- 1417 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞ VE DİRİLİŞ...
Dünya hayatı dediğimiz bu alem; üç günlük bir düş ve bir ağaç altında gölgelenmek kadarda kısadır...Böyle olması ne kadar acı bir insan için öyle değil mi? .
Evet,şu fani alemi anlatırken işte böyle ifade eder O’ gönüller sultanı Rasulümüz Aleyhisselam bizlere. Hakikatte de öyle değilmidir zaten? .. Bir anlık düş ve bir kirpiğin gölgesinde gizlenmiş gizli bir sırdır hayat dediğmiz bu sonlu maraton koşusu. Sonsuz bir zamanmış gibi koşuştururuz her gün oysa. Telaşımız ki o, hiç renk değiştirmez asla ve hep bir yerlere amansızca ulaşmaktır tek derdimiz. Zamanıda ağlatırız farkında dahi olmadan çoğunlukla.
Ne kıymetli bir hazinedir oysa, esrik bakışlarımızda tükettiğimiz görünmez ve tutulmaz o cevher olan vakitlerimiz. Bir an olsa ve bir kez,yalnız bir kez olsun bize anlatsa...İşlermi ruhumuza varlığın anlamı o vakit acaba.
Açınca gözlerimizi her yeni bir sabaha aldatıcı bir ışıktır o gün esrarla büyüyen ruhumuzda. Kapatınca göz kapaklarımızı her yeni bir gece,algılayamadığımız bir karanlıktır saran benliğimizi sislice. Dinleriz bazan içimizde amansızca kendimizi ve tam bulacakken bir an, hafakanlar sarar bulduğumuz gerçeğimizi. Kaçarız iddetle kendimizden ve yılarız çoğunlukla benliğimizden.
Karabasanlar koşturur ardımızdan sanki, kan ter içinde kalıp bitap düşeriz yorgunluğumuzdan. Kimimiz yalın koşarız bu dergah-ı alemde,kimimiz de sırtında tonlarca yükle...Yükün ağırlığınca ağırlaşır farkında olmadan adımlarımız. Öyle ki; dizlerimizden vuruluruz ve yığınlarca kana böleniriz hissine dahi ermeden hiç birimiz...
Hissizmiyiz? İnsanlığımızı yitireli kaç zaman oldu farkındamıyız? Gözlerimiz her şafak vakti ilişirde güneşe, neden ısınamaz bir türlü yorgun ruhlarımız. Güneş dirirleremi can olur sadece? Peki bizler ölülermiyiz?
Nasıl kuruldu bu alem? Kainatı inşa eden kim? Madde madde anlatıp emanet bırakan nerede şimdi? Emanete en son hiyanet eden hangimiz olduk? Bu mirasın sahipleri kimlerdi? Ve kimler bu handa var olup kimler vedasız göçüp gitmişlerdi?
İnsan! .. Yani,Eşre-fi mahluk dediğimiz yaratılmışların en üstünü olan o varlık... Gerçek tabirle ne kadarda aciz ve bedgindir oysa...Yudum yudum günah içer her gün ve kalbi dergahını katrana bular nihayet günbe gün.
Kavgalıdır kendisiyle her daim ve sonu gelmez ihtirasların esareti içinde bir sarhoştur çoğu zaman. Bazan kaybetmenin en dibinde çırpınır,bazan kazancın en zirvesinde çıldırır ve ziyan eder öylece varlığını, tükenmez sandığı ömrünü. Yalnız ve hep o vardır gördüğü her yükseklikte çünkü. Yoktur ondan ötesi yükseldiği o zirvelerde. Ama yinede, nankördür ve açtır hep. Aldıkça daha çok almak,buldukça daha çok kendinde birikmek ister.
Aynada her sabah gördüğü yüzüne bir bıkkınlık gelir bazı zaman. Usanır belki yaşamından ve isyana sürüklenir sonra ardından. Ne gördüğü o güzel yüzü, ne de serveti beş para etmez gözünde. Bilir çünkü, gerçeği değildir gördüğü bu insan. Bir aldanma ve aldatılmadır ruhunda dolaşan hilkati o an. Farkında olmamış gibi görünsede, gerçek olmadığınında farkındadır artık. Bazan bir güzellik merkezinde bulur kendini,bazan ünlü bir kuaförde döker son kirini belki. Düzeltir, orasını burasını...Yeniler sözde kendini... Ama gördüğü o,kendi değil ki! ...
Acı nedir sizce? Şeklini hiç görmediğimiz bu güç nasıl canımızı amansız yakabilir böyle? Peki sevgi nedir? Şekli nasıldır onun? Onlarca hekimin başaramadığı bir ızdıraba nasıl bir merhemdir sevgi?
Öfke nedir? Nasıl bir anda çıldırır insan...Ve bir cani gibi insan boğazlar olur yine başka bir insan? Şeytanı bir kez görebilseydi kul, bir cana kasdedebilirmiydi tüm hıncına rağmen?
Sorguladık mı hiç kendimizi. Keşekelrimizi. Boşuna yaratılmamış olan bu alem ve görevlerimizi. ’Her biriniz bir çobansınız ve güddüğünüz sürüden sorumlusunuz’ derken o sevgililer sevgilisi,sürüleri başıboş bırakamanın vebalini ölçtükmü hiç ve bildikmi çaresizliğmizi.
Evet; çaresizlik. Çaresizlik çağında var olduk bizler takdiri ilahi emri ile belki. Şükürmü bu hale peki? Şükretmelimiyiz bu azgın gurbetin ızdırabına ve firkatin yangınına. Var olsaydık o gün ve bulunsaydık sevgilinin dizinin en dibinde bir an. Diz çökseydik tüm sapkınlıklarımıza rağmen önünde ve adımıza bir dua dilenseydik bir zerre olsa.
O günden böyle haberdar olupta, bu gün ondan bu kadar uzak yaşamaya katlanmak vefasızlık değilmi, o güzeller güzeli Habib-i Kibriya Efendimize. ’İkra Bismirabbikellezi alak’ (yaradan Rabbinin adıyla oku) mu? demeli yoksa bizimde ruhlarımıza birisi.
Beklediğmiz O’ kim ki?
Dara düşünce Allah diyenler, aslında Allahı hiç tanımayan ve bilmeyenlerdir. Hatırlamak unutmanın getirgesidir çünkü. Yalnız dar da kalınca değil,zamanın her karesin de Allahı bilmek,Allahı anmak ve Allah ile yürümek lazımdır hayatta...
’Rabbim! ’ dedim, derin bir acıyla...’Buyur kulum, arzun ne? ’ dedi bana.
’Tut elimden ne olur,tükeniyorum bak’bittim ben’ dedim.! Yettim dedi sana kulum,tut kudret elimden işte.
’Yürüyerek gelebiliyorum ben sana’ dedim. Üzülme ’koşarak gelirim ben’ sana dedi.
’Sevdim ben seni hep,sende sev beni’ dedim. ’Sevmiş olmasam, istemeyi verirmiydim ben’ sana dedi bana.
Aşkla geldim ben sana, cenneti bırak avuçlarıma dedim ben...
Al işte sana dedi...Aşkla Aşkla Aşkla....
YORUMLAR
Aşk kelamın muhatabı esasında,insanın muhatab alınmasının esbabı,vesilelerin yekünu...Aradaki vesileler kula düçar edilen müsibetlerdir,ferah vaziyetin unutkanlığa meylettirdiği bir hakikattir..Zahidlerden bir dua vardır ''Ey Rabbim beni illet,kıllet ve zilletten eksiltme ''diye ki maksat Aşk'tan ayrı olmamak...Kaleminize gönlünüze sağlık saygılarımla...
Dini konularda yazıma pek sıcak bakmam, hele ahkâm kesenlere; çünkü her şey Allah ile kul arasındadır.Yani her koyun kendi bacağından tabiri caiz ise.Ve çoğunlukla bu konularda saptırma olduğundan, bunun daha da günah olduğunu düşünür ve bilmezler mi diye düşünürüm!.. Her şeyi bilen ve gören O'dur çünkü.
Ama bu yazıda bir naiflik vardı, böylesi başım gözüm üstüne
Sevgiyle kalın
Mehtap Yıldız
inanç kul ile Allah arsında gizli bir bağdır...hakiki manada hiç birimiz, bir başka birimizin o gerçeğine ilişemeyiz...Allah ve kul..
ancak şu var ki, insanlar dostluk ve kardeşlik bağları ile bağlanmışlardır birbirlerine ve bu bağılılık sınırları zorlamadn idame ettirilmelidir mutlaka...
güzel gören gönlünüze, güzel dua ve sevgi dileklerimle...saygımla....
Acı, sevgi, öfke, çaresizlik...Tariflenemez duyguların muhteşem anlatımıydı...Kutluyorum kaleminizi...
Saygılarımla
Mehtap Yıldız
sevgim ve duam kabinize....saygımla....
Duygular sel olmuş, manevi denizlere yelken açmış, bu manevi yolculukta ,biz arkadaşlarınızı da unutmamanız dileklerimle.Harika bir anlatım, insan eriyor okudukça, yüreğinize sağlık, sevgi ve saygılarımla.
Mehtap Yıldız
güzel gören gönlün hep güzel kalsın....saygımla....
Ne kıymetli bir hazinedir oysa esrik bakışlarımız da tükettiğimiz görünmez ve tutulmaz o cevher vakitlerimiz.
Kimimiz yalın koşarız bu dergah-ı alemde,kimimiz de sırtında tonlarca yükle...Yükün ağırlığınca ağırlaşır farkında olmadan adımlarımız.
nsan!.. Yani,Eşre-fi mahluk dediğimiz yaratılmışların en üstünü olan o varlık... Gerçek tabirle ne kadarda aciz ve bedgindir oysa...
Bazan kaybetmenin en dibin de çırpınır,bazan kazancın en zirvesin de çıldırır ziyan eder varlığını, tükenmez sandığı ömrünü.
Dara düşünce Allah diyenler, aslında Allahı hiç tanımayan ve bilmeyenlerdir. Hatırlamak unutmanın getirgesidir çünkü. Yalnız darda kalınca değil,zamanın her karesin de Allahı bilmek,Allahı anmak ve Allah ile yürümek lazımdır hayatta...
YÜREĞİNDEKİ GÜZELLİKLER HEP YEŞİL YEŞİL ÇOĞALSIN.
GÜZEL GÖREN, GÜZEL DÜŞÜNEN, GÜZEL YAZAN, GÜZEL YANSITAN ÖZELLİKLERİNİZ HEP GÜÇLÜ KALSIN.
KALEMİNİZİN MÜREKEBİ DAİM OLSUN.
BAŞARILARINIZ YENİ BAŞARILARA YELKEN AÇSIN.
TEBRİKLER.
TEŞEKKÜRLER.
Mehtap Yıldız
güzel gören güzel düşünür güzel düşünen hayatından lezzet alır....diyoruz bizde...güzellikler siiznle efendim....
saygı ve duamla....
Anlatımınız çok çok güzeldi kutlarım, yazının başlarında yazdıklarınız ise bugün benim siteye eklediğim şiir gibiydi sanki o yüzden daha da yakın hissettim. Sevgilerimi sunyorum. Tebrikler...
Mehtap Yıldız
Yürüyerek gelebiliyorum ben sana" dedim. Üzülme "koşarak gelirim ben" sana dedi.
"Sevdim ben seni hep,sende sev beni" dedim. "Sevmiş olmasam, istemeyi verirmiydim ben" sana dedi.
Aşkla geldim ben sana, cenneti bırak avuçlarıma dedim...
Al işte sana dedi...Aşkla Aşkla Aşkla....
Aşkla yazılmış güzel bir yazı. kutlarım sevgili Hümeyra...
sevgi saygı, dua ile kalınız...
Mehtap Yıldız
Allah razı olsun inş....saygımla efendim....
"Yürüyerek gelebiliyorum ben sana" dedim. Üzülme "koşarak gelirim ben" sana dedi.
"Sevdim ben seni hep,sende sev beni" dedim. "Sevmiş olmasam, istemeyi verirmiydim ben" sana dedi.
Aşkla geldim ben sana, cenneti bırak avuçlarıma dedim...
Al işte sana dedi...Aşkla Aşkla Aşkla....
ne güzeldi yazın sevgili Hümeyra.
sevgiler
Mehtap Yıldız
sevgim ve duam kalbinize....sevgimle saygımla....