- 8007 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÖRDESLİ MAKBULE VE ADINA YAKILAN AĞITLAR
GÖRDESLİ MAKBULE VE ADINA YAKILAN AĞITLAR
Ali AKSAKAL
İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şube Müdürü
Makbule Hanım, 1902 yılında Manisa’nın Gördes ilçesinin Divan Mahallesinde Abdullah Efendi ile Zeliha Hanımın kızı olarak dünyaya geldi. Ailesi Gördes’in tanınmış ailesi Ali Ustalar’a (Ağustalar) mensuptur. Ağabeyi Asım, küçük kardeşi İbrahim ve daha 15 yaşında iken ölen Zehra adında bir kız kardeşi daha vardı. Makbule, küçük yaşlardan itibaren silaha çok meraklıydı. Yaşıtı kız çocukları gibi bebek, vb. oyuncaklarla oynamaz, kargı ve tahtadan yaptığı at ve tüfeklerle erkek çocuk arkadaşlarıyla savaşçılık oynamayı daha çok seviyordu. Babası Abdullah Efendiyi 1914 yılında kaybetti. Babası ona küçük yaşta ata binmeyi ve silah kullanmayı öğretmişti. ağabeyleri İbrahim (Ertem) ve Asım (Ertem)’dan daha gözü pek, cesur ve onlardan daha iyi nişancıydı. Ovadaki mısır tarlalarına dadanan ve zarar veren yaban domuzlarının kökünü tek başına kazımış olması onun ününü iyice pekiştirmiş ve arkadaşları ona “Asker Makbule” lâkabını takmışlardı.
Bilindiği gibi Yunan işgal kuvvetleri Gördes’i dört defa işgal etmişlerdir: İlk işgal 4-15 Kasım 1920 tarihleri arasında gerçekleşmiş ve Makbulelerin evinde silah aramışlar ama bulamamışlardır. 9 -13 Aralık 1920 tarihlerindeki ikinci işgal 4 gün sürdü. 21-22 Mayıs 1921 tarihleri arasındaki işgal bir gün sürdü ve Akıncı Birliği’nin saldırısı üzerine işgal sona erdi. Dördüncü işgal 1 Temmuz 1921-5 Eylül 1922 arasında 14 ay 4 gün sürmüş ve Mustafa Kemal Paşa Komutasındaki düzenli Türk ordusu Gördes’i 5 Eylül 1922 günü işgalden kurtarmıştır.
Halil Efe ve Parti Pehlivan, birlikte oldukları Çerkes Ethem Yunanlılara sığınmaya karar verince, çok öfkelenirler ve derhal ondan ayrılarak Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem (Akıncı) Beyin, düşman işgaline karşı yöreyi savunmak için kurduğu Akıncı Müfrezesi’ne katılırlar. Parti Pehlivan 11.Akıncı Birliği, Halil Efe 12.Akıncı Birliği’ne komutan olarak atanmışlardır (23 Ocak 1921 öncesine).
Halil Efe, Makbule’yi Yunan askerinin Gördes’i üçüncü defa işgali sonrasında görmüş (22 Mayıs 1921) ve sevmiştir. Parti Pehlivan’ı ve arkadaşlarını dünürcü göndererek Zeliha Hanımdan istemiş ve nişanlanmışlardır. Ancak, Gördes’in her an yeniden işgale uğrayabileceği tehlikesine karşı, Halil Efe onları daha güvenli olan Demirci’ye götürmüş, daha sonra Temmuz 1921’de evlenmişlerdir. Daha bir ay bile olmamışken, Halil Efe, arkadaşlarının haber göndermesi üzerine, Makbule’den habersiz, bir gece evden ayrılır Akıncı Birliği’ne katılır. Fakat, Makbule bunu fark eder ve ardından o da yola çıkar. Hatta, akıncılar gizli yerini düşmanlara haber verdi zannederek, Halil’i vurmaya bile kalkışırlar. Akıncıların çoğunun karşı çıkmasına rağmen İbrahim Ethem Bey’i ikna eden Makbule de akıncılara katılır. Uzun süre düşman peşinde eşiyle birlikte koşan Makbule Hanım, 17 Mart 1922 Cuma günü Sındırgı’nın Kocayayla yöresinde Yanıkburnu deresi kenarında düşmanla girdiği çatışmada yaralanmış ve iki eli düşman askerinin gırtlağında şehit olmuştur. Eşi Halil Efe de 17 Mayıs 1922 günü Selendi Kınık (Kınık Gediği) Savaşı’nda şehit düşmüştür. Naaşı, 8 saat at üstünde taşınarak, Demirci’nin Yağcı Dağı’nda kayalar içine defnedilmiştir.
Aşağıda, Gördesli Makbule Hanım ile ilgili yöre insanları tarafından yakılan ağıtlardan bir demet sunulmuştur.
MAKBULE ÇAVUŞ
Birliğe katıldım yaşım yirmidir,
“Elimde kınam” der Makbule Çavuş.
Azgın düşman, kadın kızan der midir?
“Kahpedir düşman” der Makbule Çavuş.
Gittiğimiz yollar bir ulu yoldur,
Kocayayla düzdür martini doldur.
Kimin askerisin, aslını bildir?
“Kıyarım canın” der Makbule Çavuş.
Aslımı ararsan, Rumun ferdiyim,
Vatanım sorarsan Yunanlı derim.
“Ya teslim ol ya da ateş ederim,
Kıyarım canın” der Makbule Çavuş.
Elimde mavzerim oturdum taşa,
Attığım kurşunlar gitmiyor boşa.
Şimdi kuzgunlar da gelirler leşe,
“Teslim ol alçak” der Makbule Çavuş.
Japon martinim de beşliden beter,
Attığım kurşunlar dağları deler.
Bir kurşunum kaldı sana da yeter,
“Bu kurşun senin” der Makbule Çavuş.
Gelin arkadaşlar atlara bakın,
Kurşun burayı tuttu sipere yatın,
Ben vuruldum dostlar durmayın atın,
“Yaram çok derin” der Makbule Çavuş.
Vuruldum efeler akıyor kanım,
Kır atın üstünde çırpınır canım,
Yağcıbedir’lerde kaldı aslanım,
“Halilim Efem” der Makbule Çavuş.
Vuruldum dostlar beni yatırın,
Sağıma soluma kaya getirin,
Halilimi başucuma getirin,
“Yaram derindir” der Makbule Çavuş.
Kayaya dayadım arka yanımı,
Kimse dindiremez akan kanımı,
Geride kalan al intikamımı,
“Ömrüme yazık”, der Makbule Çavuş.
NOT: Halil Efe de Makbule’nin ölümünden iki ay kadar sonra, Selendi yakınlarında düşmanla çarpışırken şehit düşmüştür. İkisi bir ay kadar düzenli evlilik hayatı yaşamışlardır. Gerisi düşmanla mücadele ile geçmiştir.
YARABBİ!!!
(Makbule hanımın abisi Asım Ertem’in eşi
Şerife Hanımın Makbule için söylediği ağıt.)
Bir elimde tüfek göğsümde iman,
Düşman işgaline uğradı vatan.
Gavurdan olur mu İslama sultan?
Bizlere bir imdat eyle Yarabbi!
Ömrünü sen müjdat eyle Yarabbi!
Çıkmış dağlara bak nice koçyiğit,
Savaştı din için oldular şehit,
Düşmana korkuydu dostlara ümit.
İslamları üstün eyle Yarabbi!
Düşmanları berbat eyle Yarabbi!
MAKBULE’YE NİNNİ
(Makbule Hanımın annesi Zeliha Hanımın söylediği ninni)
Emsin de yavrum büyüsün,
Büyüsün de hemen yürüsün,
Düşmanı vatandan sürüsün.
Ninni gül Makbulem ninni!
Gördes’in kışları serttir,
İnsanı yiğittir merttir,
Tokatı düşmana serttir.
Ninni can Makbulem ninni!
Anandan cesur doğarsın,
Yurttan düşmanı kovarsın,
Gördüğün yerde boğarsın.
Ninni Gül Makbulem ninni!
YETİŞ HALİL EFEM YETİŞ!
GÜL MAKBULENİ KAYBETTİN!
(Sındırgı yöresinde söylenen Makbule ağıtı)
Vatan için cephe kurduk
Rum’a karşı mertçe durduk,
Bir değil bin düşman vurduk,
Yetiş Halil Efem, yetiş,
Gül Makbuleni kaybettin!
Düşman gelip sana çattı,
Mert dayandı nâmert kaçtı,
Bu işe felek de şaştı.
Yetiş Halil Efem, yetiş,
Genç Makbuleni kaybettin!
Ben ölürsem vata için,
Siz bu yolda Hakkı seçin,
Düşmanı kılıçla biçin.
Yetiş Halil Efem, yetiş,
Can Makbuleni kaybettin!
Makbule’nin kanı geçmiş,
Düşmanını yere sermiş,
Efeler bu işe şaşmış.
Yetiş Halil Efem, yetiş,
Yâr Makbuleni kaybettin!
Çocuk yaşta asker oldum,
Düşmanıma kılıç vurdum,
Vatanıma benbaş koydum.
Yetiş Halil Efem, yetiş,
Gül Makbuleni kaybettin!
MAKBULE
Gördes’e girince Yunan alayı,
Kaçmadı, savaşı seçti Makbule.
Gencecik gelindi, bitti balayı
Vatan için yârdan geçti Makbule.
Yirmibir yaşında sanki ceylândı,
Korku ne bilmeyen bir küheylândı,
Düşmanı parçalar dişi kaplandı,
Genç yaşta cepheye koştu Makbule.
Halilim soldurdu gonca gülünü,
Kocayayla Gördes duydu ününü,
Vermedi vatanı seçti ölümü,
Kuş olup cennete uçtu Makbule.
Bitmişti kurşunu kaldı geriye,
Başladı boğuşma Rum askeriyle,
Gırtlağını sıktı sıktı eliyle,
Zaferlere muştu, muştu Makbule.
Destanın söylenir halkın dilinde,
Yunan askerleri kaldı elinde,
Mart’ın onyedisi Cuma gününde,
Kuş olup cennete uçtu Makbule.
Ali AKSAKAL
17 Mart 2006
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.