- 841 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
NİÇİN YALNIZIZ
“YALNIZIZ” başlıklı yazınız beni çok etkiledi.” diye başlıyor, okurum mektubuna. Ve devam ediyor:
“.... Kırsal kesimden gelmedim. Hep kalabalık şehirlerde yaşadım. Çevrem dar denilemez. Maddi bir sorunum da yok. Kırk yaşı aştım, elliye dayandım. Bu zamana kadar çok geniş ilgi alanlarım oldu. Ama hiçbir alana saplanıp kalmadım. Şimdi de okumaktan başka saplantım yok. Bazen bu saplantıma da kendi kendime kızıyorum. “-Oku oku, ne olacak. Dünyada hep okumak için mi geldim” diye. Ama kitapların dışında bir şeye sarıldığımda, eninde-sonunda hüsrana uğruyorum.
Bir arkadaşın bir kitap kadar ömrü olmuyor maalesef. Ben arkadaşlığı çocukluğumdaki gibi sanıyordum. İşim icabı çok gezdiğimden, yıllardır uzun süreli bir arkadaşlık kuramamış, arkadaşlık ettiğim yıllar lisede noktalanmıştı. O tatlı anıları şimdi uzatmak istedim ama arkadaşlık kavramı, dostluk kavramı kişilerde farklılık kazanmış. Cömert davransan enayi, tutumlu davransan cimri olarak arkandan konuşuluyor. Değerlendirme hep maddeye göre yapılıyor. Kafa ve kalbini tatmin etmek için bir çift kelebek gibi ele uzanıyorsun; o elin tekini tuttuğunda diğeri cüzdanına uzanıyor. Günümüz kızı ya da erkeği karşısındaki kendisini terk ettiğinde ya kendi ya da karşısındakinin canına okuyabiliyor. Bu denli egoizmin boy attığı bir toplumda aşktan bahsetmek, aşkı aramak ne denli doğru, bilemiyorum. Dostluk ve aşk..
Sonuç, hüsran...
Bir bahçe hazırlıyorum. Ellerim kabarıyor bel yaparken. Gübreliyor, çimlendiriyorum. Nadide çiçekler dikiyorum. Her sabah erkenden suluyorum. İlâçlıyorum. Gelip-geçen hayran hayran bakıyor. Ya da ben öyle sanıyorum. Bir sabah uyanıyorum bir çiçeğim, diğer sabah uyanıyorum bir gül ağacım ya da bir çiçek fidem yerinden sökülüp götürülmüş ya da koparılmış. Mutlu olmak ve çevremi mutlu etmek için hazırladığım bu bahçeden dolayı mutsuz oluyorum...
Ve yine kitaplara dönüyorum.
Yine de bir kitabı bitirdikten sonra dünyada insanların ne kadar yapayalnız olduğunu düşünüyorum. Aynı güzellikleri birlikte seyredebileceği, bir demlikteki çayı birlikte paylaşabileceği, yemek yerken ağzının kımıldamasından tiksinmeyeceği bir arkadaşı olması çok güzel bir şey olmalı.”
Okurumun, sürüp giden mektubundaki düşünceleri çok güzel.
“İnsan, kalbine diğer bir insanı misafir ederken çok düşünmeli,” diyorum, ben. Ve insanlardan hep doğruyu, güzeli beklenenin yerine kötülüğü beklemeyi alışkanlık haline getirirsek hem hüsrana uğramayız, hem de onlardan iyi bir davranış gördüğümüzde mutlu oluruz.
Farklı eğitim, farklı kafalar yaratır. Farklı kafaların da birbirlerini mutsuz etmeleri doğaldır. Birarada yaşamak zorunluluğunda olan toplumun devamlı sürtüşmesine sebep, eğitimde birlik ve beraberliğin sağlanamamış ve sağlanamıyor olmasındandır.
Bir milletin okulu farklı, basını, televizyonu farklı eğitim verirse fertler ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bilemez. Kendi kültürünü alamayanlar, üç gün yurt dışında kalıp, oranın kültürünü alıveren(!) dümbüklerin sergiledikleri yaşam tarzlarına özenir ve bu kargaşa sürüp gider.
Yalnız kalmamıza sebep işte bu farklardan dolayıdır. Konu uzundur ve benim buradaki köşeme sığmaz.
Ve ben, yalnızlar topluluğunu seviyorum...
Yüksel ÖNAÇAN
Foto: Feyza BAYRAM
www.fotoiz.com
YORUMLAR
“İnsan, kalbine diğer bir insanı misafir ederken çok düşünmeli,” diyorum, ben.
Dostluk da arkadaşlık ve sevgili edinmek de basite alınmamalı elbet.
Yükselenyıldız
Maddî hırs, iktidar olabilme savaşı, toplumsal kutuplaşma artık karşındakine selam vermede bile tedbirli olman gerektiğini söylüyor.
Saygı öncelikli sevgiler.
Bilinmiyor işte .Gönül isterki maddi çıkarsız ,manevi yanımızı görsünler. Ama artık devir değişti .Arkadaşlık, dostlukların önemi kalmadı.Yalnızlık ve sessizlik şarkıları söyler olduk kendimize .Aynı aparmanda sokakta oturunlar bile birbirine uzak.Yabancı kaldık yakın saydıklarımıza .İçimizden biriydi yazınız kutlarım.
Saygılarımla.
Yükselenyıldız
İzdivaç programına baktım.
Ağzını açan;
-Ev, araba, kazanç, çocukların ayrı olması, kaç evlilik yaptığını soruyor.
Eğitim, öğretim, kültür(ilgi alanları), beyin birikimini merak eden yok.
-Erkek ya da kadın;
Bir kez evlenip-boşanmış ama, üç ay biriyle, bir sene ötekiyle, altı ay berikiyle yaşamış; bu önemli değil.
Birisi 3 kez dediğinde, muhatap da, izleyiciler de "oooooooo" deyip, gözlerini faltaşı gibi açıyor.
Kısacası sonuçta, herkes EŞ değil, EVDEŞ arıyor.
Konu uzun.
Saygı öncelikli sevgiler.
Yüksel Bey, bu yazınız diğer yazılarınıza pek benzemiyor. Hepimizi ilgilendiren konuları işlemişsiniz. Bence insanlar yalnızlığı sevdikleri için seçmiyorlar. Ya hayat onları yalnız bırakıyor. (Eşi ölüyor) Ya da kendi kafa yapısına uygun insanlar bulamıyorlar. İki insanın anlaşabilmesi iiçin, her ikisinin de aynı fakülteyi okumuş olması gerekmiyor. İnsan düşünce olarak anlaşamıyorsa, kültürde bir işe yaramıyor. İletişim kopup, tıkanıyor. Doğal olaak işte yalnızlık...
kutlarım paylaşımı...selam ve saygılar...
Yükselenyıldız
Diploma, kişiyi elbette insan etmez. Hatta öyle ukalalaştırır ki bazılarını, diplomasını kendi kişiliğinden öne çıkarır.
Günümüzde bir birlikteliğin sürebilmesi için bir-iki nokta var:
Birincisi ilgi alanlarının ortak olması(ki; ancak ortak bir noktada birbirlerini tanıyıp, saygı-sevgi-güven duygusu doğar),
İkincisi elektrik.
Evdeş her zaman bulabilirsiniz. Ama önemli olan eş bulabilmek.
Saygı öncelikli sevgiler.
Farklı eğitim, farklı kafalar yaratır. Farklı kafaların da birbirlerini mutsuz etmeleri doğaldır. Birarada yaşamak zorunluluğunda olan toplumun devamlı sürtüşmesine sebep, eğitimde birlik ve beraberliğin sağlanamamış ve sağlanamıyor olmasındandır.
Bir milletin okulu farklı, basını, televizyonu farklı eğitim verirse fertler ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bilemez. Kendi kültürünü alamayanlar, üç gün yurt dışında kalıp, oranın kültürünü alıveren(!) dümbüklerin sergiledikleri yaşam tarzlarına özenir ve bu kargaşa sürüp gider.
Yalnız kalmamıza sebep işte bu farklardan dolayıdır. Konu uzundur ve benim buradaki köşeme sığmaz.
Ve ben, yalnızlar topluluğunu seviyorum...
yÜKSEL kardeşim,yazınızı çok beğendim.ellerinize sağlık.Bu,kapitalizmin yediği naneler,hep böyle olur işte...
Bizler,yine de yalnızlar topluluğunu sevmeyelim.Birlik olalım değil mi...
Dobraca sevgilerimi gönderiyorum...puanım yüz olsa verecektim. tam puanım size helal olsun.
saygılarımla...
Yükselenyıldız
Sömürgenler, önce ideolojik olarak toplumumuzu böldüler.
Olmadı; eğitim sistemimize el atıp Anadolu Liseleri adı altında toplanılan çocuklarımızın ebeveyinlerini soydular. (Kitaplar, İngiltere'den geliyordu.)
Olmadı, magazin dünyasına el atıp, topluma öncüler(!) peydahlayıp, kozmatik soktular.
Olmadı, toplumun birbirine olan güven duygusunu yok etmek için uyduruk haberler çıkardılar.(Yok yaşlı kadın genç kıza parfüm koklatmış da, kız bayılınca bir taksi çağırıp evine götürmüş de, kızın tam ırzına geçeceklerken polis anında yakalamış da.. Çocuklar, aynı apartmanda oturan amcalara, abilere selam vermeyecek, selam almayacak, ... da, da...)
Bu arada silah sanayi devleri el altından yapacağını yaptı.
Bu arada iktidar hırsı olanları kullandılar, kullanıyorlar.
Söylediğim gibi konu uzun.
Ama benim yalnızlığımı aradığım günler de oldu.
Dilerim kimsenin yolu yolsuza çatmasın.
Saygı öncelikli sevgiler. (Hatırlıyor musun; inan moralimi çok bozmuştun.)
DONKİŞOT
Ne yapayım benim yapım bu...Daha önceden sizi üzmüş olabilirim.İnanki benim içimde kin yoktur...kAVGA YAPTIĞIM İNSANLA EKMEĞİMİ PAYLAŞIRIM.sİZ değer verdiğim bir arkadaşımsınız...Benim bir huyum var fazla yağlama,yıkamayı sevmem.Dobra dobra konuşurum.Onun içiinde bir tek dostum bile yoktur...
Dostluğumuzun kavgalı,gürültülü ama kin gütmeden yine de sevecen bir şekilde devam etmesi temennisiyle...
Sevgilerimi gönderiyorum...selamlar...
Bir milletin okulu farklı, basını, televizyonu farklı eğitim verirse fertler ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını bilemez. Kendi kültürünü alamayanlar, üç gün yurt dışında kalıp, oranın kültürünü alıveren(!) dümbüklerin sergiledikleri yaşam tarzlarına özenir ve bu kargaşa sürüp gider
Okurunuzun mektubunu zevkle okudum ve inanin icinde yasamin ta kendisini buldum ama sizin yazinizin hemen yukariya aldigim kisminin gercegin tam tersi oldugunu dusunuyorum buna sebeb:
1-Nekadar cok farklilik yaratabilirsek okadar cok zengin oluruz (egitim, sanat, muzik..)
2-Yasadigimiz zamanin sartlari ve zorunluluklari beraberinde bircok güzel kültürleri götürüyor dogrudur ama bir cokda kötü kültür götürüyor ve el insaf giden her kültürün yerine yeseren yeni kültürün hicmi güzellikleri yok!
3-Bir kültür yasiyorsa bunu yasatan vardir ve bu halktir. Avrupanin kültürüyle birlikte bütün iNSANLARINI da dümbük yapmissiniz inanin okadar sasirdimki! Nokta.
Bunlari biliyorum cünkü o insanlarla yasiyorum belki geceleri evin yolunu bulamaz cilginlar gibi eglenmekten baska bisey bilmez ki bu kendini ilgilendirir; diger taraftan gram hakkini yemeyecek kadar da dürüsttür iste bu hem kendini hemde seni ilgilendirir!
cok özür dileyerek ve affiniza siginarak hattimi asip size bir tavsiyede bulunmak istiyorum bir konuyu ele alirken konuyu kisiler,milletler toplumlar...vs etrafinda degil de daha cok olaylar sebeb ve sonuclari etrafinda dolanirsaniz inanin anlatmak istediginizin tam üstüne basmis olacaksiniz.
Tüm sevgi ve saygilarimla kusurlar af ola!
rojeberdan tarafından 4/21/2010 3:54:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yazı güzedi...Üzerinde düşünülmesi gereken bir konuydu.İlginçti demyorum çüki hepimizin yaşayıpta dillendirmediğimiz şeylerdi yazdıklarınız.Yalnızlıktan hoşlanan insan sayısı çok değildir.Çoğunluk sevmez aslında yalnızlığı.Ama mecburiyet vardır,alışmak zorundadır.Duvarlar laldır konuşmazlar insanla.yalnızken ev barınaktan başka birşey değildir.Evi yuva yapan brlikteliktir.Her needense evimize çok kolay misafir kabul ederiz de kalbimize etmeyiz.İncinmekten korkarız vs vs.
Ama yalnızlıkkk.Telaffuzu bile soğuk geliyor insana.Kimsenin yalnız olmamasını diliyor ve paylaşımınız içi teşekkür ediyorum...
Yükselenyıldız
Ben, kendi kendisine yetebilen birisiyim. İstiyorum ki huzurumu paylaşan birisi olsun.
Teşekkür ederim ilginize.
Saygı öncelikli sevgiler.
Yazınızın konusu dikkat çekici ve düşündürücü...Ben de yazıyı bir kez okudum, düşündüm ve bir kez daha okudum...Size katıldığım yerler var, katılmadığım yerler var...
"İnsan, kalbine diğer bir insanı misafir ederken çok düşünmeli,” diyorum, ben. Ve insanlardan hep doğruyu, güzeli beklenenin yerine kötülüğü beklemeyi alışkanlık haline getirirsek hem hüsrana uğramayız, hem de onlardan iyi bir davranış gördüğümüzde mutlu oluruz."
Haklısınız, kalbimize bir insanı misafir ederken çok düşünmeliyiz ve karşı taraftan beklentilerimiz çok olmamalı.Ama bu demek değildir ki, karşımızdan kötülük bekleyelim...Kötülük bekleyeceksek eğer, o insanı neden kabimize misafir diye alalım?
Bugüne kadar herkes gibi sayısız arkadaşım oldu.İçlerinden parmakla sayılabilecek dostlarım var...Arkadaş ve dost konusununda yalnızlık çekmedim hiç...Bu yüzden kendimi şanslı görüyorum...Yeni evlendiğim zaman annem "KIZIM, KENDİN GİBİ ARKADAŞ ARAMA BULAMAZSIN.HERKESİ OLDUĞU GİBİ KABUL ET" demişti...Sadece arada yanıldığım bir konu var " dostum mu, arkadaşım mı yoksa hiç bir şeye değmez mi çok nadirde olsa yanılıyorum...
Sevgi ve saygı ile
Yükselenyıldız
Evet; birisini hayatımıza dikkatli olmazsak, onun beğenmediğimiz yanları ağır basarsa ve terk edersek, o zaten erişemediği o sevgiye bıçağını sallarken bedenden candan da olabiliriz.
Örnekleri çok.
Çok yakından tanıdığım kız orta sonda mahalle arkadaşıyla az flört etmiş. Kız tahsiline devam etmiş ve anasınıfı öğretmeni olacağı sene çocuk askerden dönmüş. Kız, bir başka delikanlıya sırılsıklam aşık. delikanlı da kıza.
Asker, kızı 34 yerinden falçatayla doğradı. Kız öldü ama karşılık görmeyen delikanlı hapiste, diğeri ise yüksek okulu 7 senede bitirebildi.
"Gençler özgür yaşasın!"
Sözde adın kafaların çığlıkları bu. İyi de duyuyor, okuyoruz.
"İlle benim olacaksın, keserim bak!"
Dün, Adana'da oldu benzer olay.
Asıl değinmek istediğim konu buydu arkadaşım.
İlginize teşekkürler; saygı öncelikli sevgiler.
Sevgi Salman
Birbirimizi mutlu edemeyen bir toplum haline geldik. Sebebi her bir kolumuzdan birinin başka yöne çekmesi mi? birimiz sağdan çekene giderken, diğerimizin soldan çekene gitmesi mi? Ve her iki eylemin sonucunda birbirimizden uzaklaşmamız. Yalnızlığa, daha bir yalnızlığa hapsetmemiz kendimizi. Kırılmamak, incinmemek, bahçemizdeki gül gibi koparılmamak adına...Yaşadığımız yeri güzelleştirmek isterken, yaşadığımız yerden koparılmamak adına...
Farklı, zengin bir yazıydı...Teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Yükselenyıldız
Bunda art niyetli, toplumumuzu birbirinden uzaklaştırmak isteyen güçlerin(...güvenmeyin, e-postaları hâlâ dolaşıyor ortalıkta) etkisi olduğu gibi bizler de dürüstlüğümüzü kaybettik; ikiyüzlü olduk.
Yalnız kalmamıza sebep bunlardır.
İlginize teşekkürler; saygı öncelikli sevgiler.