- 931 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YAĞMUR
Bizim gözümüz çapullarda ! Karanlığın aç ağzını açtığı gibi; hep bekleyenler, bağıranlar, nefes nefese soluyanlar görürüz varlığın azgınlığıyla. İlla da almak için canı pahasına boğuşanları görürüz..Yediceddine yetecek kadar mal biriktirmiş olanların halen gözlerin de çakan hırs ateşini görürüz..Sırtlanlar kadar acımasız olduklarını okuruz yüzlerinden..Biz, bir necis gibi bulaşmasınlar diye, yollarından çekiliriz çoğu kez. Onlar korkaklığımıza saysalar da, biz ar bellediklerimizin hanesine yazarız usulca. Bunlar ki aldıklarını da, asla bir daha geriye vermezler! Biz, ne yapmak istediklerini merak etmekle kalırız. Bütün bunları yaparken de, yazık ki, hiçbir değerde tanımazlar...
Oysa, alan çoğaltarak vermek için almalı. Bulutları görürüz, aldıklarını vermek için nasıl da kanat kanat gezerler..Toplanırlar, dağılırlar, koşarlar, bazen de kucaklaşırlar istemeden; sevinçlerini görürüz şimşeklerinden...Bütün çabalarının aldıklarını çoğaltarak vermek olduğunu anlarız çok geçmeden. Kar olur yağarlar, yağmur olup inerler, bazen de dolu olup düşerler...Aslında bütün çabaları, kendilerinin sudan fazla bişey olduklarını anlatmaktır bizlere, çoğalarak geldiklerini söylemek, çoğaltarak mutlu olduklarını duyurmak...Sonuçta, yağmurun sudan çok şey olduğunu yaşatarak göstermek...
Peki, kim anlatır bunu bize? Toprak dememek için bilincimzi kaybetmiş olmamız lazım diye düşünürüz. Toprak kendisi olmak için en fazla ona muhtaçtır; ona, yani yağmura...Sonuçta bulutlar, aldıklarını misliyle çoğaltarak verirler. Toprak da bundan geri durmaz, inatla daha bir cömert olduğunu söyler. Aldıklarını, daha bir çoğaltarak, güzelleştirerek, binbir renk ve desende, alıcılarına ulaştırır. Öyle ki, toprağın verdikleri, ağzımızı açık bırakacak zenginlik ve güzelliktedir...
Bizden bağımsız, bilincimizin olmadığı alanlarda bu cömertlik seyrederken, bilinçli varlıklar olduklarını iddia edenler, çok nekes çıkarlar..Nekes..Cimri!...Aldıklarını birtürlü vermeye rıza göstermezler. Oysa, yaptıkları, yapacakları, bişeyleri de yoktur. Birgün gelip, yalnız kendilerinin olmasını istedikleri, avuçlarından kayıotsızca kayarak gider...Ardından yüz ekşiterek, boş gözlerle bakarak bu gidişi çok acı seyrederler...
Her şey, ama, her şey, verdiğinde sükun bulup mutlu olurken, bilinçli varlıklardır ki, verdiklerinde mutsuz olurlar. Bunu en çok, son kez, gözlerinin dehşetle açık kaldığından anlarız...
Saçlarımızı ıslattığın kadar, keşke içimizi de ıslatsan olmaz mı? Hiç olmasa toprak kadar ıslanmak istiyoruz...