- 12545 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kadın-erkek eşitliği üzerine
Kadın-erkek eşitliği üzerine
Kadın-erkek eşitliğini bireysel hak ve özgürlükler alanında sağlamanın, toplumun huzuru için ne kadar gerekli olduğu açık. Kadın ve erkeğin, biyolojik ve sosyal konum itibariyle eşit olmadıkları da açık… Kadınların, erkeklerden fiziki güç ve cesaret yönünden zayıf yaradılışa sahip oldukları da açık… Bu durumda, toplumsal huzur için eşitlik nasıl sağlanacak? Eski kefeli terazileri bilirsiniz. Bir tarafa tartılmak istenen ürün konur, diğer tarafa gram/kilogram cinsinden ağırlık konulur, duruma göre iki taraftan eşitlik sağlanana dek artırılır/eksiltilir. Şimdi farazi olarak kadını bir tarafa, erkeği diğer tarafa koyalım; eşitlemeye çalışalım. Eşitliği sağlamak için her iki taraftan ya eksilteceğiz, ya azaltacağız. Bunu yaparken her iki tarafın da hakkını yememek için azalan/artan değerlerin hesabını iyi yapmalıyız. İşte bu hesap bize kadın ve erkek eşitliğinde izleyeceğimiz yolu gösterecektir. Burada toplumun genel eğilimi ve geçmişten devraldığı geleneksel yapısı etkin olacaktır. Dini inançların çok önemli olduğunu da biliyoruz. Kadın ve erkeğin bireysel hak ve özgürlüklerde eşit olduğunu söylemiştik. Amacımız sosyal yaşamın her alanına eşitliği yaymak ise haksızlığa sebep olacak farklılıkları görmemiz gerekecektir. Bu konuda çok şeyler yazılır ama “Sözün tesiri kısalığındadır” düsturu ile hareket etmek ve kısa örnekler vermek isterim.
Erkekler askerlik vazifesi yapıyor; şehit oluyor, gazi oluyor! Bu vazife yapılmaz ise kadınlar da esir oluyor! Erkekleri doğuran kadınlar değil mi? Demek ki bir yardımlaşma ve vazgeçilmez bağ var. Biri olmaz ise diğeri eksik oluyor veya yok oluyor.
Kadınların biyolojik zafiyetinden faydalanıp onlara haksızlık eden erkekler olduğu gibi, erkeklerin sosyolojik zafiyetinden yararlanıp haksızlık eden kadınlar da elbet var…
Bir kadın ile bir erkek tartışıyorlardı. Erkek kadına (konuyu bilmiyorum) bir şeyler söylemeye çalışıyor, kadın ise ağzına geleni pervasızca söylüyordu. Bir ara kadın, erkeğe “Bir kadın ile tartıştığının farkında mısın? Ben yine insaflıyım; üstümü başımı parçalasam, çevredeki insanlar seni ırz düşmanı diye bir güzel döver!” Zavallı adam belki de haklıydı…
Diğer taraftan bir kadın hastaneye gidiyor. Birçok tahlil, röntgen, vs. Gerek duyulacağından, herhangi bir sıkıntıya maruz kalmamak için (başı döner, bayılabilir) arkadaşını da götürüyor. Daha ilk adımda arkadaşından ayrılması söyleniyor. “Hastane personeline güvenmiyor musunuz?” deniyor. Sanki güvenmeye mecburmuş gibi…
Okulda, erkek arkadaşlarına veya erkek öğretmenlerine karşı, kişisel savunma fırsatı verilmeyen kız öğrencilere yapılan haksızlığa ne demeli?
Kadın ve erkeğin eşitliği, esas kişisel hak ve hürriyetlerini savunma alanında gereklidir.
Saygılarımla.
YORUMLAR
sayın Ahmet bey,
yorumumu tekrar okuduğumda gördüğüm şudur ki,
''özgürlük''kelimesini, her nasıl hal etmişsem,
''özğürlük'' diye yumuşatma işareti ile yazarak, zamanımıza uydurmuşum:)
lakin, kırılmanızı gerektirecek bir ifademe rastlayamadım.
mesajımda da belirttiğim gibi;
gözlemlerim dediğiniz yazınızın içeriği, anlatım tarzınızla kendi duygu ve düşünceleriniz gibi aksediliyor.
ve hala iddia ediyorum ki,
ben sizi bu tarz düşünceler içeren ve savunan biri olarak tanımamıştım.
''ve ifade eksikliğinizin var olduğuna inanıyorum.''
ve hala iddia ediyorum ki,
yazınız da kullandığınız dil, gözlem dili değil, bilakis bu benim düşüncem tarzındadır...
ve örneklemeler arasında bulunan kopukluğu da göz ardı edemeyeceğim...
umarım, anlaşılmıştır yorumum...
saygılarımla,
sevgimle kalın...
yazınızın içeriğini dehşetle okumuş bulunmaktayım...
bu toplum ve bizler; insanı cinsel kimliklerine (dişi-eril)ayırmayı bırakın bir de üstüne üstlük kadın-erkek kimliklerine bürüdüğümüz sürece bir milim dahi ilerleyemeyeceğiz bu konuda...
özğürlük gibi, yaşam hakkı, düşünce hakkı ve tercih hakkı ana rahmine düştüğü an verilmesi gereken insanların neden belirli tabular sayesinde, hakkı olanı hak etmek için çabaladığını görmek ...
''Erkekler askerlik vazifesi yapıyor; şehit oluyor, gazi oluyor! Bu vazife yapılmaz ise kadınlar da esir oluyor! Erkekleri doğuran kadınlar değil mi? Demek ki bir yardımlaşma ve vazgeçilmez bağ var. Biri olmaz ise diğeri eksik oluyor veya yok oluyor.''
sayın Ahmet bey,
kurtuluş savaşımızı unuttuk mu acaba?
bana mı öyle geliyor?
yazınızın içeriği, düşünce tarzıma çok itici geldi
ve ifade eksikliğinizin var olduğuna inanıyorum.
çünkü, sizi böyle tanımamıştım site üzerinde var olan hareketliliğinizde...
sevgimle kalın...
bu toplumun sevgiye ihtiyacı var!...