- 1159 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
..............
İyi gelmişti telefon konuşması. Sıkıntısı gitmişti artık. Yüreğinin coşkusu bütün bedenini ele geçirmişti. Sevinci, çığlıklarla evin duvarlarına işlemişti.Evinde yalnız yaşıyordu ve dağınıklığı o an rahatsız etmişti onu. Hemen etrafı toparlayıp akşama yemek yapmalıydı. Kirliler vardı sepette ve ütülenmesi gerekenlerde nerdeyse iki haftadır bekliyordu. Akşama kadar nasıl yetiştirebileceğini düşünerek kocaman bir kahkaha patlatıverdi neşeli haliyle. Hiç biri ona o an iş gibi gelmiyor.
Ilık bir duş aldı. Dinlenmiş hisseti kendini. Kirlileri makineye atıp, ocağa yemek koydu. Müzik açıktı, klasik müziklere bayılırdı ve yine bir klasik müzik çalıyordu. Etrafı toparlarken heyecandan telaşlandı. Akşama bütün işlerini bitirse iyi olacaktı, çünkü en sevdiği arkadaşı -tek dostu- gelecekti. Bir tek ütü kalmıştı geriye. Onu da seve seve yapardı hep. Ütüleneceklerin yarısı bitmişti, yemekte kısa sürede hazırdı.
Düşünüyordu, ailesiyle konuşmadan önce kendini yalnız, bakımsız ve her şeyden uzak hissediyordu.Yaptığı bu işleri bile bu gün bitmez gözüyle bakıyordu. Ama her şey bitmişti.
Yemek hazırdı, sebze yemeği sevdiği için pişirmesi de kolay ve çabuk oluyordu. Ev de temizlenmişti, evi ahşap dubleks ve sade döşemeliydi. Evini şans eseri bulmuştu. Arasaydı böyle bir evi bulmakta güçlük çekebilirdi belki. Dışarıdan bakıldığında büyük bir zevkle inşaa edildiği apaçık ortadaydı. Kendi güzelliği ve güçlülüğü gibiydi evi de. Günün yorgunluğundan geriye bir tek kendine bakımı kalmıştı. Arkadaşının yardımıyla maskeler yapıp rahatlatacaktı vücudunu. Ardından boş vakitlerinde giderek öğrendiği yogayı yapacaklardı.
Arkadaşını beklerken kendine kahve yaptı ve ikinci katın terasına çıktı. Evi güzel bir yerdeydi. Deniz manzarası ile yeşillikler içindeki yürüyüş yolunun arasında kalıyordu. Ferahlatıcı etkisini bütünüyle kullanamamıştı daha. İşten erken çıkabilirse veya gece uykusuz kalırsa faydalanabiliyordu doğadan. Bu da ona yetiyordu zaten.
Arkadaşı geldi. Eli kolu dolu geldi hem de. İşleri bitmemiştir diye akşama aç kalmamak için aldığı pizzalar ve gecenin ilerleyen saatleri için de şarap vardı. İlayda hemen koşarak arkadaşını kapıda karşıladı. Getirdiklerini içeriye taşımasına yardım etti. Su en yakın arkadaşı İlayda’nın. Her konuda anlaşabiliyorlar. Birbirilerine saygıyla yaklaşıyorlar. İkisi de hayatlarını bilinçli yaşıyor. İkisinin de bir amacı vardı burada olmalarının. ‘Bunlar nedir Su?’ dedi İlayda merakla. Su, ‘ akşama aç kalmayalım diye hazır bir şeyler aldım arkadaşım. İşlerin bitmemiş olabilir diye düşündüm’ derken içeriye girmişlerdi. Baktığında yerlerin temizlendiğini gördü. ‘Ama görüyorum ki her şey bitmiş.’
İki arkadaş paketleri mutfakta tezgaha bırakırken bulundukları durumun ne kadar huzur verici olduğunun farkındaydı. Su, giyimine özen gösterirdi her zaman. Türkiye’den aldığı beyaz keten pantolonuyla, üzerine turkuvaz renkli bluzunu giymişti. Sarışındı ve çok çekici bir kızdı. O da, arkadaşı İlayda gibi uzun boylu ve asalet doluydu. Belki de anlaşmalarındaki en önemli konu benzerlikleri ve aynı tercihleri yapmalarıydı.Gerçek şu ki birbirilerini her konuda tamamlıyorlardı.
Su, İlayda’yı baştan aşağı süzdüğünde ‘ne kadar da şıksın temizlik için ’ dedi gülerek. Evet gerçekten de temizlik için şık giyinmişti. Üzerinde kapri kot ve beyaz kayık yaka bluzu vardı. Parmak arası sandaletleriyle müthiş duruyordu. Düz uzun kumral saçlarını tepeden kuyruk yapmayı severdi genelde. Ama şimdi eline geçen ilk kalemiyle öylesine toplayıvermişti. ‘Evet, çünkü temizlik bitti’ dedi sakince gülerek. Öğleden sonra okuldan kaçarak evde ilk defa kek yapmayı deneyen ortaokul kızlarına benziyorlardı bu halleriyle.
İlayda müziği açtı, Su’ya dönerek pizzanın yanında ne içmek istediğini sordu. ‘ Şarap almıştım, ama onu daha sonra terasta içebiliriz’ dedi ve ‘kola olabilir’ diye ekledi. Pizzaları yerken ikisi de bugün neler yaptıklarını kısaca anlattı. O hafta sinemaya yeni bir film gelmişti. Nasıl gideceklerini düşünüyorlardı. Çok yoğundu ikisi de. Güzel olduğunu duydukları film iki arkadaşın farklı hayatlardan gelmesine rağmen aynı kaderi paylaşmasını anlatıyordu. Gitmeyi çok istemişlerdi. Ayrı yada birlikte gideceklerdi, bu şekilde kararlaştırdılar. Pizzayı bitirdiklerinde bulaşıkları makineye koyup akşam için hazırladığı yemeği dolaba kaldırmıştı.
Kısa sürede cilt bakımları da bitmişti. Sıra en sevdiği ana geldi.Terasta dinlenmeye. Merdivenlerden çıkarken aldığı temizlik kokusu Su’yu rahatlattı. Terastan baktığında deniz çok durgundu. İçinden bir çılgınlık geçirdi hemen. ‘ Gece denize girelim mi ne dersin İlayda? ’ İlayda, ‘ bende düşünmüyor değilim bunu. Şimdi olmaz ama muhakkak bir gün yapalım’ ‘Biraz önce üç kişi vardı dikkatimi çeken, galiba sarhoştu hepsi.’diyerek planlarını ertelediler. Geç saatlere kadar neredeyse her konuya dalıp çıkmışlardı. Ertesi gün öğle saatlerinde gidecekleri için konuşmaları uzadıkça uzamıştı. Saat gece yarısıydı. İlayda kalktı yerinden ve mutfağa gitti. On dakika sonra geldiğinde bir elinde kadehlerle birlikte şarap diğer elinde cipsler vardı. Bir kadeh doldurup Su’ya verirken onun en iyi dostu olduğunu anımsadı.
‘ İyi ki karşıma sen çıktın Su. Senin gibi arkadaşa sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben buraya yerleşmemde ve alışmamda zorlanırım diye düşünüyordum. Şimdi ise kendimi memleketimdeymiş gibi hissediyorum. Seninle konuşmak beni rahatlatıyor. Arkadaşlığın için dostluğun için çok teşekkür ederim sana.’ İçinden gelenleri söylemekte geçikmiş bile sayılırdı. Su’yun hoşuna gitmişti konuşması. İnanarak söylediğinden emindi. ‘Sözlerin ve içtenliğin hoşuma gitti gerçekten. Aslında bende sana karşı hissediyorum bütün söylediklerini. Ben de şanslıyım. Senden sadece bir hafta önce de gelmiş olsam buraya, arkadaşlık adına ilk seninle tanıştım.’ İkisi de her zaman ki gibi yine aynı duygulara bürünmüştü. Önce iyice sarıldılar sonra da kadeh kaldırıp arkadaşlıklarının hatta dostluklarının devamını dilediler. Gece uzundu ve birbirilerine anlatacakları çok şey vardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.