- 1294 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR KOKULU BİR KADIN DEVAM(7)
Karenim canım sevgilim başını göğsüme doğru çekerken alnına bir buse kondurduğumu Kulağına <<Seni çok seviyorum Aşkım>>dediğimi hatırlıyormusun?içimdeki yıkıntılar arasından sesini duyabildinmi kalbimin....
Masanın üzerendeki küçük el radyosundan tanıdık bir şarkının melodisi ile daldığım hayal aleminden yeniden gerçeğe döndüm. Love story nin muhteşem melodisi İçinde bulunduğum yalnızlık duygularımı kamçılıyor gibiydi.Yüreğimde tanımlayamadığım bir sıkıntı vardı,odanın içinde bir aşağı bir yukarı turlamaya başladım ve art arda çalan telefonun zili ile irkildim elimde olmadan yaşadıklarımın hangisi gerçek hangisi hayal karıştırmaya başladım artık.
<< Alo >>dedim, içime huzur veren sesini duydum bu ses ,Karenimin sesi dedim. az önceki iç sıkıntımın yerini bir rahatlama duygusu sardı. <<Nasılsın Canım,seni öyle çok özledim ki, buralarda sensiz olmak çok zor, hayalin gözlerimin önünden hiç gitmiyor>> dedim Karen sende ben gibiydin ama daha serinkanlı olmak zorundaymışsın gibi her defasında heyecanlarını gizlemeyi başarıyor hiç renk vermiyordun sanıyorsun, <<Canım Sevgilim sende hiç aklımdan çıkmıyorsun,ama sana kavuşacağım günü düşündükçe özlemine katlanmak daha bir kolaylaşıyor o günü iple çekiyorum aşkım.>> gibi yarı resmi sözlerle beni geçiştirip gerçek duygularını inatla saklıyordun galiba << Annen, Baban ve Sylvia ’da çok iyiler sana selam söylüyorlar onlarda seni çok özlemişler .>>bunu nasıl başardığını çok merak ediyorum aşkım rol yaptığını ve benimde buna inandığımı sanmanı demek istiyorum..
Bu konuşmadan sonra istemeden de olsa da telefonu kapattık, Hasretinin acısını uyumanın azda olsa dindireceğini düşündüğümden olsa gerek, yatak odasına geçtim ve yatağıma uzandım.Uyumaya çalışmamın nafile bir çaba olduğunu bile bile.Yatağın içinde bir o yana bir bu yana döndüm durdum.Kulağımda terminalde sana söylediklerim yankılandı:
<<Yerim bir belli olsun, oradaki ortamı bir göreyim, doğruca yanımdasın merak etme canım! belki lojman vardır o zaman daha kolay olur gelmen.>>söylediklerimin o an için teselli cümleleri olduğunu her ikimizde de adımız gibi biliyorduk.Yine de içine bir umudun filizini ekmek istemiştim Karen.Belki de lojman çıkardı, o zaman her şey çok kolay olurdu, belli mi olurdu böyle şeyler’’ nede olsa Tanrı sevenlerin yanındadır diye düşündüğüm için yüzüne belli belirsiz bir tebessüm oturmuştu.Bir miktar rahatlamıştın hani
Dudaklarımıza paslı bir kilit vuruluydu sanki!
Ayrılık vaktiydi o saatler bir suskunluk çökmüştü zamana..
Gel diye bir ses duyuldu semadan birisi bir yerlere gitti
Giden kim miydi? …
Ansızın hüzün boşanmıştı göklerden Ağıt ağıt….
Ardından kelimeler kurtuldu zincirlerinden,
Her şey anlamını yitirdi yitikliğinde zamanın
Derken kendini kaybetti bir yerlerde mana
Güneş utandı bulutlara saklanırken bir kızıl goncaydı,
Kararırken gökyüzü denizler sarardı şaşkınlıkla
Kimsesizliğinde soldu begonyan.
Halatlarını kopardı eski bir limanda meçhul bir gemi
Bir hayat karşı kıyılardan el sallarken ben gibi
Güvenmenin ateşleri de söndü yağmurlarım yıkarken toprağı
Bir dalda yeşerdi yeni bir hayat yaprağı yepyeni bir filiz.
Uzandığım yatağımda resimler beynimden hızla giden bir trenin vagonları gibi geçmekteydi,zamanı bilemez oldum bu gelgitlerim sen geldiğinde mutlaka son bulur biliyorum ama yalnızlığın içimde bıraktığı izler silinirmi işte onu bilemiyorum canım.
Ve otobüs geldiği gibi, beraberinde beni senden kopararak uçsuz bucaksız bir gölde salına salına gezinen kuğu misali terminali terk etti, geride öksüz kalmış yürekler bıraktı... hasretler zincirine bir halka daha eklenmişti…
Sizlere duyduğum özlem kor oldu içimi yakıyor.Her zaman yaptığım gibi fenerin aydınlattığı tavana diktim yine nemli gözlerimi böyle yaptığımda hatırlamak daha bir kolay oluyor.
Otobüs ün hareketinde bu yana henüz birkaç dakika geçmişti,daha yeni ayrılmamıza rağmen ayrılığın buruk tadı geniz imde tuhaf bir tat bırakmıştı.Yüreğime binlerce hançer batmaktaydı sanki.şimdi daha da beter bir acı içindeyim kavruluyor gibi hasarlı yüreğim peronun önünde otobüsün gelmesini beklerken Yolcu bekleme salonundaki annem ve babam oturdukları yerden kalkıp yanımıza gelmişlerdi belliki orada sıkılmışlardı yorulmuşlardı belkide ayrılık saatlerinin geçmek bilmeyen tik taklarından hatırlıyormusun?
Annem kadınsı iç güdüleriyle hissetmişti sanki aramızdaki bu görünmeyen acı duygusallığımızı.Sylvia ise oturduğu yerden bizi seyrediyordu yarı hüzünlü biraz ağlamaklı.Kız kardeşim değil de sanki benim çocuğumdu o biliyorsun ona olan düşkünlüğümü.
Onların bize doğru geldiklerini gördüğünde sımsıkı kavradığın kollarımı birden bırakmıştın... Kısa süreli bir sessizlikte,gözlerimiz hep birlikte bir noktaya doğru çevrildi...
Terminalin giriş istikametinden bulunduğumuz perona doğru geniş bir kavis çizen, oflayıp tıslayan yaşlı insanların bıkkın tonlarında sesler çıkartan bir otobüs salına salına bize doğru yaklaşmaktaydı.
Mavinin hemen her tonundan izler taşıyan otobüsün üzerine ayrıca değişik renklerden desenler şekiller armalar işaretler çizilmişti.
<<Gök kuşağına benziyor>> dediğini sanıyorum gelen otobüsün beni götürecek otobüs olduğunu biliyordun Araba tam önümüzde durduğunda da ; tamamı ile emin oldun... Evet bu otobüs beni, birazdan alıp götürecekti...Her zaman merak ettim duygularını sözcüklere dökmeme ısrarını ama ben aklından geçenleri bir bir okuduğumu sanıyordum biliyor musun.ben dedektifim böyle şeyler gözümden kaçar mı Karenim?
Bilinmeyen diyarlara yelken açan gemilere benzettim bu masmavi koca devi. Hıçkırıklara boğulmana ramak kalmıştı,hüzünle sarsıldın göz bebeklerin kan çanağına dönüşmüştü ama inatla direnmeliydin değil mi. Kendini kapıp koyuvermemeliydin.. Ağlamamalıydın. ayrılığın bu kahrolası zor saatlerinde.<<Neden sen bu kadar sabırlısın Karen neden diğer kadınlardan farklısın…>>
<<Sibirnitad , Valdovska, Premerin yolcuları bagajları bu taraftan alınacaktır>> çağrısını bekliyordum yayımdan fırlayan bir ok gibi bir çırpıda iki bavul ve bir sırt çantasından oluşan bagajımı teslim ettim, bagaj fişlerini gömleğimin göğüs cebine yerleştirdim.Sylvia da yanımıza gelmişti o ağlamaktan bitap düşmüş sıska bir kız çocuğu görüntüsü içimi dağladı.Bir an önce bu anlar bitsin istiyordum ölüme yolculuk gibiydi bu gidiş.Kendine bu kadar hakim olmandan ilk defa bu kadar sıkılmış ve pes etmiştim aslında ağlasaydın bende ağlayabilir rahatlardım belki işte bu gün her şeyi yeniden tekrar tekrar yaşamam beklide o yüzdendir canım ve bu yüzden bir süredir anti depresanlar kullanıyorum.
Kısa bir zaman sonra yolcuların otobüsteki yerlerini, almaları için ikinci anons bile yapılmıştı.Veda seremoni’ si en duygusal eserini oluşturmaya başladı.Anneme ve babama sıkıca sarıldım ama sana istediğim gibi sarılamadım annemin gözlerinin içine sana sahip çıkması için karım sana emanet der gibi bakmaktaydım sen bunu göremedin.ama Sylviayı sana emanet ettiğimi hatırlıyorsundur.
Evet Annem mesajımı hemen aldı acaba anneler evlatlarını eşlerinden daha iyimi anlıyordu ne dersin Karen Valovski . Kız Kardeşim ile vedalaştım seni en sona bırakmıştım hayat arkadaşım iki beden bir daha hiç buluşamayacakmış gibi sımsıkı sarıldık ama güçlükle zapt ettiğim birkaç damla göz yaşım süzülürken sen katı inadını sürdürmekte ısrarlıydın nasıl dayanabiliyorsun bilemiyorum içindeki kasırgaları gizlediğini sanarak
Otobüsün ön koltuğundaki yerimi aldığımda biraz önce gözlerine ısrarla bakmamaya çalıştığım halde seninle göz göze geldik az önce sımsıkı sarıp kokunu içine çektiğim sen ısrarla hiç bir tepki vermeden yalnızca bakmaktaydın gözlerin az sonra şiddetli bir kanama geçirecek gibiydi...içimi korkunç bir acıma duygusu esir almıştı sen en zor olan şeyleri başarırken içinde kopan fırtınalarını biliyorken ama yinede sana kızmaktan kendimi alamıyorum bak şimdi ne haldeyim.
gözlerim ayrılık anının kare kare fotoğraflarını çekerken beni de götür der gibi bakmanı isterdim ama ne çare öyle bakamadın Karen…bakabilseydin farklı olurdu gidişim
Feneri söndürdüğüm halde bir türlü gözlerimi uyku tutmuyor. Yatağımdan doğrulduğum anda perdenin arasından odanın içine doğru süzülen sokak lambasının sarımtırak aydınlığında yerimden fırladım bu yatak işkencesini sonlandırmak için sonra elektriğin geldiğini fark edip butona bastım içerisi ışıl aydınlanınca komidin in üzerine bıraktığı sigaramı aldım ve yaktım içime Derin bir nefesler çektim sen diye ardından.Salona gittim ve daha okumaya fırsat bulamadığım o güne ait gazeteyi alıp yeniden yorganın içindeki yokluğuna sığındım aslında sen her zaman aklımdasın bunu iyi bil. içerideki hava biraz soğumuştu ama umurumda değildi nasılsa yanımda sen yoktun sımsıkı sıcacık sarılamayacağına göre soğuk yada sıcak olması umurumda değildi.Gözlerim gazetenin sütunları arasında manasızca gezinirken beynim bütün akşam boyunca sahnelediği görüntüleri yeniden vizyona sokmaya başladı çıldıracağımı sandım yada çıldırdım artık ama ben bunun farkında değilim Karen.. bir ara gazeteyi yorganımla birlikte fırlatıp attım sırt üstü uzandım üşüyerek kendimi cezalandırmak istedim seni getirmediğim için kendime duyduğum kızgınlığımla ama gelebilmek için çabanda yoktu sadece kendinle şavaşıyordun
Aklımdan bunlar geçerken gözlerim bembeyaz tavanda aynı noktaya yeni baştan kilitlendi.Artık direnmeyi bıraktım beynimle savaşamazdım onun istediklerine teslim oldum aşkım direnmeyi sen kazandın.
Akşamın donuk renkleri otoyolu üzerine çökmeye başladığı sıralarda başımı çevirdiğim her noktada gözlerimin önüne senin boşlukta asılı duran kaskatı yüz ifaden geliyordu. inat eder gibi bir türlü gitmek bilmiyordu zaman adeta donmuş gibiydi yaşam. Cebimden mendilimi çıkardım ve pencereye doğru döndüm gözlerimden süzülen iki damla yaşı sildim daha fazla ağlayamazdım iyi biliyorsun polislerde üzülünce ağlıyorher erkek gibi.
Muavin yiyecek içecek servisine en ön sıralardan itibaren başlamıştı ki; birisinin <<Yanınıza oturabilir miyim ?>>diyen sesini duydum.Başımı sesin sahibine doğru çevirdim.<<Merhaba ben Mr Clark arka taraf oldukça sıkıcı ve konuşabilecek kimse de yok yolumuz ise bir hayli uzun arkadaşlık ederiz diye düşünmüştüm bayım.>>dedi
Bir müddet bu orta yaşlı adama hiçbir şey söylemeden boş gözlerle baktım,kayıtsız kalmam dan dolayı bozulmuş olsa gerek arka sıralardaki yerine gitmek üzere harekete geçti belki beynime bıçak gibi saplanan duygularımdan kurtulurum ümidiyle Mr Clark a <<bayım tabi oturabilirsiniz kusurumu bağışlayın kafam biraz karışık >> diyebildim neler yaşadığımı anlatamazdım tanımadığım birilerine. Mr Clark durumumun farkında olduğunu ima eder gibi başıyla onayladı ve yanımdaki boş koltuğa oturdu.
<<İnsanların sevdiklerinden ayrılması bazen çok zor oluyor>> diyerek birkaç saat önceki duygusal anlarıma tanıklık ettiğini belli eder gibiydi.<<Beni mazur görün ama yolculuk nereye>> diye de sormayı da ihmal etmedi.Tevekkelli güzergahımızdaki eyaletlerden herhangi birindeki bir çok kent ve kasabadan birine giden bir yolcu olabilirdim.Bu otobüs arkadaşlığının nereye kadar olacağını öğrenmek istemişti galiba. <<Sibirnitad eyaleti ne gidiyorum polis dedektifiyim oradan da Krugerin ilinden tayin onayımı alıp Bartminsk kasabasındaki görevime başlayacağım bayım.>> dedim sanırım sevinir gibi oldu çünkü kendiside Bartminsk de bir lisenin yakın çağ edebiyatı öğretmeniymiş.Ağzı neredeyse kulaklarına varmıştı sonradan iyi dost olacağımızı hissetti sanıyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.