YORUMLAR
Palavracılık, palavracının adeta mesleği olmuştur. Kendinden başkasına faydası, milletten başkasına zararı olmayan bu hastalık türünden bazı insanları kurtarmak için henüz tam etkili, yüzde yüz olumlu sonuç alan bir ilaç bulunamamıştır günümüzde.
Palavra zayıf insanın kuvvetli görünme arzusunun dışa vurulmuş şeklidir.
Palavra, emeksiz kazanmak fikrinde olan iradesizlerin inadıdır.
Palavra, değişmeyi sevmeyen, gelişmeyi değişmemek de gören, kendi ekseninden başka yöne yönelemeyen, kimseyi önemsemediği için kimse tarafından da önemsenmeyen, herhangi bir kitabın bildirdiğine uymamakla birlikte işlerini kitabına uydurmayı çok iyi bilen, her çorbaya limon, her bahçeye maydanoz olmayı çok seven, öksüzü, yetimi horlayan, güçlüyü, kuvvetliyi öven, Hakka ve halka değil marka ve dolara göre hareketlerini belirleyen, temiz görünen bedenlerinin içerisinde kirli bir yürek taşıyan, çok bilen değil çok bildik görünenlerin anlamsız, faydasız, zararlı ve insanı sinir eyleyen özürlü halleridir.
Palavra da, palavracılık da soytarılıktır.
Palavraya da palavracıya da karnımız tok bizim.
Palavraya da, palavracıya da “hadi oradan” dediğimiz, diyebildiğimiz an, bu zararlı tipler kendi palavralarında yıpranıp bitecekleridir.
Palavranın kalmadığı, palavracının olmadığı, gerçeklerin konuşulduğu, gerçekçi insanların konuştuğu toplumlar; insanını da, halkını da, dünya insanlığını da mutluluğa, barışa ve başarıya koşturacaktır.
Ne mutlu palavradan, palavracıdan uzak olanlara…
Ne mutlu palavradan, palavracıdan uzak kalanlara…
HARİKAYDI YAZINIZ TEK KELİME İLE.
BİRKAÇ KERE OKUMAK LAZIM.
EN GÜZELİ DE OKUTMAK LZAIM.
ÇEVREDE O KADAR ÇOK PALAVRACI VAR Kİ.
SELAMALR.
Bazı insanlar, bazı insanlar karşısında çok kısa yoldan çok ucuz üstünlük kurmayı, çok kısa zamanda ondan ileri geçmeyi çok severler.
Alın teri, el emeği, enerji harcamak, çok zamanını alacağı, çok pahalıya mal olacağı için cesaret edemezler…
Bazı
.........insanaları
.........................ne güzel
.......................................anlatmışsınız.
...........................................................en samimi tebrikler
.........................................................................................en samimi teşekkürler
.........................................................................................................................en samimi saygılar size
Palavra zayıf insanın kuvvetli görünme arzusunun dışa vurulmuş şeklidir.
Palavra, emeksiz kazanmak fikrinde olan iradesizlerin inadıdır.
Palavra, değişmeyi sevmeyen, gelişmeyi değişmemek de gören, kendi ekseninden başka yöne yönelemeyen, kimseyi önemsemediği için kimse tarafından da önemsenmeyen, herhangi bir kitabın bildirdiğine uymamakla birlikte işlerini kitabına uydurmayı çok iyi bilen, her çorbaya limon, her bahçeye maydanoz olmayı çok seven, öksüzü, yetimi horlayan, güçlüyü, kuvvetliyi öven, Hakka ve halka değil marka ve dolara göre hareketlerini belirleyen, temiz görünen bedenlerinin içerisinde kirli bir yürek taşıyan, çok bilen değil çok bildik görünenlerin anlamsız, faydasız, zararlı ve insanı sinir eyleyen özürlü halleridir.
Palavra da, palavracılık da soytarılıktır.
ÇOK ÖNEMLİ TESPİTLERDİ BUNLAR.
PALAVRADAN DA PALAVRACIDAN DA ARINMIŞ BİR TOPLUM OLMAK, GERÇEKLERLE DAHA ÇABUK BULUŞMAMIZI SAĞLAYACAKTIR.
YAZ ELMAS DEĞERİNDEYDİ ANLAYANA.
YAZILARINIZI OKUYACAĞIZ FAZIL AĞABEY.
SELAMLAR.
SAYGILAR.
Palavra da, palavracılık da soytarılıktır.
Palavraya da palavracıya da karnımız tok bizim.
Palavraya da, palavracıya da “hadi oradan” dediğimiz, diyebildiğimiz an, bu zararlı tipler kendi palavralarında yıpranıp bitecekleridir.
Palavranın kalmadığı, palavracının olmadığı, gerçeklerin konuşulduğu, gerçekçi insanların konuştuğu toplumlar; insanını da, halkını da, dünya insanlığını da mutluluğa, barışa ve başarıya koşturacaktır.
Ne mutlu palavradan, palavracıdan uzak olanlara…
Ne mutlu palavradan, palavracıdan uzak kalanlara…
çok anlamlı, çok faydalı, çok değerli bir eserdi.
yazan yüreği kutluyorum.
kaleminiz daim olsun.
daha nice güzel yazılarda buluşmak dileği ile...
selamalr.
Yazınıza eklediğiniz resimde oyuncu Cumhur Seval yeralmış. Cumhur Seval bir TV kanalında Teyo pehlivan karekteri ni canlandırmakta.Yazınızdan anladığım kadarıyla palavracılık ithamıyla "Teyo pehlivan"ı kastedmişsiniz. Hemşehrim Teyo Pehlivan konuşmalarında palavra atıyordu ama karşılığında bir menfaat beklemiyordu. O halkı güldürüyordu.Tıpkı daha eskilerdeki meddahlar gibi.Tıpkı şimdiki stand upçılar gibi.Teyo Pehlivan anlattığı palavralar karşılığında para da almıyordu. Onun tek "rantı" halkın sevgisiydi. Teyo pehlivan öldü ama o Pasinler ve Erzurum halkının gönlünde yaşıyor.İthamlarla dolu yazınız size pek yakışmadı bence.Selamlar.
Fazıl Kul
Öncelikle bir yanlış anlamaya sebep olmamak için sayfaya eklediğim resmin Teyo Dayıyı eleştirmek amacı ile orada yer almadığını belirteyim.
Kaldı ki Teyo Dayı gibi kişiler halka malolmuş saygıdeğer kişilerdir.
Anlattıkları da maskaralık yapmak değil sanatın müsade eylediği ölçüde maskaralıkları maskara eylemektir.
Teyo Dayı gibi kişiler halk kültürümüzün bize has nadide cevherleridir.
Erzurumlu okuyucularımı üzmek beni de çok üzer. Babam, dedem ve dahi dedmin babası askerliklerini Erzurum'da gerçekeleştirmişleridr. Erzurum dadaşı bizim de dadaşımız ve dahi gardaşımızdır. Ha bir şey daha diyeyim: Biz aslen karsın Ardahan ilçesinin edegül köyünden gelip yerleşmişiz şimdiki yöreye. Yani az çok biz de Erzurumlu sayılırız.
Rahmetli babam anlata anlata bitiremezdi Erzum ile ilgili anılarını.
Az sonra hemen kaldıracaığım aklıma gelmeyen şeylere sebep olan o fotoğrafı.
Bu vesiel ile Teyo dayıya yüce Allah'tan rahmet diliyor, mekanı cennet olsun diyorum.
Yanlış anlaşılmaktan dolayı üzgünüm.
Selamalr.
Fazıl KUL
hocam,
cok guzel bir yazi icin sagolun. Isin entersan tarafi palavracilik, soytarilik, kufurbazlik gibi asagiliklar nedense mizah gibi algilanir olmus veya mizah diye belli medya kurumlari tarafindan yutturulmaya calisilmaktadir. Aslinda cok guzel de yutuyoruz cunku insanlara bagirip cagirip kufur etmekten baska bir sey yapmayan yobazlarin filmleri bolca seyrediliyor... cagdaslik adina kat ettigimiz mesafe bu olsa gerek?
selamlar,
abdullah konuksever