- 1101 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Okunmayacak Mektup 2
Ne gereği vardı ki durduk yerde 15 yıl öncesinin muhasebesini tutmanın bu gün bile. 15 yıl öncesinden kemikleşmiş kapanmış ve beklide iyileşmiş acısı geçmiş olan bir yarayı kaşımanın ne alemi vardı, ne gereği vardı bu saatten sonra. Kime ne kazandıracak ki bu çırpınış, neye faydası olacak bu saatten sonra.
Bilmiyorum, hiçbir şey bilmediğim gibi bunu da bilmiyorum bu sıralar. Ama dedim ya içimde kalmış bir uhde olarak düşün bu densizliğimi.
İskender Pala’nın “Kitab-ı Aşk”ından bir satır var aklımda şimdi;
“Sevdiğimiz insandan bizi sevmesini beklemek yahut yalnız bizi sevenleri sevmek nihayet kuru bir alışveriş hatta belki kaba bir değiş tokuştur…” diyordu..
Katılmamak elde değil, zira bende öyle yaptım zaten yıllarca, Sen’i de Sen’den sonraki herkesi de sadece benim payıma düşen Sevgiyle ve hatta AŞK la sevdim sadece.. Sen de dahil kimseden beklemedim karşılığını, pazarlığa girişmedim kimseyle de, Sevmek bana huzur verdi, bana mutluluk ve yaşamak sevinci, “ben Severim arkadaş, gerisi beni bağlamaz” dedim biraz da. Bildik bütün kurallardan ayrıştırıp O duyguyu, kim olduğuna ne olduğuna bakmadım hatta zaman zaman adını bile bilmeden sevdiklerim oldu. Bir gülüşüyle günlerce avunduklarım, bir bakışına en az bir ay boyunca şiir yazıp durduklarım.
Ama şimdiki kadar felsefi bir boyutla bakmadığım zamanlarda olmadı değil hani, Sen’de dahil benim için bana özel bir gülüş, bir tebessümünü bile görmek için ve hatta “o İlahi kelimelerin” dudaklarından döküldüğünü duymak için yalvardıklarım da oldu Allah’a.
…………(beş günlük ara)………………
Sen’inle en son görüşmemizden beri yani benim Sen’den bir kahvelik randevu kopartmayı başardığımı düşündüğüm o günden beri yine akıl defterime yazdım durdum bişeyler her fırsatta, o kadar manidar cümleler kurmuştum oysa ama şu an hiç biri yok aklımda. Şimdi Sen’inle (bi aksilik olmaz sa) bi kahve içimi kadar sürecek bi görüşmenin hayalindeyim bunca sene sonra. Mesela Sen’i nasıl karşılayacağım, “Naaber Gül…” deyip lakayt bi merhabayla mı gireceğim söze, ya da manidar bir bakışın ardından o bir zamanlar tutmanın hayalini kurduğum elini, avuçlarımın arasında uzun süre tutup “hoş geldin” mi demeliyim diyorum kendi kendime.
Söze nerden başlanır ki böyle durumda, aradan geçen bunca yılın ardından geçirdiğimiz biyolojik ve psikolojik değişimlerden sonra. Ya tabi ki ne Sen o kâkülleri yeşil gözlerini önüne düşen kız çocuğusun artık, ne de ben Sen’i görünce konuşamayan, Sana görünme ihtimaline karşın tükürükle saçlarını düzelten, ayakkabısını pantolonun paçasına silen oğlan çocuğuyum. Hem ne gereği ne lüzumu ve kime ne faydası olacak ki tarihimin derinliklerine gömülmüş olan bir İlk Aşk’ın tozunu toprağını temizleyip ifşa etmenin kem gözlere, kem gözlerine ve hatta anlayamayacak bile olanların insafına. Hem Sana sitem mi edeceğim “Benim farkıma bile varmadın” diye o zamanlar. “Aslında ben sana küsüm.. Sen beni benim Sen’i sevdiğim kadar bile sevmemiştin o zamanlar” mı diyeceğim, Sen’de bi kahkaha ile kahve içtiğimiz mekânın diğer sakinlerinin ilgisini bizim tarafa yönlendirirsin eminim öyle desem.
Sana sitemlerimi, şikâyetlerimi, dertlerimi arz edip, Sen’sizliğin ne demek olduğunu ve İlk Aşk’ını unutmayan, unutamayan ve hatta unutamayacak olan herkes gibi Sen’de benim “hafızama kazılısın” mı demeliyim. “Sana çok kızgınım beni “İlk Aşk’ı karşılıklı olanlar” hanesine yazdırmadığın için” mi demeliyim şimdi, yoksa beni Sana iki kelime edememiş olmanın hala ezikliğini yaşattığı için kaderime mi?.
Yoksa “Senin de beni sevmeni beklemeyecek kadar, yani “kuru bir alışveriş hatta belki kaba bir değiş tokuşa” girmeyecek kadar çok mu sevdim Seni.. “Seni taa o zaman Aşk’ın Aşk olabilmesi için kuru bir pazarlıktan öte, “Seni Seveceğim, Sen’de beni seversen” sözleşmesinden uzak tutarak Sevdim.. Belki de sana o malum iki kelimeyi edemeyişimin sebebi Sen’inle o pazarlığa girişmek istemeyişimdir hakikaten, ya da Aşk’tan, yada beceriksizlikten yada eziklikten işte ne bilim edememişimdir o bi kaç kelimeyi Sana.
Bu gün yani aradan geçen onca seneden sonra ve dönüp geriye baktığımda Sana derin bir içtenlikle “teşekkür” etmeliyim “Aşk’ıma karşılık vermediğin için o zamanlar” diyorum içten içe. Seninle beraber “teşekkür edilecekler” listem aslında kabarık biraz ama Sen’in ilk olman hasebiyle sanırım yine listemin ilk başında Sen varsın.
Öyle ya şimdi düşünüyorum da, bütün Sevgilerimde karşılık olsaydı, yani hem sevip hem sevilseydim her zaman, bu gün o zaman ki duygularımın adına AŞK demeyecektim belki. (Adına AŞK dedikleri duygularını bir zaman sonra küfürle ve kötü anılarla yad edenleri gördüğüm için sanırım, Aşk dedikleri duygularını yerlerde sürüyenleri gördüğüm için sanırım VUSLAT’A ERMİŞLERDEN) Belki de Sen’de bu gün kötü bir anı olarak kalacaktın hafızam da ve Sen’i yeniden görmek bu kadar heyecan vermeyecekti bana. Bu gün bu saatte Sen’imi düşündüğüm için yüzümde tebessüm olmayacaktı durduk yerde.
Yaa ne olursa olsun aslında, Sana biraz da sitemkâr cümleler kurdum belki, belki kuracağım da daha ama aslında Sana kocaman bi teşekkür etmeliyim bu gün. Bu gün bile hala Seninle el ele olabilme hayali kurabilmişsem, yada dün gece Boztepe’den Ordu’yu izlerken, şehrin ışıkları içinde kendimi kaybedip o an yıllar sonra bile yanımda olmanı istemişsem içimden demek ki yolunda her şey. Senin’de ruhun bile duymadan bir tepenin başında bir hayale ortak edebilmişsem Sen’i içimde hala Sevebilmek adına bişeyler hala var demektir..Ve ben böyle mutluyum…
Yaşarken de, Ölümü de Öldükten Sonra da Sevebilmek Dileğiyle.
unutmayan52
07.04.2010
YORUMLAR
''Yoksa “Senin de beni sevmeni beklemeyecek kadar, yani “kuru bir alışveriş hatta belki kaba bir değiş tokuşa” girmeyecek kadar çok mu sevdim Seni.. “Seni taa o zaman Aşk’ın Aşk olabilmesi için kuru bir pazarlıktan öte, “Seni Seveceğim, Sen’de beni seversen” sözleşmesinden uzak tutarak Sevdim.. Belki de sana o malum iki kelimeyi edemeyişimin sebebi Sen’inle o pazarlığa girişmek istemeyişimdir hakikaten, ya da Aşk’tan, yada beceriksizlikten yada eziklikten işte ne bilim edememişimdir o bi kaç kelimeyi Sana.''
Hiç de yabancı gelmedi bu sözler bana. galiba kendimden bir şeyler buldum ben de..
Mektup, içerik olarak çok güzeldi..