aşkın tarifi
Dün gece bir sızı düştü yüreğime. Bir anne kadar korkaktım sanki. Küçük bir huzursuzluktu sadece ama korktum yine de.
Bir sıla başladı; ıslak avuçlarımda. Gelmemiş, dâhil olmamış olanı beklemek garip bir duygu olsa da; yine de gelebilecek güzel günler için umutluyum. Hayatıma dâhil olabilecek birilerinin olması umudu.
Her zaman birilerine veda ederiz. Annemize, arkadaşlarımıza, sevdiklerimize, sevgilimize, kimi zaman da hayata… Hep; “ kendine iyi bak”, diyerek ayrılırız onlardan. Bu söz her ne kadar o an için en mantıklı olan söz bile olsa; sonradan saçmalığının farkına varırız. Söz saçmadır ve yaşadıklarımız, yaşattıklarımız saçmadır. Yani hayatımız boyunca saçmalarız. Sanki biz öyle demesek; o kişi kendine bakmayacak. Sadece senin için mi küsecek sanki hayata. Saçma; hiç kimse bir başkası için zindan etmez hayatı kendine. Neredeyse…
Sevebilmek bir gün birini; benim için uzak gibi sanki. Sevebilsem, ölebilmeyi bile göze alsam onun için, minik ama güzel anılar olsa artık hayatımda. Kötü şeyler mi olurdu sanki? Küçük hatalar yapsak, küssek, kırılsak ama sonunda hep mutlu olsak çok mu olurdu? Ama olmayacak, hiçbir zaman.
Bir acı gibi, ok gibi düşer yüreğine insanın; aşk acısı. Ne kadar mutlu olursan ol, hep acı çekersin. Kâh sevilen yanında değildir, kâh özlersin, kâh küsersin. Ama güzel bir acıdır bu. Şimdi bana mazoşist diyeceksiniz ancak acıların en tatlısıdır. Ve isteyerek çekilir. Âşık olmak… Ah unutulmuş bir duygudur şimdilerde. Herkes mantık aşkı yaşıyor malum şu sıralar. Parası çok, aklı kıt birilerini arayanlar öyle çoğaldı ki. Yazık; boynu bükük kaldı aşk. Oysa dünyanın en güzel duygusu… Bütün dünyayı göze alabilirsin. Yalan dolan olmadan yaşarsın. En saf ve çocuk yanınla… Sende unuttun değil mi bu duyguyu?
Görürsün onu apansız bir köşe başında. Öylece dikiliyordur; kim bilir. Bir an, sadece bir an için göz göze gelirsiniz ve bom aşk denilen meretin temeli bütün insanların huzuru ve tanrının merhametiyle atılmış olur. Vatana ve millete hayırlı, uğurlu olsun. O an için takmazsın kafaya; ki zaten kalmaz hatırda; bir daha ki karşılaşmada tanıyıverir seni. İsimler sorulur, hayatlar dökülür ortalığa. Tanışılır kısacası. Aaaa o da ne âşık olmuşsun amansız. Ne o söyler, ne de sen cesaret edersin. Umulmadık bir anda bulursun onu karşında. Adam toplamış cesareti açılıyor sana. Neyse uzatmayalım mercimek fırında yani. Artık onu ne zaman görsen, ne zaman baksan, sana göre güzel gözlerine, yanakların pembe, dudakların mor ve ellerin titrek olur. Neden acaba! Bu heyecan, bu alelade çocukluk sonsuza kadar içinde kalır. Taa ki bitene veya unutana değin.
Ne güzel dimi; aşk! Yalansız ve gerçek… Şimdi yalnızlık zamanı… Gelmeyen, gelene dek…
fmü
YORUMLAR
"Şimdi yalnızlık zamanı… Gelmeyen, gelene dek…"
Ne kadar güzel bir söz dü...Yazıyı tamamlayan muhteşem bir final cümlesi olmuş...
Ah! bir de yaşı geçkin gözleri düşünüp renk ayarlarını ona göre yapsaydınız...:-))
Güzel, samimi, sevimli bir yazıydı...Kutluyorum yüreğinizi...
mari
''...Ah unutulmuş bir duygudur şimdilerde. Herkes mantık aşkı yaşıyor malum şu sıralar. Parası çok, aklı kıt birilerini arayanlar öyle çoğaldı ki. Yazık; boynu bükük kaldı aşk. Oysa dünyanın en güzel duygusu…''
Güzel bir deneme..