş olurduk.Babamın eve erken gelişleri bizi bu yüzden çok mutlu ederdi, her gelişinde bize getirdiği ablamın çok sevdiği tulumba tatlısı ve benim çok sevdiğim tadelle çikolatası olurdu mutlaka ama ben babamı getirdiği çikolata için beklemezdim ki onu çok özlediğim içindi bekleyişim...
Sonra dini ve milli bayramlar geldi aklıma,çocukken sabırsızca ama şu anda beklemediğim ve sevmediğim bayramlar.Sevmediğim diyorum sebeplerine girersem konu çok uzayacak, neden sevmediğimede takılıp kalmayın boşverin gitsin..
Televizyonun siyah-beyaz olduğu yıllar ve o yıllarda izlediğimiz çizgi filmler, Heidi en çok sevdiklerim arasındaydı,doğayı çok sevdiğimden olsa gerek o minicik çizgi karakterin Alp Dağlarındaki dedesiyle yaşayışı,köpeği ve arkadaşı peder.İlkokul yıllarında yaz tatilinde bazen dedemlerin yanına yaylaya gönderilirdik bu dönem de en çok beklediğim bir süreçti.Doğayla içiçe olmak, dağda bayırda koşturmak özgürce ve kendini Heidi gibi hissetmek.Burnuma mis gibi ekmek kokusu geldi bir an, evet evet babaannemin yer ateşinde pişirdiği mis gibi ekmeğin kokusu bu, sıcak ekmek kokusu ana kucağı gibi, ekmeğin pişmesini de sabırsızlıkla beklerdim,içine mis gibi tereyağını koyduktan sonra yanında yayık ayranı bundan daha leziz bir yemek şekli olabilir miydi?
Büyümeliyim artık; sıkılmayın büyüdüm işte (çok da büyümemiştim oysa) ilk bebeğimin dünyaya geliş süresi dokuz ay bana doksandokuz ay gibi gelmişti.Nasıl bir heyecan ve geçmek bilmeyen günlerin sonunda kızımı kucağıma aldığımda duyduğum mutluluk,şaşkınlık...o kadar güzel bir bebekti ki beklediğim en güzel varlığı Allâh bana hediye etmişti.Yazarken bile yüzüme kocaman bir tebbessümün yapıştığını farkediyorum.
Hayat bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gitti bir an ve bulunduğum zamana döndüğümde hala O’nu beklediğimi farkettim.Yaşadığımız sürece hep birşeyleri bekleyeceğiz diye de düşündüm.Bazen; akşam karanlığı çökünce evimize-içimize, çalacak kapı ziliyle gelecek bir sesi, uyku tutmayan gecelerde güneşin doğuşunu bekleyeceğiz yalnızlıktan buz tutmuş yüreğimizi ısıtsın diye,yağmurun yağışını belki de, her yağıştan sonra toprakla bütünleştiğinde yaydığı kokuyu, bir telefon sesini, gitmeyi çok istediğimiz bir yolculuğu hele de yolun sonunda özlediğimiz biri varsa.
Hep bir koşuşturma içinde geçiyor zaman. Hız ise zamanın en büyük düşmanı oldu. Hep bitmeyen işler, hiç bitmeyen işler. Bu durumda da mutluluk dar zamanların içinde geniş zamanları sığdırabilenlerin, hayatın içindeki basit ve küçük şeylerin içine gizlenmiş, nice güzellikleri ve büyüyü görebilip, yaşamasını bilenlerin ve insanlığını unutmayanların olacak diye düşünüyorum...Sahi siz en çok neyi beklemeyi sevdiniz?..
YORUMLAR
çocukken en çok senin işten eve dönüşünü beklerdim saat 6 ya yaklaştıkça sevinirdim...
şuan ise bekleyişlerimiz daha soyut gizliden gizliye hayatımız boyunca hep beklentiler içindeyiz...en çokta vuslatı...
farkettimde çocukken sen dedemi beklemişsin bende annemi ...
balerin23 tarafından 4/23/2010 1:04:56 PM zamanında düzenlenmiştir.