- 590 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM
‘’Ölüm Allah’ın emri, ayrılık olmasaydı’’ derler. Hepimiz kaybetmişizdir hayatımızdaki önemi büyük insanları ya da elbet kaybedeceğizdir günün birinde, biliriz. İşte tam da bu noktada insanoğlunun en olmazsa olmaz özelliği peydahlanıverir. Alışmak. Evet eğer bizlerde alışmak denen o güzelim duygu var olmasaydı hayat bir cehenneme dönerdi adeta. Sürekli olarak, hissettiğimiz bir acıyı aynı yoğunlukta yaşamak en büyük işkenceye denk olsa gerek. Biliyorum nerden çıktı şimdi bu ölmek, alışmak filan diyeceksiniz. Aslında benim de değinmek istediğim nokta ne bu manadaki alışmak nede gerçek manadaki ölüm. Biyolojik olarak ölümden çok daha feci bir şeye odaklanmak istiyorum ben, ruhun ölümü, yaşarken ölüm…
Öyle bir hale geldikki artık başta kendimize karşı olmak üzere ailemize, çevremize ve en önemlisi toplumumuza karşı dört nala sürer gibi atı gün geçtikçe duyarsızlaşıyoruz. Bizi biz yapan bütün ‘’değer’’leri farkına varmadan üstümüzden çıkartıp atıyoruz. Tamamen tüketici toplumu olma yolunda gün geçtikçe daha hızlı koşarken, artık adetimizdir dediğimiz güvenden neredeyse bahsedemiyoruz bile. Bütün gözler birbirini kuşku dolu bakışlarla süzmeye odaklanmış adeta, insanlar arası yardımlaşmayı ramazandan ramazana kaldırmışız. Ve ruhlarımız artık ‘’Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!’’cılıkla harakiri noktasına kadar ulaşmış durumda. Evet ne yazık ki bencilliğe, duyarsızlaşmaya alışıyoruz. Artık öyle bir noktaya geldik ki hergün haberlerlerle birlikte ölüme alışıyoruz. Hem de her türlüsüne…
Ve asıl korkutucu olan da hiçbir şey artık bizleri şaşırtmıyor, her şeyi kabul edebiliyoruz.
‘’Aman evimizden ırak!’’ deyip zap zap zaplanabiliyoruz, tek cümle dahi etmeden, tek dakika bile düşünmeden!
Eğer sokak ortasında dayak yiyen bir kadına, gözü yaşlı bir çocuğa, titreyen bir yaşlıya tek bir el uzanmıyorsa ortada gerçektende bir sorun var demektir. En azından kaçımız çöpleri karıştıran bir sokak çocuğu gördüğümüzde korku dolu gözlerle uzaklaşmak yerine gidip de bir ekmek almışızdır? Gerçekten de ‘’Yüreklerin kulakları sağır!’’laştı mı yoksa? Biliyorum bir çoğumuz ‘’Sadece benim yapmam neyi değiştirecek ki?’’ ‘’Ben tek başıma ne yapabilir ki?’’ diyoruz. Ama aslolan yapmadıklarımıza kılıf bulmak değil, yapabileceklerimizin farkına varmaktır. Bir insanın bile neler değiştirebileceğini görüp anlamaktır. Duyarsızlaşmaya inat okuyup, ne olursa olsun okuyup, toplumda faydalı bireylere dönebilelim. Henüz sağır olmadan üstümüzdeki ölü toprağını silkeleyelim, kendimize gelelim.
Güzel günler görmek umuduyla…
Hoşça kalın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.