- 719 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BU BİR YORUMDUR
Aynı işyerini paylaşan, hayatlarını o iş yeri üzerine kurmuş iki kardeşin arasına nifak girdi mi birbirinin canını alıyor.
Toplumumuza yüzyıllardır nifak tohumları ekldi, ekilmekte. Anadolu ve Kıbrıs’ın Dünya’da (Yerküre değil sadece, Dünya) bulunduğu konum farklıcalıklılık gösteriyor.
Petrol malum. Üzerinde oynanan oyunla Osmanlı, koca imparatorluk yok oldu. Şimdi de Kürt vatandaşlarımızın milliyetçilik duyguları sömürülerek aynı oyun sürdürülmek isteniyor.Buna siyasîler de, dünkü askerler de figüran olarak katıldılar, katılmaktalar.
Asıl değer petrol değil, çok yakın zamanda onun yerini alacak olan BORAKS . Ve söz konusu madenin Yerküre’deki rezerv oranı yurdumuzda 80%..
"-Kıbrıs ne alaka?" diyeceksiniz.
Milyonlarca dolar harcanarak uzaya gönderilen uydular çocukların uçurtma hevesine eş bir hevesle gönderilmedi.
Uyduların gönderileri en mükemmel Yerküre’nin tek 4 yerinden değerlendirilebiliyor. Bunlardan birisi de KIBRIS.
Kıbrıs’ta sorunlar asla çözülmez. Dünya devlerinin yüzlerce casusu cirit atıyor orada. Uç güçler, orada huzurlu bir devletin başka bir devletle işbirliği yapabileceği endişesiyle kendi arzu ettiği bir düzenin, devletin ve hükümet/ler/in kurulmasını istiyor. İt dalaşı da bu sebepten sürüp gidiyor.
Bir iç çatışma...
Yunanistan’da, Yugoslavya’da, Kıbrıs’ta yaşandı bu. İnsanlık için utanç. Çünkü o topraklarda yaşayanlar komşuydu, akraba değilse bile hısımdı. Ve çatışan onlar değil, emperyalist uç devletlerin çıkarlarıydı.
Ergenekon Davası’na uydurmaca diyenler, avukatlığını yapan siyasi liderler neden sustular?
Bu silah gömüleri de ne demek oluyor? Bir iç savaşın hazırları olmasın?
Dalan, neden yurt dışına kaçtı da dönmüyor? Neden gıyabında müebbet hapse mahkum oldu?
Türkler’le Kürtler, tarihte kader ortaklığı yapmış, devlet kurmuşlar, komşu, iş ortaklığı, okul, hastane, asker arkadaşlığı, hısım olmuşlardır.
Zamanında Ermeni, Yahudi, Arap ve Batılı lejyonların biraraya geldiği PKK örgütü çıkarcılar yüzünden yok edilmeyince yabancı güçler örgüte yandaş toplamak için Kürt Milliyetçiliği’ni işlemiş, ateşlemişlerdir.
Bakınız, bir edebiyat sitesinde ilgi alanları yazmak olan sizler bile birbirinize düşecek duruma getirildiniz.
Yapmayınız.
Siyasî liderlerin fikir-düşünce ve çıkarlarının hamallığını yapmayınız.
İnsan, önce insanca düşününüz.
80 öncesi kardeşin kardeşi öldürdüğü günleri hatırlayınız, bilmiyorsanız araştırınız, okuyunuz ya da bilenlerden dinleyiniz.
Siz aydın, düşünür, yazar takımı böyle kutuplaşmaya girer duruma sokulduysa sokakta zafer işareti yaparak yakıp-yıkan, ya da yumruk atanları çok görmemek lazım.
Yanlışa kapı açmayalım lütfen.
Bir iç çatışma, Anadolu insanı için kıyamet günüdür.
Akıllı olun.
Akıllı olun.
Akıllı olun.
Uzatın ellerinizi birbirinize sevgiyle; kucaklaşın...
Yüksel ÖNAÇAN
Foto: Tarık ÖZDEMİR
www.fotokritik.com
YORUMLAR
Serzenişlerinize ve tespitlerinize katılmamak mümkün değil hocam.
Lakin huyumuz kurusun, eğer birisi bizdense gırtlağa kadar ...oka batsa da zemzemle yıkanmış muamelesi yapmaktan hiç çekinmeyiz. Gördüğüm kadarı ile herkes birbirinin açığını kapatmaktansa, açığını arıyor. Maalesef günümüzde "muhalefet" kanadı “hükümete" olan sevgilerini sunarken, arada "zinde ve izinde" güçlere de öpücük yollamayı ihmal etmiyorlar. Ya “hükümet” kanadı, onlarda “vatandaş”ın sırtını keselerken, “Muhalefet”in gözüne sabun köpüğü kaçırmaktan zerre kadar imtina etmiyor.
Millet olarak bitten çıkardığımız yağda menemen yapmakta üzerimize yok, övünmek gibi olmasın.
Solcuyum diyenlerde de sağcıyım diyenlerde de, muhafazakârım, milliyetçiyim, liberalim, Türk’üm, Kürt’üm, Çerkez’im, Laz’ım, diyenlerde de hem mide, hem işkembe hem de kahrolası "nefs" var. Aksi görüşe sahip birisinin yaptığına gözlerimizi fal taşı gibi pörtletirken, aynı görüşe sahip olduğumuz birisi aynı zıkkımın kökünü yediğinde ne hikmetse gözümüze çapak kaçar.
Kahvede al kızı, ver papazı, evde de tv'de "yerli dizi"
Marksistlerin bir söylemi vardır çok tartışılan “Din afyondur” diye. Hele, hele ortada bu kadar Afyon varken el insaf!
Maalesef hocam maalesef
Fıkrayı bilirsiniz;
Temel otobanda ters yola girmiş gidiyor. Durum tespit edilince radyo kanalı ile diğer sürücüler ikaz adilmek istenmiş ve şöyle bir mesaj geçilmiş."Dikkat, dikkat! bir sürücü otobanda ters yolda seyir etmektedir, tüm sürücülerin dikkatine". Radyodan anonsu duyan Temel, kendi kendine söylenmiş, "Ne birisi, hepisi, hepisi"
"Kabahat samur kürk olsa kimse üstüne almaz". Derler ya, işte o hesap. "Kim suçlu" dan ziyade "kim suçsuz ki" diye sormamız gerek bence.
Maalesef hocam
Temel kadar olmasa da, kimimiz ters yoldayız. Düz yolda olanlar da kurallara uymaz zaten. Ya kırmızıda geçer, ya da hatalı sollar.
Tıpkı sevgili Temel gibi
Temel bir gün 4 m havaleli yük yüklediği kamyonuyla "3 m den yüksek taşıt geçemez!" levhası bulunan bir alt geçitten geçmek üzereyken, muavini Dursun'a seslenmiş:
- Oğlum, bak bakayim edirafta trafik polisi var midur?
Her işimiz Temel gibi değil mi zaten.
Selamlar
Yükselenyıldız
İnan benim yazdığım yazıdan daha anlamlı ve daha etkili.
Haydiiiiiiiiii!
Sahi sen, bi gazetede bi köşe kapamayacakmısın bu üslûpla. Sana gazetede köşe vermeyen editörün, a................. . Açtırma fermuarı.
Engin Ardıç'a bile çift basarsın inan.
Samimi söylüyorum. Harcama zamanını buralarda. Bir dene. Üst üste yolla yazılarını gazetenin birisine.
Şimdi sayfana bu yorumu taşı.
"Önaçan'ın Yazısına Yorumdur"
(Linki koyarsın)
Sonra da bu yorumu yapıştırırsın.
Alnından öpüyorum.
Yüksl bey;
Yazdıklarınızın her kelimesine katııyorum.Ders niteliğinde,yaşadıklarımızın ve unttuklarımızın bir hatırlatmasını yapmışsınız.Evet oyuna gelmemek gerek üstadım ama,aydın geçinenlerin çoğu bunu idrak edememişken (yada menfaatleridaha önem arzettiğinden) ,güdüleriyle hareket eden sade vatandaş bunu nasıl idrak edecek.Haber alma özgürlüğü bile yokken insanların...
Paylaşımınız için çok teşekkürler..Sağduyu,sağduyu ve yine sağduyu...
Yüksel Bey;
Bu tamamen haklı bir yorumdur.
Anlattığınız durumların hepimiz farkındayız ve ne acıdır ki bizi maşa gibi kullanmalarına izin veriyoruz.
Dedelerimiz bu toprakları canları pahasına, kan dökerek geri aldı diyor ve diğer taraftan yine biz kendimiz o geri aldıklarımıza iade etmek için çabalıyoruz. İşin en acı yanı da bu işten çıkarı olan iki üç kişi için koskoca bir insan kitlesi kullanılıyor/ kullandırılıyoruz.
Eğitim diyoruz ama anarşi ne yazık eğitim yuvalarında yani üniversite de başlıyor, kutuplaşmalarla.
Söylenecek ne çok şey var aslında ama...
Ben yazınız için tebrik ederek kısa kesmek istiyorum.