- 1283 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK KAÇAR, AŞIK KOVALAR...
Yaşadığı şehir gibi, gizemliydi.
Bir mevsim gibi; bazen çiçek açar, bazen şimşek olup gürler, kimi zamanda gri bir bulut gibi; içine kapanırdı genç kız...
kapalı bir kutu gibiydi sanki…
Onu böyle içine kapatan şeyler neydi ?
Bu soruların cevabını bulmak için çırpınıp duruyordu genç adam…
Aynı şehirde yaşıyorlardı...Şehrin dumanlı havasını beraber soluyorlardı... Bazen de sanki apayrı bir dünyada yaşıyor gibi; farklı düşünüyor, bir birine zıt kutuplarmış gibi bir hal alıyorlardı nedense…
Anlamaya çalışıyordu adam onu... Anlamak için, duygularına , eğilimlerine , kısacası; sosyal alandan tut, her alanda ; ona yakın olmak, sorunlarını paylaşmak; ağladığında ağlamak , güldüğünde gülmek istiyordu onunla hep genç adam...
Genç adam onu anlamaya çalışırken, onunda kendisini anlamasını, tanımasını istiyordu...
Uzun bir süredir tanışıyorlardı genç kızla...Saatlerce sohbet eder, bazen sessizleşir; uzun bir sessizliğe dalarlardı …
Genç adam, hep gülsün isterlerdi...Acıları, mutlulukları beraberce paylaşsın isterlerdi...
Çoğu geceler, kendi kendine düşünürdü adam…
Konuştuğu genç kızın, kendisine olan bu soğukluğunun sebebini bulmaya çalışırken, bir yandan da sorular sorardı kendi kendine genç adam…
Nerede yanlış yapıyordu acaba?
Kız, bir ay kadar güzeldi… Öyle güzeldi ki İ; bir güneş gibi, ıstırdı sanki güzelliği genç adamı…
Olgundu genç kız, efendiydi…
Sırf bu yüzden genç adamın hayranlığını kazanmıştı belkdi de…
Genç adam ona karşı kayıtsız değildi...
Kıza bir türlü açılamıyor, duygularını ortaya dökemiyordu genç adam…
Aslında korkuyordu belki de.. …Duygularına karşı en ufak bir karşılık bulsa, belki daha kolay olacaktı her şey…
Ama olmuyordu işte…
Bir seferinde kendini toparlayıp tam derdini anlatmaya çalışacaktı ki, kız; onu bozar gibi , ters cevaplar vermiş, söylediğine pişman etmişti …Bu yüzden, cesareti kırılmıştı sanki …
İçindeki o heyecan, coşku, tuhaf bir burukluğa dönüşürken , umudunu yitirir gibi oldu o anda…
Onunla bir film izlemek, sohbet etmek , beraberce hoş vakit geçirmek için hep bekledi durdu genç adam…
Sabırla …
Umutla…
Bu bekleyiş, sanki uzun bir gecenin ertesinde , üzerine doğacak bir güneş gibi mutlu edecekti belki de genç adamı…
Yada, genç adamın aklındaki, bütün karışıklığı aydınlatacak, kendisine sorduğu soruların cevabını bulacaktı…
Yada, bir ilişkinin filiz açıp yeşermesi, yada belki de, tam tersine; susuz kalmış bir çiçeğin kuruması gibi, hüzne boğacaktı genç adamı…
Ama o gece de hüsranla bitmiş, yine bir ışık gelmemişti kızdan.
Genç adam ümidini yitirmiyor, kendini her defasında toparlamaya çalışıyor, bir hamle daha yapıyordu…
Savaşmaya, genç kızın kalbini tuş etmeye kararlıydı…
Umutlarını bir dahaki sefere erteleyip, yatağına uzandı…
Yorgun ama ümitliydi…
Bekleyecek, genç kızın kalbini kazanmaya devam edecekti…
Zamana bırakacak, bekleyip görecekti…
Zaman en iyi ilaçtı çünkü…
Bu iş ya mutlulukla bitecek, yada hüsranla sona erecekti…
Tıpkı, bir filmin sonunu beklemek gibi…