Kuzeyin Oğlu Volkan
İnsan,ya çıkarır göklere,ya sokar yerin dibine.
Yani bir türlü gerçek yerine koyamaz.
Tuhaf bir durum bu,yani abartma eğilimi.
Böyle olunca da gerçekler berhava olur.
Einstein çok yükseklerde bir taht kurmuştur ki insanlığın yüreğinde , esasen o tahtın tamamına sahip değildir , olmamalıdır.
Bir kısmı Bohr’un,bir kısmı Dirac’ın,bir kısmı Tesla’nın,bir kısmı Max Plank’ın,Lorentz’in,Fitzgerald’ın .
Ne var ki insanlığın fizik geçmişi Einstein’e bırakılmıştır. Günümüzde de Hawking’e.
Kurtuluş savaşımızın dahi komutanı Mustafa Kemal Atatürktür,mamafih tek başına değildir o.
Bitlisli nefer Süleyman vardı bir yanında, Edirneli Emine kadın diğer yanında.
Kurtuluş savaşında , Atatürkün en takdir ettiğim ve dönüm noktası olduğuna inandığım gün, ordudan istifa ettiği gündür.
1919 temmuzunun 8’ini 9’una bağlayan gece.
Yıldızlar çekilmiş gökyüzünden,ay’ın yarısı görünüyor.
Erzurum yaylaları,dağları,dereleri sıkıntılı.
Kazım Karabekir’in beyni sağmıyor başına.
Padişah ona yani Kazım Karabekir’e;
‘’Mustafa Kemal’i ordudan attım,rütbelerini,nişanlarını söktüm o artık bir asker değildir derhal tevkif et onu ‘’derse ne olacaktı ne yapacaktı?
Beyni uyuşuyor Karabekirin.
Erzurum karanlıklar içinde.
O,Kazım Karabekir,Rauf,binbaşı Kazım,yaverleri,emir erleri yürüyorlar karanlıkları yara yara.
Postanedeler ve karşılarında Yıldız sarayı telgrafhanesi.
Padişah makine başında hazırdır, padişah adına harbiye nazırı Ferit paşa konuşacak.
Harbiye nazırı Ferit paşa sarayın ağzını yansıtır telgrafta;
‘’Padişahımız efendimiz hazretlerinin selam-ı şahanelerini tebliğ ederim muhabbet ve itimad-ı hümayunlarını bildiririm’’
İltifatla başlayan yazışmanın süreğinde sertleşme gecikmez.
İstanbula dön talimatları Mustafa Kemal cenahında yalnız’ dönmem’ reddiyle karşılık bulur.
1919 temmuzunun 8ini 9 una bağlayan o meş’um gece
Yıldızdan gelen son cevap balyoz gibidir.
‘O halde resmi vazifeniz sona ermiştir’
Zaten istifaya hazır olan Mustafa Kemal bir an tereddüt etmez istifasını yazar ve altını imzalar Mustafa Kemal olarak.
ERZURUM VİLAYETİ ALİYESİNE
(YÜCE ERZURUM VALİLİĞİNE)
9 Temmuz 1919 - Erzurum
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak, Yunan ve Ermeni isteklerine kurban etmemek için açılan milli savaşmalar uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmağa askeri ve resmi sıfatım artık engel olmaya başladı. Bu gaye-i mukaddese (kutsal amaç) için milletle beraber sonsuza kadar çalışmağa mukaddesatım (kutsal şeylerim) adına söz vermiş olduğum cihetle, pek aşıkı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve istifa ettim. Bundan sonra milli ve kutsal gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sine-i millette (milletin bağrında) bir ferd-i mücahit (savaşçı kişi) suretiyle bulunmakta olduğumu tamimen arz ve ilan eylerim.
Erzurum postanesinden yanında Kazım Karabekir olduğu halde çıkarken artık yalnız Mustafa Kemaldir o,ne üçüncü ordu müfettişi ne paşa.
İşte zor olan buydu, yani yıllarını verdiği askerlik mesleğinden,İstanbul hükümetine de hilafen istifa.
Memleketimi seviyorum demek kolaydır.
Vatanseverim.
Benim köylüm.
Benim bayrağım.
Türklük.
Ceddim.
Toprağım.
Milli sermaye.
Milli kültür.
Türkçe.
……..
Bir faturası varmı bunları deklare etmenin.
Bilakis rahat yaşamanın kaçak sözcükleridir hepsi.
Pek çok kişi için samimiyet testine muhtaç.
Onursuzluğun,haramiliğin kılıfıdır çok defa.
Lakin Volkan Konak samimiyet testinden geçmiştir.
Benim Karadenizli hemşehrim inandığı dava adına,yaşam felsefesiyle çelişmeden,ekranlarda karakter adamı olduğunu defalarca ifade ederken sallamıyormuş azizim,sallamıyormuş.
Amerikan sermayesi olduğu için reddettiği milyon dolarlar için o adamlar bu memlekette nelerini satarlar nelerini , bir bilseniz azizim bir bilseniz.
Nelerini satarlar üçotuz paralık menfaatleri için.
Sana helal olsun ananın ak sütü Volkan Konak .
Zaten bir Karadenizliye de bu yakışırdı.
Artık göğsüm daha kabarık.
İbrahim Erol
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.