Ben Bir Katilim
Bir el silah sesi duyuldu…
Sokak her zamanki durgunluğunun aksine bugün oldukça yoğundu. Sokaktan geçerken silah sesini duyan insanlar bir an da irkilerek oldukları yerde durdular. Meraklı kalabalık çok geçmeden silah sesinin geldiği sokakta toplandı. Etraftaki yaşlı, genç, meraklı gözler çevreyi süzüyordu, olanlara kendi içlerinde bir açıklama getirebilmek için.
“Allah Allah, ne oldu acaba evladım, biliyor musun?” diye soran yaşlı bir kadına, “Bilmiyorum teyzecim, bir el silah sesi duyuldu, nereden geldiğini kimse bilmiyor. Ama şu bekarların evinden geldi sanırım” diye cevap verdi, mahallenin delikanlılarından biri. Dakikalar geçtikçe kalabalık daha da artıyordu.
Bulutlar birbirine öfkelenmeye başladı. Çok geçmeden bastıran sağanak yağmurla birlikte etrafta toplanan meraklı kalabalık da dağıldı. Gökyüzü, o bir el silah sesinin duyulduğu odadaki cansız bedenin durumuna ağlıyordu sanki.
Polisler ve olay yeri inceleme ekibi sokağa geldiğinde, polisi arayan ve onların gelmesini bekleyen delikanlı memurlara her şeyi ayrıntılarıyla anlatıp silah sesinin bekar evinden geldiğini söyledi. Polis, uzun süre kapıyı çaldı, komşulardan bilgi aldı. Fakat açan olmayınca çilingir yardımıyla kapıyı açıp eve girdiler.
Polis memurları ellerindeki silahlarla eve girdiler. Karşılarına çıkan ilk odada yerde yatan cansız bedenle karşılaştılar. Eve ilk giren memur bu manzarayı görünce silahını indirdi ve yanındaki memur arkadaşına “İntihar” dedi.
Polislerle birlikte eve giren olay yeri inceleme ekibi çalışmaya başladı. Cesedi inceleyen olay yeri inceleme ekibinden bir memur, cesedin avucunda kötü bir el yazısıyla karalanmış bir not buldu sadece.
***
Onu öldürdü…
Tetiği buz kesmiş parmaklarıyla çekti üstelik, bir saniye bile düşünmeden. Gözünü bile kırpmadı onun gözlerinde ölümü görürken.
Hızla uzaklaştı oradan, kaçarcasına. Ardına bile bakmadı. İçindeki dinmek bilmeyen fırtınalar, içinde ne kadar soyut duygu besliyorsa hepsini alıp götürmüştü ondan. Sadece, içinde yaşattığı o acımasız katilin soğuk nefesini hissedebiliyordu bedeninde. Uğruna gözlerini bile kırpmadan hayatını verebileceği insanı gözünü kırpmadan öldüren katili.
İçi karanlıktı. Bu öylesine bir karanlıktı ki, ışık tutmak, aydınlatmak mümkün olmayan. Kendini hiç olmadığı kadar dertli hissediyordu. Bu öylesine bir dertti ki, derman yaratmak olanaksız, üstelik tanrıya inanmıyorken.
Kalbindeki sıkıntı okyanusunun hırçın dalgalarında tutunabileceği tek bir umut teknesi bile yoktu. Hepsi alabora olmuştu içindeki katil ruhun rüzgârıyla. Tamamıyla umutsuzluğa gömülmüştü artık.
***
“Geri döndü” diye bağırdı, olay yerine gelen ambulansın doktorlarından biri. Yerde yatan delikanlının nabzı yeniden atmaya başladı. Doktor, “On beş senelik doktorum, böyle olay görmedim” diye söylendi kendi kendine. Doktorlar delikanlıyı hemen sedyeyle ambulansı aldılar. İlk müdahaleleri ambulansın içinde yapmaya başladılar. Ambulans, hastaneye ulaşabilmek için hızla olay yerinden ayrıldı.
Ambulans hastaneye geldiğinde, kapıda ambulansı karşılayan doktorlar delikanlıyı sedyeyle alarak ameliyathaneye götürdüler.
“Nasıl oldu böyle bir şey anlamadım” dedi ambulansın doktorlarından biri, sigarasından bir duman çekerek. “Öldürmeyen Allah öldürmüyor” diye cevap verdi diğer bir doktor, sigarasının dumanını üflerken. Şaşkınlıkla, bu konu üzerinde konuşmaya devam ettiler bir süre daha.
Doktorlar konuşmaya devam ederken, ambulans şoförünün telsizine bir çağrı daha geldi. Gelen çağrı, bir başka intihar vakasının daha olduğunu bildiriyordu. “Millet artık iyice bunalıma girmiş” diye söylendi doktorlardan biri, “Herkes ölmek için bahane arıyor.” Hemen adresi alıp yola koyuldular.
Adres, az önce gittikleri intihar vakasının olduğu sokağın, hemen bir arka sokağıydı. “Bu mahalle bunalıma girmiş herhalde” dedi doktorlardan biri gülerek.
***
“Geri döndü” diye bir ses duymuştu sadece…
Karanlığın içinde bilinçsizce dolaşıyordu. Aydınlığa bulabilmek için beyninin sokaklarında dolaşıyor ama başaramıyordu. Büyük bir sessizlikle dans ediyor ve türlü geometrik şekiller görüyordu.
Tüm bedeni hissizleşmişti. İlk anda vücuduna saplanan iğneler yerini büyük bir hissizliğe bırakmıştı şimdi. Vücudunda tek bir şeyi, tek bir şeyin dolaştığını hissediyordu. O katil ruhun, bedeninde acımasızca dolaştığını çok derinden hissediyordu. Katil ruha teslim olup ölmek istiyordu artık.
O notu yazmış, avucunun içinde sıkıca kavramış ve tetiğe asılmıştı buz kesmiş parmaklarıyla. Ardında bırakacaklarını ve kendiyle birlikte götüreceklerini bir an bile düşünmeden. Hiç tereddüt etmedi. Yaşadığı o büyük aşk rağmen, hayat ona bir yandan sürekli acı veriyordu. Dayanamadı.
***
Ambulans olay yerine geldiğinde, polisler ve olay yeri inceleme ekibi yerde yatan genç kızın cansız bedenini inceliyordu. Babasına ait olan bir sekiz milimetrelik suikast silahıyla kafasına bir el ateş ederek intihar etmişti genç kız.
Genç kızın babası, annesini sakinleştirmeye çalışıyordu bir yandaki odada. Evin içi, acılı annenin feryatlarıyla inliyordu.
Olay yeri inceleme ekibi genç kızın avucunda, kötü bir el yazısıyla karalanmış bir not bulmuştu sadece. Memur notu alıp okudu:
“Ben, o olmadan yaşayamam.”
***
Silahı kafasına dayayıp hiç düşünmeden tetiği çektikten sonra, kız arkadaşını da aynı şekilde öldürdüğünü ve oradan hızla uzaklaştığını görmüştü. Rüya gibiydi. Fakat bugüne kadar gördüklerinden çok daha farklıydı. Gerçeğe oldukça yakın, hatta gerçeğin ta kendisi gibiydi.
Ruhunun bedeninden yavaş yavaş ayrıldığını hissedebiliyordu. Bedenindeki o acı veren katil ruhtan da arınıyordu böylece. Yavaş monitöründeki kalp atışları gittikçe yavaşladı ve ince, düz bir çizgi halini aldı.
Öldü…
***
Olay yeri inceleme ekibindeki memur, karakola döndüğünde, intihar eden delikanlının avucunda bulduğu notu bir kez daha okudu:
“Ben bir katilim. Kendimi öldürerek onu da öldürdüm.”
Doğukan İÇİL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.