- 1379 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“Sevgililer Günü” Ya Da Kapitalizmin Tükettirme Sevgisi
İlgili olanlar tarafından anlamı ve tarihsel kökeni pek bilinmese de “Sevgililer Günü” her yıl etkin katılımlarla kutlanır. Çiftler bu günü sevgileri ve sevgilileri için sıradan bir gün dışında algılamaya, önemsemeye ve yaşamaya çalışırlar. Hediyeler alınır, değişik etkinlikler yapılır ve sevgi ilişkilerinde senenin diğer günlerinde olmayan bir heyecan ve hareketlilik yaşanır.
Peki, tarihsel olarak nedir bu günün, yani 14 Şubat gününün anlam ve önemi?
Sevgililer günü olan 14 Şubat tarihine dair birçok rivayet vardır. Bunlardan biri, bu günün başlangıcını, Eski Roma İmparatorluğu’na kadar götürür. Eski Roma İmparatorluğu’nda 14 Şubat çok önemli bir gündür. Roma tanrılarının kraliçesi olan Juno’ya duyulan saygı ve sevgiden dolayı Roma halkı 14 Şubat gününde çalışmaz ve tatil yapardı. Bu tatil günü bir bayram havasında geçerdi. Juno adlı tanrının saygınlığı, onun aynı zamanda hem kadınlık hem de evlilik tanrıçası olarak kabul edilmesinden ileri geliyordu.
Bu bayram daha çok gençler için önem taşıyordu. Katı kurallara bağlanmış olan kadın erkek ilişkileri özellikle gençler üzerinde etki yapıyordu. Birlikte olma şansı olmayan gençler 14 Şubat günü bir araya gelebiliyorlar ve birbirlerine sadece o gün için “eş” olabiliyorlardı. Bu ’eş’ olma durumu doğru bir tercihe göre yapılmışsa evlilik halini de alabiliyordu.
“Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı’nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu. Romalı genç kızlar, isimlerini küçük kâğıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Erkekler ise kavanozdan bu kâğıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı. Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına taşıp genellikle evlilikle sonlanıyordu. “(İnternetten alınmıştır.)
Söylenceye göre, Roma İmparatoru 2.Claudis ülkesini katı ve baskıcı kurallara bağlı olarak zalimce yönetirken ordusuna asker bulamamaya başladı. Asker bulamamanın en önemli nedeni olarak da, Romalı erkeklerin aşklarına ve kadınlarına olan düşkünlüklerini gösteriyordu. Erkeklerin ailelerine ve çocuklarına bağlılıkları asker olmalarını engelliyordu. 2.Claudis bu askerliğin önündeki engelleri kaldırmak için Roma’da tüm evlilik ve nişanlılıkları yasakladı.
Sevgililer Günü’yle ilgilenenler, Aziz Valentine adını mutlaka duymuşlardır. Aziz Valentine, Claudius’un evlilikleri ve nişanlılıkları kaldırıp yasakladığı dönemde yaşamıştır. Bir başka papaz olan Aziz Marius’la birlikte yasağa rağmen, kendilerine başvuran genç çiftleri gizlice evlendirmeye devam etmiştir. Ancak bu durum uzun sürmez ve iki papazın yaptıkları kısa sürede ortaya çıkar. Aziz Valentine insanları gizlice evlendirip kralın emrine karşı geldiği için tutuklanır ve dövülerek öldürülür. Öldürüldüğü tarih M.Ö 270 yılının 14 Şubat’ıdır. Aziz Valentine’nin kim olduğu ayrıntılı olarak bilinmemektedir.
Başka kaynaklara göre ise, bu özel günün kutlanma nedeni, Romalı Aziz Valentine’nin Hıristiyanlığı seçmesidir. Baskılara rağmen bu kararından vazgeçmemesi ve bunun üzerine öldürülmesidir. Bir başka rivayet ise, Aziz Valentine’nin öldürülme nedenini, Roma İmparatoru 2.Claudius’un emirlerine uymaması ve baş kaldırmasına bağlar. Bu olaydan yüzlerce yıl sonra, M.Ö.496 yılında Papa Gelasius Aziz Valentine anısına 14 Şubat’ı Aziz Valentine Günü olarak ilan etmiştir.
Bugünkü şekliyle ilk Sevgililer Günü kutlaması, 1800’lü yıllarda Amerika’da Esther Howland’ın sevgilisine kart yollamasıyla başlatılmış ve kapitalizmin “tüketim kültürü ve reklam” anlayışının pompalamasıyla yaygın bir toplumsal vak’a halini almıştır. Tarihsel kökeni ne olursa olsun, bugünkü haliyle Sevgililer Günü, toplumsal ’nesneleşme’nin bir aracıdır. Kapitalizm, insana ait pazara sürmediği hiçbir değer bırakmamıştır. Sevgisizliğin ve yabacılaşmanın had safhada yaşandığı kapitalizm koşullarında, insanları daha fazla tüketim aptalı yapmak için sahte günler ilan etmede temel amaç,o gün bir şeyler tükettirerek daha fazla kazanmaktır.
Günümüzde, sevgisizlik, bencillik ve bireycilik üçgeni insanı kuşatmış durumdadır. Bu kuşatılmışlık altında, dar bir alanda hareket eden insan farkında olmadan bütün değerlerini de küçültmüştür. İnsanın en güzel yanı olan sevme özelliği de daralmış, küçülmüş, kendini ve karşı cinsten birini sevmenin ötesine geçemeyecek sınıra çekilmiştir. Böylesi küçülmüş bir dünyada büyük umutların, özlemlerin peşinden koşmak olası değildir. Bu yüzden bizler sürekli, düşündükleriyle, söyledikleriyle çelişen hatta taban tabana zıtlık gösteren yaşamlar görmeye devam edeceğiz. Bu yaşamlar içerisinde sahte sevgi kutlamalarına tanık olacağız. Düşünülenlerle yaşananlar arasında açı hep yüksek olacak. Örneğin evlilik kurumu bugün, kendilerine ilerici-devrimci sıfatını layık görenler tarafından bile reddedilememektedir.
Kapitalizm, insanlığın binlerce yıldan bu yana yarattığı ve biriktirdiği insani bütün değerleri tehlikeye sokmuştur. Bugün insanlar sevgisizlik bataklığında debelenirken, bu boşluğu, sevginin sahte biçimlerini ikame ederek doldurmaya çalışmaktadırlar. Koşulsuz bir insanlık sevgisi terk edilmiş, bunun yerine bencilce yaklaşımlar sevgi olarak kabul edilmiştir. Sevgi alanımız, çıkarlarımızla sınırlıdır. Sevgi öznesinin salt sevgiliden ya da bize ait olan şeylerden ibaret olarak görülmesi bu sahteliğin, daralmanın ve bencilleşmenin önemli bir örneğidir. Basında sık sık rastlanan sevdiği insanı öldürme haberlerinde, ’neden öldürdün’ diye sorulduğunda ’çok seviyordum da ondan’ yanıtı, aslında bu sahte sevgilerin anlamlı bir özetidir.
Sonuç olarak sevgilinin, sevdiğimiz insanların et ve kemikten öte anlam ifade etmediği ilişki tarzlarında, ilişkiyi her gün yeniden üretmek, sevgiliyle her gün yeniden karşılaşmak ve paylaşımı çoğaltmak mümkün olamaz. Toplumun hemen hemen bütün kesimlerinde sevgiliye böyle bakılırken, “Sevgililer Günü” kutlamak, sevgiyi nesneleştirmekten başka bir şey değildir. Kapitalizmin tükettirme mantığıyla kullandığı sevgisiz ve sahte yaşamlar yaşanmaya değmeyecek kadar anlamsız ve boştur.
Mehmet Ali Yazıcı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.