- 3448 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Ahhh İstanbul !
İSTANBUL
İlk kez 1974 yılında, okullar kapandığında gitmiştim İstanbul’a. Öğretmen okulundan ablaları götürmüştüm. Daha çok da onlar beni götürmüştü galiba. İlk kez, hem de İstanbul’a gidecektim. Hani herkesin görmek istediği, rüyalarımızı süsleyen, hayalimizdeki büyük ve güzel şehre…
Hem çok heyecanlı hem de çok sevinçliydim. Halam çok istemişti yanına gitmemi. Okullar kapanır kapanmaz öğretmen okulunda okuyan ve halamın komşusu olan bir ablayla birlikte gidecektim.
İstanbul’a gitmek; Boğaz köprüsünden geçmek, Topkapı Sarayı’nı gezmek, araba vapuruyla Boğaz’da dolaşmak, tarihi yerleri gezip görmek…
Hayalini kurmak bile çok güzeldi.
Yolculuğumuz neşe içinde geçmişti. İlk kez böylesine uzun şehirlerarası yolculuk yapıyordum. Genellikle otobüs şoförünün yanındaki hostes koltuğunda, şoförle sohbet ederek, geçtiğimiz yerleri ilgi ve merakla izleyerek geçti yolculuğum. İlk kez geçiyordum o yollardan… Şehirlerden ve köylerden…
Bir gün önce saat 17.00 de başlayan yolculuğumuz sabah 05.00 sıralarında Maltepe Cevizli’ de otobüsten inince son bulmuştu. Önce öğretmen okulunda okuyan ablamızın evine uğradık. Çünkü otoyola yakındı evleri. Zaten indiğimiz yere birkaç yüz metre mesafedeydi. Hoş beş faslından sonra erkek kardeşiyle halamların evine gittik. Halam, eniştem ve kuzenlerim evdeydi. Kucaklaştık, öpüştük. Hasret giderdik doyasıya.
Boğaz köprüsü açılalı yaklaşık bir yıl olmuştu. Boğaz köprüsünü görmek, üzerinden geçmek bir ayrıcalıktı. İstanbul’ u gezip görmekte.
Sağ olsun eniştem. Küçük bir şehirden, Sinop’tan gelen beni ; ki yaşım henüz on bir; İstanbul’un tarihi mekânlarını; Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet Camii ilk aklıma gelenlerden; Beşiktaş, Paşabahçe, Sarıyer, Bakırköy, Boğaziçi ve aklıma gelmeyen bir çok yer… Bıkmadan, yorulmadan gezdirmişti beni.
Koyu bir Beşiktaşlı olan eniştem, yanlış hatırlamıyorsam Beşiktaş-Rize maçına götürmüştü. İlk kez stadyumda maç seyretmiştim o zaman.
Hey gidi günler hey...
Sonrasında üniversite sınavına girmek için de gitmiştim İstanbul’a. Gençler bilmezler. Eskiden her şehirde sınava girilemezdi. Sadece Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Diyarbakır, Konya gibi büyük şehirlerdi sınav merkezi. Dershane bile yoktu küçük şehirlerde…
Meslek hayatım boyunca hiç istemedim İstanbul’u. Karmaşasından, büyüklüğünden, pahalılığından korktum hep. Çok şükür İstanbul’da görev yapmadım hiç. Halen de çekinirim ya...
Ama beni çeken ne varsa İstanbul’da, yine de gitmek; yaşamak istiyorum o güzel şehirde. Dünyanın en güzel şehrinde…
Harem’den Kızkulesi’ne bakmak, yolunu bilen araba vapurlarını seyretmek, araba vapurunun İstanbul kokan güvertesinde tomurcuk kokulu çaydan yudumlamak, gümüş kanatlı martılarla göz göze gelmek, sevdiğinin saçlarında boğazın kokusunu içine çekmek… Ellerini avuçlarına alıp gözlerine bakarken ruhunun derinliklerinde kalabilmek öylece…
İstanbul’da olmak ve seyretmek İstanbul’u sevdiğinin gözlerinde…
Boğaz kenarında salaş bir çay bahçesinde aynı bardaktan yudumlamak Boğaziçi’ni… Sevdiğinin kollarında kendinden geçip unutmak zamanı… Akıp gitmek derin akıntılarda zamanın ötesine…
Hayalini kurmuşumdur hep sevdiğim kadınla İstanbul’da olmanın… İliklerine kadar güzelliğini içine çekmenin… İstanbul’un…
Ne yazık ki şu ana kadar olamadı böyle bir gezi ya da buluşma.
Ahhh İstanbul!.. Hep böyle misin sen?
Özletir misin kendini? Yüreklere kor mu düşürürsün hep…
…
Hayatımızın şu anki akışına göre, İstanbul ufukta görünüyor gibi… Hem çocuklarımın geleceği hem de benim açımdan.
Bakalım...
Zaman neleri getirecek, neleri götürecek?
Bekle beni İstanbul…
Ne olursa olsun geleceğim sana…
Bırakacağım kollarına…
Dostluk ve muhabbetle…
Saygı, sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Günay ÖZDEMİR
İstanbulaçeyrekvar… merSİNop
YORUMLAR
yazına geç kalmışım.... bağışla.... akşama kadar zahmet sabaha kadar rahmet yağan.... şehir derlerdi bizim gençlik yıllarında büyüklerimiz...... yıllar sonra gördüğümüzde geçici bir görevle üç yıl kalmıştım...bir eşinin olmadığı bir metropol.....dünyanın incisi.....çalışanlar için tamamda emekliye zor....tüm kardeşlerim orada.....her yönüyle muhteşem her yönüyle acımasız bir kent..... yazının güzelliği bir kere daha soluttu bu güzelliği.... saygılarım daimdir gözlerinden öperim.....
Günay ÖZDEMİR
Bir özlemimi dile getirmeye çalıştım sadece. Yaşamanın ve geçinmenin zor olduğunun bilinciyle... Ama güzelliklerinin de... her şeye rağmen yaşamaya değen bir şehir diye düşünüyorum sevgili komutanım.
Saygı bizden. Ellerinizden öperim.
SAYGI DEĞER HEMŞERİM GÜNAY BEY! İSTANBUL'A ÖZLEM DOLU YAZINIZI OKUDUM BAYAĞI UZUN SENE OLMUŞ BENDE İLK 1985YILINDA GİTMİŞTİM BEN SANDIM Kİ;İSTANBULA SANKİ SİNOPTAN KALKIP SİZİN KÖYE KADAR MESAFE SANMIŞTIM ÇOCUK AKLIM İŞTE ALLAHIM GİDİYORUZ OTOBÜSLE YOLLAR UZADIKÇA UZUYOR 10DK DABİR ANNEME SORUYORUM ANNE DAHA GELMEDİKMİ DAHA GELMEDİKMİ DİYE :)) MEĞERSE İSTANBUL OKADAR UZAKMIŞTA HABERİM YOKMUŞ AMA ÇOK GÜZEL BİR YERDİ OZAMANLAR ŞİMDİ İSEDE CUMA GÜNÜ GİDİCEĞİM ALLAH NASİP EDERSE ÖZELLİKLE BİLECİKTEN TREN İLE SEYAHAT EDECEĞİM ÇÜNKÜ;HAYDARPAŞADAN VAPURA BİNİP O GÜZELİM MİS KOKAN DENİZİ HAVADA UÇUŞAN MARTILARI VE DENİZ ÜZERİNDE OLAN VAPURLARI SANDALLARI GÖRMEK İÇİN KIZ KULESİNİDE GÖRMEK İSTİYORUM AMA BEN SAHİL KENTİN KIZI OLDUĞUM İÇİN DENİZİ DAHA ÇOK ÖZLEDİM SİZ SAKIN ÜZÜLMEYİN SİZİN YERİNİZEDE BOL BOL GEZECEĞİM VE SAHİLE BAKACAĞIM YAZAN YÜREĞİNİZ HİÇ BİR ZAMAN SUSMASIN ÖZLEM DOLU YAZINIZ BİZLERİ ALIP NERELERE GETİRDİ TEŞEKKÜR EDERİM PAYLAŞIMINIZ İÇİN SONSUZ SAYGIM VE SELAMLARIMLA ÖZDEMİR AİLESİNE SEVGİLERİMLE
ağla yüreğim tarafından 4/13/2010 10:15:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Günay ÖZDEMİR
Bozka Ailesine selam ve sevgiyle.
ağla yüreğim
Günay ÖZDEMİR
Saygıyla selamlar Mersin'den.
Günay Bey iyi ki okumuşum yazınızı inanın çok güzel anlatmışsınız sanki İstanbul'un bir an havasını soludum. Ben de çok şehir gezdim ama İstanbul'u gördükten sonra diğer şehirlerimiz de özel, güzel ama yavan geldi. Boğaziçi Köprüsünün çok heybetli bir görünümü var hele akşam ışıkları yanınca ve çeşit çeşit gemiler geçince seyrine doyum olmuyor. Hele vapurla tur... kıyılardaki muhteşem yalılar, Kızkulesi, Kulule Askeri Lisesi vs, büyülenmemek elde mi? Benim eşim de aşığı İstanbul'un. Zaten o rüyayı bir kez gören, tekrar tekrar görmek istiyorum. Dilerim sizin de gerçekleşir hayalleriniz...
Tekrar tebrik ediyorum harika bir yazı okudum. Saygılarımla...
Günay ÖZDEMİR
İstanbul hep aklımızda. Hiç çıkmıyor ki...
Saygıyla selamlar Mersin'den.
yüreğinize sağlık yine İstanbulun panaroması çıkmış dizelerd,sevgilerimle...
Günay ÖZDEMİR
Sadece özlemlerimizi dile getirmeye çalıştık bir nebze...
Saygıyla selamlar.
ıstanul güzel şehir
sevdalı dır herkez ona
ama bence yaşanılası değil kendi adıma konuşuyorum gezmel için gitmeli ve olca parayla
çünkü ıstanulda yaşamak zor
kaç kez gittiğimi hatırlamıyorum gittim çokça rabime şükürler olsun imkanım olursa yine giderim çünkü özlüyor insn ıstanbulu
güzel anlatımdı
saygılarımla
Günay ÖZDEMİR
Bende senin gibi düşünürdüm Günay'ım inşallah İstanbulda görev yapmam derdim. Ama 30 senemin 8 senesi o şehirde geçti.İyi kide öyle olmuş. "Boğulurum,kaybolurum " diye düşünürdüm. Yanılmışım.İstanbul sevdası hiç bir sevdaya benzemez.
Şartlar inşallah seni o güzel şehirde yaşamaya mecbur eder. Kalabalığı insanı biraz korkutuyor. Ama zevkleri için katlanmaya değiyor. Güzel bir yazı , güzel bir anlatım. Öperim gözlerinden...
Günay ÖZDEMİR
Ümit ediyorum ki hayal dünyamın ötesinde bir İstanbul olacak benim için.
Sabırla bekliyorum o günleri değerli Komutanım.
Hürmetlerimle, ellerinizden öpüyorum.
Ah kardeşim neresinden istiyorsunuz,kesip gönderelim sizlere şu İstanbul'un.
Hava deseniz,artık eski hava kalmadı.
Deniz deseniz,eskiden İstanbul da lüfer balıkları yüzerdi maşallah şimdi lüfer yerine kefal avlanmaya başlandı.Hatta kefal balıkları nefes almak için zıplamaya başladı,bu da demektir ki denizimiz iyice kirlendi.Yüzmeyin sakın bu denizlerde.
Daha daha eskilere gidersek,Bostancıbaşılarımız varmış bizim hudutlarımızda sanırım son umudumuz yine hudut çekmek ve birer Bostancıbaşı koymak.Yoksa ne İstanbul trafiğine engel olabiliriz ne de kalabalıkla baş edebiliriz.
İyisi mi bulunduğunuz yerin kıymetini bilin.
ESEN KALIN.
Günay ÖZDEMİR
Karşılaştığımızda, İstanbul'da yaşayanlara soruyorum zaman zaman:
Hem bu kadar yakınıyorsunuz. hem de memlekete gelmek istemiyorsunuz. Neden? diye...
Orasını sorma. Alıştık bir kere... diyorlar.
.....
Şimdilik gelmiyoruz. Korkmanıza gerek yok :)
Saygıyla selamlar Mersin'den.
Günay ÖZDEMİR
Belki de herkesi çeken O'dur...
Kim bilir?
Teşekkürler yorum için.
Saygıyla selamlar Mersin'den.
Aynen öyledir İstanbul...Özletir kendini...Ne zaman daralsam, sığamasam bir yerlere başlarım söylenmeye: " İstanbul'um geldi..."..Şimdilerde olduğum gibi...Mayıs diyorum, kısmetse...Erguvanlar açtığında...
Bekle beni İstanbul…
Ne olursa olsun geleceğim sana…
Bırakacağım kollarına…
Saygılarımla....
Günay ÖZDEMİR
Özellikle " İstanbul'um geldi" sözünüzü çok beğendim. Şiir bile yazabilirim bu sözler için. Tabii müsaade ederseniz.
Saygıyla selamlar Mersin'den.
Eser Akpınar
Saygılar olsun İzmir den...
Günay ÖZDEMİR
İzmir'e selamlar Mersin'den.
Günay bey, İstanbul'lu olmayan birinin ağzından, çok sevdiğim, içinde yaşamaktan keyif aldığım, dünyanın hiç bir şehrinde yaşamaktan bu kadar mutlu olmayacağım, güzel İstanbul'umu o kadar güzel anlatmışsınız ki, çok teşekkür ederim.
Yazınızda bir İstanbul turu yaptım diyebilirim.İnşallah siz de gelme şansınız olursa, ailenizle, dünyanın incisi bu şehirde, çok mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşarsınız. Saygılarımla...
Günay ÖZDEMİR
İstanbul'u anlatmak için sanırım İstanbul'lu olmaya gerek yok.
O'nun güzelliği, olağanüstü bir şehir oluşu; şehirden de öte bir doğa, tarih ve medeniyet diyarı oluşu, her türlü olumsuzluk ve insanoğlunun yıpratma çabalarına rağmen her insanı biraz şair, biraz edebiyatçı yapar sanırım.
Temennileriniz için de ayrıca teşekkür ederim.
Saygıyla selamlar Mersin'den.
Ben de en son 1972 yılında gitmiştim İstanbul’a. Babam arzuhalcilik yaparak 5 kişilik ailemizi geçindirmeye çalışan bir insandı. Ne kadar kazandığını hiç bilemezdik, ama parasının olduğunun farkındaydık. O zamanlar “baban nasıl bir insan?” deseler mutlaka “cimri” olurdu cevabımız, şükür kimse sormadı. Ama cimri diyeceğimiz insan, babam parasını biriktirir bizi her yaz tatilinde gezmeye götürürdü. 10-15 gün süren bu tatillerde kimseye yük olmazdık, otelde kalır lokantada yerdik. Akrabalarımızı bir kaç saatliğine ziyaret ederdik. Çok şehri gezdik, ama İstanbul’un yeri başkadır anılarımda. Neden bilmem ama bana büyüleyici bir havası var gibi gelmişti. Zor olduğunu bilsem de hâla orada yaşama arzusu taşıyorum, özlüyorum, merak ediyorum. İmkanım olsa ben de çocuklarımı gezmeye götürebilsem o havayı solusunlar diye. Yazın benim de anılarımı canlandırdı, oldu mu şimdi Günay bey?
Birileri yazın ama yazın bir toplantı düzenlese de o bahaneyle gitsem İstanbul’a. Yazınızı ilgiyle okudum, beğendim, tebrik ederim...
İzniniz olur sanırım facede paylaşacağım, sormaya bile gerek duymuyorum sizi tanıdığım için.
Günay ÖZDEMİR
Ancak bildiğiniz gibi iş bir yandan, çocukların okulu öte yandan..
Kısmet olursa eğer, bir kaç yıl içinde İstanbul yoculuğu olacak gibi.
Bakalım... Kısmet...
İstediğiniz yerde yazılarımı sormadan paylaşablirsiniz. Daha önce de sanırım bahsetmiştik bu konudan.
Mutluluk duyarım.
Saygıyla selamlar, teşekkürler Afet Abla'm.