- 421 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hükümdarın Yuları
korku ve sevgisini yönlendirdiklerini ilah edinme sürecinde oldukça tecrübelidir insan. yağmurun bereketiyle onu tanrısı kabullenen, şimşeğin korkusuyla secde etmeyi de ihmal etmedi. güzeli sevdi rabbi bildi, kötüyü de... yüz binlerce tanrısı oldu yarattığı tarihi boyunca. anlayanlar da olmadı değil tanrılarının ilahı olduklarını. onlar da kendilerini tanrı bilmenin kucağına saldılar cılız varlıklarını. halbuki kudreti kendinden menkul olmayan hiç bir şey tanrı olamazdı.
o halde neydi bu sahte tanrı saçmalığı?
varlığı içerde sorgulanan bir varlığın peşinde koşturanlar farkında değiller mi tapındıklarına değer kazandıran olduklarının?
bilirler; ama o bilinmez bildirmedikçe de bilemezlerle geçiştirildi ömürler boyunca ömürler. ekmeği kara banıp yediğinde söylemişti nasrettin hoca beğenmedim diye. o cesurca, gülmeleri pahasına gerçeğini ifşa edebilmişlerden; ya biz?
kendimize ya da ürettiğimize tapanırken adını koymaktan kaçındığımız fiilin başımıza geçirdiği çuvalda delik açıp oradan seyrediyoruz tepemizde uçuşan kayaların aksiyonunu
düşmez başımıza inancıyla üstelik ve düştüğünde kafamıza kütleler beynimizi kaldırımlardan toplamaya üç beş balici sokak çocuğuna beş on kuruş veriyoruz.
birilerinin ona yüklediği ile anlam bulan her kelimenin yoruma muhtaçlığınca, her yaratılmış tanrı da son son övgü ve sövgünün kulu olmaya mahkumdur.
kula kulluk yapanların saltanatının adıysa var olmanın anlamı, tanrısını güden hükümdarın yuları tutanının elindedir her zaman.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.