- 2124 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ZULÜM ADIN NE SENİN....?
İnanç; inanmaktan önce edepti müslüman hanımların göğsünde. Biz örtümüzü üzerimize almadan önce edebimizi takarız ve gururla dökeriz o nazlı başörtülerimizi omuzlarımızdan aşağıya. Salarız rüzgara karşı tıpkı eğik bir başak gibi erdemli. Namusumuzdur ve sınırlarımızı çizen toprağımızdır örtümüz bizim. Bir Aşktır içimizde örtümüz ve hiç bir suyun söndüremeyeceği bir ateştir yaktığımız ve uğruna yandığımız.
Hiç şaşırmadım aslında onu bu akşam haberlerde izlerken. Elleri titriyordu ve sesi boğazında düğümleniyordu. Ne zordur o an da konuşmak ve duygularını ifade edebilmek... Ne zordur ve ne kadar zordur. Yapamıyordu bunu zaten. Takma saçlarını tutarken ve gün kadar aydın yüzünü saklarken bir ceylan kadar ürkek ve güzeldi.
Suçsuz du...Bunu da yine en iyi o biliyordu ama, nedense saklanmak istiyordu yüzünü tüm insanlardan yinede. Binlerce öğrenciden yalnızca biriydi ve başka yerlerde ki birileri gibiydi.
Kadıköy Leman Kaya İlköğretim Okulu’nda perukla sınava girmek isteyen Ümit Köse kardeşimiz Dç. Dr. Barbaros Okan tarafından çirkin bir saldırıya maruz kalmış ve hırpalanmıştır.
"Okul önünde yaşadığı olayı anlatırken gözyaşlarına engel olayan Ümit Köse, Herkesin içinde başındaki peruğun çıkartılarak rencide edildiğini söyledi. Köse, "Emeklerim boşa gitti. Herkesin içinde başımdaki peruk çıkartılarak rencide edildim. Hangi hakla bana bunu yapabilir. Bir yıl boyunca bütün çabalarım yok oldu. Haklarım elimden alındı." diye konuşarak gözyaşlarına boğuldu." haber.com
Kınayamıyorum bile ben artık bu durumu. Kınanacak durumun bir değeri olmalı çünkü. Nasıl bir zavallılıktır ki bu durum kınanacak kadar dahi olsa bir değeri yok içimizde.
"suskunluğum asaletimdendir her lafa verilecek bir cevabım var, lakin; bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye" sözü bizim ebed bir cevabımızdır.
Ne yazık ki; şizofreni bir zihniyet var bizim ülkemiz de. Ve o illet nöbeti tuttuğu an katlediyor inancımızı hiç acımadan. Benim diyorum çünkü, ağlayan o gözler benim de gözlerimdi aslında. Yaşamayan anlayamaz böyle bir durumu elbette. Ancak insan olmak adına birazcık dahi olsa, empati kuramazmı insanlar, insanlıkları adına.
Hala bu zihniyeti ısrarla ve göre göre-göstere göstere savunan insanlar var ülkemiz de. Demokratik ve eşit bir yaşam karşısında bu kurumlara ısrarla destek verip inatla bu zihniyete destek olanlar da bu suçu işleyenler kadar suçludurlar.
Demokrasi diyoruz, insan haklarından bahsediyoruz. Demokrasi,yalnızca kendi partisini ve kendi yaşam tarzını benimseyip zorla Millete kabul ettirmek ve insanlar üzerinde inanç ve kılık kıyafet baskısı yapmak demek değildir. Demokrasi, devletin zirvesinde başörtüsünü reddedip kadeh tokuşturmayı mübah görmek değildir.
Demokrasi; açık bölegeleri kapalı yerlerinden çok fazla olanı medeni,kapalı olan yerleri açık bölgelerden çok fazla olanı da gerici (yobaz) olarak adlandırmak değildir.
Demokrasi, boynunda haç il ünüversite kapısından elini kolunu sallayarak giren bir insana kucak açıp, başörtüsünü yırta yırta bir kadını yerlerde sürüklemek demek değildir.
Demokrasi, kapalı olmayan insanlara başım üstünde yerin var gel buyur deyip, kapalı insanlara da "başını açacaksın" yoksa burada yerin yok senin demek değildir. Bunun aksini iddia eden insan, demokrasiden nasibini almamış demektir. Kamusal alan kavramının doğru anlaşılması, hizmet veren ile hizmet alan ayrımının doğru yapılmasına bağlıdır.
Hizmet almak için kamunun kapısını çalan vatandaşa bürokrasi, başını açacaksın baskısı yapamaz. Üniversiteye okumak için gelen kız öğrenci hizmet veren değil, hizmet alan durumundadır. Yani bu gençler YÖK`ün (ya da başka bir otoritenin) memuru değil, devletten hizmet alan vatandaş durumundadırlar. Bu kişilere baskı yapılması hukuk dışıdır, demokrasi dışıdır; keyfidir. Demokrasi keyfiyetle var olamaz ve şahısların zevkine göre yürüyemez.
Başörtü meselesi Türkiye`nin gündemini neredeyse çeyrek asırdır meşgul ediyor. Bu süre içinde milliyetçi, muhafazakar, dindar, sağcı, sosyal demokrat vb. gibi nice iktidarlar geldi geçti ve bu meseleye asla çözüm bulunamadı. Neye rağmen? meydanlarda halka çözüm sözü verilmesine rağmen. Böyle bir meselede tek taktik inatlaşma üzerine kurulu kamplaşmalar olmamalıdır.
Halkın sokakta büyük bir olgunlukla çözdüğü bu problem elbette sistem tarafından da çözülmek zorundadır. Başörtüsü meselesine herkes dilediği gibi yaklaşabilir. Kimileri bundan rejim bunalımı çıkarmak ister, kimileri de siyasi rant elde etmek ister.
Acı bir gerçek var ki oda, mütemadiyen başörtüsü aleyhtarlığı yapan marjinal bir otorite var ülkede; kitle yöneticileri içinde kalmış marjinal eğitimcilerde. Onlara sormak gerekiyor aslında, bu yasağın kime faydası var? Ülkemize mi, devletimize mi, gençliğimize mi?..
Heyhat! Türkiye de bürokrasi karanlık buhranında güneşsiz yaşıyor. Güneşse ölülerin değil,dirilerin üzerine doğar hep.
Yarasalar baş aşağı tutunarak karanlık mağaralarda ışık yüzü görmeden yaşarlar. Oysa yarasalar çoğu insanın gündüz yapamadığı işi, gece zifiri karanlıkta yaparlar.
Deve kuşu sessizce başını kuma gömünce bunu korktuğundan dolayı yapar sanırlar. Oysa bu kuşlar,o sananlardan daha akıllıdırlar. Hayvanlarla insanları yan yana getirmek elbet saygısızlıktır ama,Darwin derki insan maymundan türemiştir.
Yani "insana en büyük saygısızlığı, yine bir insan yapmıştır."
Kısacası,Demokrasi için "tahammül rejimi" derler ya hani, ne var ki tahammül kültürünü bir türlü içine sindiremeyenler var.
Aydın yaklaşımının kalbi, temel hak ve özgürlükler üzerine atılmalıdır. Sizinde aydın bir cümleniz varsa eğer, Ümit Köse"ler adına yükseltin sesinizi.
Men dakka dukka....
YORUMLAR
zulmun sahibi jakoben zihniyet, yani Cennet Mekan Necip Fazıl Kısakürek'in "Dünkine eş küfür yobazı, kahpe devşirmenin piçinden gelir" dediği, dönmelerin şimdiki jakoben piçleridir, bunlar Anadolu insanının bir çok savaştan çıkıp yorulduğu, bitap düştüğü ve şöyle hafif bir dinleneyim dediği ama gaflete daldığı bir süre içinde, peydahlanan geçmişin dönmelerinden arta kalan bugünün piçlerinin kritik yerlere yerleşip, Anadolu Müslüman Anadolu insanına tepeden bakmalarının yansımasıdır zulum, ama payidar kalmayacak zulum işte Müslüman Anadolu uyandı artık hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Görecekler elmi yaman beymi yada anyayı konyayı az kaldı görecekler İnşaAllah.
2000 yılında üniversiteyi kazanmış kayıt yaptırmıştım.b.ö yasak olduğu için kendimce bir çözüm uygulamak istedim peruk kullanmaya(ne kadar doğru bilmiyorum ama hiç bir şey yapmamaktan iyidir diye düşünerek)karar verdim.uzun aramalar sonucu edindim peruğu.okula ilk kez perukla girdiğimde yerin yarılması için az dua etmedim.okulda liseden tanıdığım bir kaç arkadaşım da vardı.onlar açıktı.kendimle hergün hesaplaşıyor yaptığımın ne kadar yerinde bir şey olduğunu sürekli sorguluyordum.depresyona girdim.aslında son derece neşeli biri olmama rağmen kimseye görünmemek için herkesten kaçıyor ve her gün her saat ve dakika (neredeyse )ağlıyordum.Arkadaşlarımın gözleri önünde eriyip gidiyordum.bütün bunların yanında hocalar ısrarla peşimi bırakmıyor (biz peruğun altındaki zihniyeti bu okulaalmıyoruz )dercesine her gördüklerinde hakaret ediyorlardı.sonunda müdür tarafından odasına çağrılıp peruğumu çıkarmam konusunda okkalı bir dolu laf duydum.ve aslında okulu kendi isteğimle bırakmamın ne kadar da yerinde olacağını anlatıyordu.(nazike hanım)...tahmin edeceğiniz üzere üniversite mezunu değilim.sonradan açıköğretimi bitirdim.söylemek istediğim kız çocuklarını okula gönderme kampanyalarını düzenlerken aslında bizim gibi kızların bir an evvel evlendirilip çoluğa çocuğa karışmamıza karar vermişler bile..Allah onlara istedikleri ve hakettikleri muameleyi yaşamalarını nasib eder inşallah..yazınız beni çok eskilere götürdü.Allah razı olsun..kaleminiz daim olsun.sözleriniz eksik olmasın.eyvallah...
Geçen bir televizyon kanalında “kamusal alan” denilen mayınlı arazinin sahipleri kimdir, devlet mi, halk mı, üzerinden sohbet yapılıyordu. Sahi kamusal alan kime aittir, kamusuz alan ne kadar kamudur. Daha doğrusu kamusal alan sözlük manasının dışında ne demektir.
Bu kamusal alana vergi veriyorum, ekiyorum, gübre atıyorum, suluyorum sıra hasada gelince yan çiziliyor.
Yunus Ermenin bir şiiri vardı, herhalde bu gün şiirin bu kısmını aşağıdaki gibi değiştirirdi.
“Mal sahibi mülk sahibi
Hani bu kamusal alanın ilk ve tek sahibi”
Saygılar, selamlar
Mehtap Yıldız
Allah razı olsun sayın BABAOĞLU.....bizde diyoruzya işte,aslında hepsi yalan diye.....bizlerde mumları söndürecek yatsıları bekliyoruz umutla belki..varlığınız güçtür güzelliktir....saygımla duamla
Sevgili Mehtap, yazının içeriği beni alıp götürdü geçmişe, yaşadıklarım geldi aklıma...Başkalarının isteği doğrultusunda kukla olmaya zorlanmalar...Bir gün bu zorbalar hak ettikleri yeri bulacaktırlar...İnancım Mevlaya sonsuz...Lakin yine de diyorum ki, Allah görmeyen bu kullara görmeyi nasip etsin...
Geçenlerde hastanede bulunmam gerekiyordu...Sıra bekliyoruz bir bayan geldi...Öfkeyle nedenini soruyor; verilen randevu saate neden uyulmadığını, oradan bir bayan o kadar samimi bir dille biraz bekliyoruz lakin doktor bey güzel ilgileniyor,bu kadar beklemeye göz yumalım demesine kalmadan kadın size söylemiyorum kesin sesinizi deyince inanılmaz üzüldüm, müdahale etme gereği duydum...Size bu hakkı kim veriyor istediğiniz gibi esip kükrüyorsunuz ne konuştuğunuzun farkındamısınız... Kesin sesinizi diyerek tekrarladı konuşmasını ve ayağa kalkarak başı bağlı bağnazlar saldırıyorlar bana saldırıyorlar diye bağırmaya başladı...Şimdi bu kadının Sayın Fikret Bey den farkı ne? ikiside samimyetten uzak...
Ama yine de o kadın ve bu yaklaşımdaki tanıdığım bütün insanlar için; RAB 'den tek istediğim kalplerine merhamet ve adaletin işlemesi olacaktır...
Sevgilerimi gönderiyorum dost yüreğinize..Öyle isimler var ki yorumları can katar dı lakin esirgemişler...
Mehtap Yıldız
güzel yorum içinayrıca teşekkür ederim....varlığınız güçtür ve güzelliktir....
cansın......sevgimle duamla.....
Yani "insana en büyük saygısızlığı, yine bir insan yapmıştır."
Kısacası,Demokrasi için "tahammül rejimi" derler ya hani, ne var ki tahammül kültürünü bir türlü içine sindiremeyenler var.
Ben bu yazı karşısında susuyorum. Tek diyebileceğim, nerde demokrosi. Hani biz cumhuriyetle idare ediliyorduk. Hani insan hakları vardı. Hani herkesin okuma özgürlüğü vardı. Yok kardeşim yok! Koca bir yalan. her şey bir karış beze takılıp kalıyor neden?
kutlarım sevgili Mehtap...
Mehtap Yıldız
cinsel tacizi uygulayan kimler?
kadın erkeğin nazarında hangi değerde peki? önce aç oarsını burasını,sonra çirkince emellerine kurban et...amanda ne çirkin.....neden erkekler değilde hep kadınlar erkekelr tarfından tacize uğrarlar?
güzellik yarışmalarında kadınlar...fotoromanlarda kadınlar...ekranlarda kadınlar. sokaklarda kadınlar...gazetelerin üçüncü sayfalarında manşet manşet boy boy kadınlar....dergilerde kadınlar....reklam panolarında kadınlar....
ve daha ne çirkin haller var....bunları yapanları yargılasakta,İslamın adına tutturduğunuz o kırbacı sonra masya yatırsak....olmaz mı?
Fikret TEZEL
Mehtap Yıldız
sanırım sorunun asıl cevabını siz zaten biliyorsunuz ama,bununla yüzleşmeye asıl sizin cesaretiniz yok ne yazık....yok işte...
Burada gözden kaçan bir püf noktası var : Sözü edilen ve ülkemizde de uygulanması istenilen tarzda bir özgürlük Batı ülkelerinde var. Ancak değerli yazarımız dahil, o özgürlüğü arayan kız- erkek tüm kardeşlerimiz aslında Batı karşıtı ve Doğu sempatizanı. Karşıtı oldukları Batı'da aradıkları özgürlük varken ; sempati duydukları Doğu ülkelerinde, saçının kılı gözüken , ya da pantolon giyenler kırbaç dahil çeşitli cezalara çarptırılıyor. Yani özgürlükler tek taraflı. Üstelik bir de ; cinsel saldırıya uğrayan kadınlar cezalandırılıyor.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim : Biz hangisini istiyoruz ?
Fikret TEZAL tarafından 4/12/2010 3:32:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yüzdedoksanı Müslüman bir ülke de yaşıyormuşuz /sözde.....
Dünyanın hangi bir yerinde vardır bu kendi kendinden korkma veya var mıdır?
Sözde Müslüman bir ülkeyiz ve ne yazıktır ki bir başörtüsünden bile korkuyoruz.
Korktuğumuz aslında başörtüsü değil kendimiziz.
Özgür bir ülkeyiz diyoruz.
Evet özgür bir ülkeyiz ve bunu suçu sadece başını örtmek olan gençlerimizden sakınarak çok güzel gösteriyoruz.
Kardeşimi üniversite imtihanına götürmüştüm. Kardeşimi dışarıda heyecanla beklerken kot pantalonu bedenini sıkı sıkı saran ve yine pantalonunun orasında burasında kesikler olan bir kızcağız, üstünde askılı blüz (yıl 2000). Kimlik kontrolü yapıldı ve içeriye girdi. ( Sakın yanlış anlaşılmasın asla kimseyi kıyafeti için eleştirmem kişisel tercihtir. Kaldı ki benim kardeşimde gayet serbest giyinir).
Peşinden türbanlı bir genç kızımız. İçeri o şekilde girmesi yasak/mış. O da haklı olarak çıplak girene yasak değil ama deyince gerisini anlatmak istemiyorum...
Madem özgür bir ülkeyiz diyoruz, bırakalım dileyen dilediği gibi yaşasın özgürlüğünü. kimse kimsenin sesini kısmaya, engellemeye çalışmasın. Özgürlükler tek taraflı olacaksa, adı özgürlük mü olur?
Anlatımınız mükemmel....
Mehtap Yıldız
Rabbim her iki cihanda ak ve pak olarak yaşayıp ona ulaşmayı nasib eylesin cümlemize...
imtihanımızdır dedik mecburen teselli ettik kendimizi....
varlığınız güçtür güzelliktir....saygımla duamla çook....
Yazı harika.
Herşeyden önce sanat var. duygu var.
Sırf siyasi bir unsur olarak algılanan Türban'ı anlattığı için GÜNÜN YAZISI seçilemeyecektir.
Fakat ben kendi gönlümde seçtim gitti.
Mazlumun feryadından daha mı önemli diğer böcek ve çiçek konuları?
Neden hep tırıvırı konular seçkiye girerde böyle güzel yazılar dışarda kalır hala tam anlamış değilim.
Çünkü haklı bir izahı yok.
Fikret kardeşim dahi herkes hemfikir. Bireysel özgürlükler askıda ülkemizde. İnşallah yeni anayasamızda bu gibi haksızlıklar giderilir.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne.
Fakültede okurken; üst kattan bir arkadaşın bana seslendi. Başımı az dışarı uzatıp merdiven korkuluğunden yukarıya sesin geldiği yere baktım.
İç çamaşırı bile giymemiş bir kızın korkulukların yanında dikildiğini farkedince içeri kaçtım.
Yukarıya arkadaşlarımın yanına gittiğimde hepsi bana gülüyordu.
Meğer onlarda aynı durumu alttan geçerken fark etmişler ve bana kasten seslenmişler.
Yani okula donsuz gidilirken inancı gereği baş bağlamaktan bir şey çıkmaz.
Diğer İslam devletlerinde de tersi olurmuş. Oluyor bazı vakalar. Bunları da tasvip etmiyorum. Dünyada şeriatla yönetilen tek ülke yok. Herkes de kendi rejimini şeriat olarak lanse ediyor. Çerpık uygulamalar da İslam'a yamanıyor.
Artık kemndimizle uğraşmayı bırakıp uzay çağının gereğini yapalım.
Bir ünüversite öğrencisinin başörtüsüne saldıran nasıl prf olur?
Sütçü imam; bir Fransız'ın Türk kadınının başından örtüsünü çekince ne yaptığını bilmez miyiz?
Müslüman bir ülkede genel ve özel evlerin vızır vızır işlediğini bilmez miyiz?
Çıplallar kampında hayvanlar gibi yeli yabancı karışık dolaşıldığını ve bu kamplardan bizde de olduğunu bilmez miyiz?
Giyinmek değil soyunmak şeytani bir olgudur ve sistemimizi, ahlakımızı bozar bilmez miyiz?
Kutluyorum Yazarı. Fikirlerinden ziyade yazısının sanat değerinden dolayı.
10 Numara.
Selamlar.
Mehtap Yıldız
anlama kabiliyetimizi kaybettik ve bunun fakirliği ne yazık ki sinelerimizde öyle bir cerahat bağlamışki, yuyunacak bir katre temiz duygu bulamıyoruz insanlık olarak...
sadece hoşgörü ve özgürlük....varlığınız güçtür ve güzelliktir....
güzel görüp güzel düşünen varlığınız Cenabı Hakkın kudretine emanet olsun....saygımla ve duamla.....
Tarafsız, adil, demokratik bir gözle bakmayı becerebilirsek eğer ; insanların inançları gereği örtünmelerini anlayışla karşılamak gerekir. Özellikle yüksek öğretimde, yüzlerininin tanınmasına mani olmayacak şekilde kapananların da okullara devam edebilmeleri sağlanmalıdır. Devlet okullarında yapılamıyorsa bile, özel üniversitelerde bu imkan sağlanmalıdır.
Bu konuda dayatmacı olanlar, olay çıkaranlar, olumsuz davranışlarla gündeme gelenler, sadece yeni mağdurlar yaratıp, tepkilerin ve olumsuzlukların artmasına sebep olurlar.
Madalyonun diğer yüzüne de bir göz atarsak eğer ; İslâmî kuralların geçerli olduğu ülkelerde de bunun tersi bir uygulamanın var olduğunu görürürz. Üstelik şiddet ve ağır cezalar söz konusu. Saçının kılı görünen, pantolon giyen kadınlar kaıbaçlanıyor, hapsediliyor. Özgürlük sadece kendimiz için değil, başka inançları olanlar için de istediğimiz olmalıdır.
Değerli yazara sormak isterim ; saçının kılı göründüğü, pantolon giydiği için cezalandırılan insanlar için fikriniz nedir ?
Mehtap Yıldız
bir kere, dinimizde zorlamak diye bir şey yoktur. herkes arzu ettiği şekilde giyinir ve arzu ettiği derecede inanır. İslamı kendi emmelri uğruna kullanıp tarikat Kuran ve Fadime şahinler gibi meydanlarda gövde gösterisi yapan eli asalı ve yüzü sakallı şalvar cübbeli insanlar tarafından İslama bakarsanız eğer,göreceğiniz elbetteki itici ve ürkütücü bir görüntüdür.
hiç mi okumazsınız ve anlamazsınız Allah aşkına. bizim Sevgili Peygamberimiz zaman olmuş saçını uzatmış omuzlarına salmıştır,yeri geldiğinde boyamıştır,yeri geldiğinde spor yapmıştır,yeri geldiğinde sevgili eşi hz. Aişe ile bir eğlence seyretmiştir,bazan dikiş dikmiştir,bazan yemek yapmıştır.
bizler neden peygamber nazarı ile değilde sonradan meydana çııkmış hurefellerle islamı anlamaya kendimizi zorluyoruz. yeri gelmişken aklıma gelen küçük bir olayı yazayım...
bir karı koca varmış ve İslamı hakkıyla yaşamak için uğraşıp dururlarmış.
Kadın her daim saçını örtermiş melekler gelsin diye,adam durmadan beslmele çekermiş şeytanlar kaçsın diye...artık öyle bir noktaya gelmişki bu hal adamın canına tak demiş ve alıp hanımını karşısına şöyle demiş...
güzel karım gel bu gece sen saçını aç melekler kaçsın bende besmele çekeyim şeytanlar kaçsında biz birzcık başbaşa kalalım olmazmı...
İslam kolaylık dinidir.Kolaylaştırın zorlaştırmayın,mijdeleyin nefret ettirmeyin der güzel Peygamberimiz. İslam Kuranın ayetleri ve Peygamber hayatı ile sınırlarını çizmiştir. ama asla insanlar üzerinde bir baskı uygulamamıştır.
burada ki olayda zihniyeti maalesef belirsiz olan bir ideolojiye kurban ediliyoruz biz başörtülüler.
bakın 2002 den beri Ak parti hükümeti iktidarda.
kimin başında zorunlu bir örtme baskısı veya kimin inancından dolayı bir yasak belirtisi gördünüz.
Allah aşkına birazcık olaylara objektif olarak bakmayı öğrenelim.pantolon diyosunuz..efendim kusura bakmayın ama, benim en nefret ettiğim şeydir bu salla kafanı adı hu olsun modeli...insan ya kapalıdır adam gibi bir tesettürle,ya açıktır adam gibi bir tarzla....
yani dar bir badi ve altında kot pantolon üstünde bir başörtü.yok öyle şey.kimsede kusura bakamsın yani.
bu görüntü olarak dahi İslama uygun bir tarz değildir.bu düşüncemi eşleştirmeye devam ediyorsanız işte hodri meydan...
Anne baba dahi olsa baskı ile evladının başını örttürüp kılık kıyafeti üzerinde egemenlik sağlayamaz. İslam öğretmeyi emreder baskı uygulamayı değil.
bir insan ya adam gibi tesettüre girip hayatını öyle sürdürür veya adam gibi modern giyinir ve hayatına öyle devam eder...
Kısaca Müslümanın alacası olmaz efendim...İslamın sınırları çizilmiş ve nasıl uygulanması gerektiği vahiy ve peygamber hayatı ile öğretilmiştir.
arzu eden uyar arzu etmeyen eyvallah der ve yoluna gider.
cezayı kul değil ancak ve yalnız Allah keser....
Fikret TEZEL
Mehtap Yıldız
evet, cahiliye döneminden kalmış kırıntılar ne yazık ki günümüzde bırakın islam ülkelerini, tüm dünya devletlerinde vardır ve bu cehaleti sürdüren sizin bahsettiğiniz İslam ülkeleride olmak üzere islam adına diyede boy göstermektedir.
işte bizim ülkemizde böyle diğerlerinde sizin gördüğünüz şekilde...
ama bu genele maaledilemez öğle değilmi....bir idarenin zavallılığı bir millete yüklenebilir mi...
sorun tamamen Kurandan ve İslamdan uzaklaşmış, Allah ile bağlarını kopartıp kendi otoriter sistemini benimseyip yerleştirmiş devlet modellerinden kaynaklanmaktadır.....
cahiliye dönemindeki bütün çirkinlikleri hz Peygamber asm veda hutbesinde açık olarak ifade etmiştir.
ki,sizin buna cevap ararken unuttuğunuz ve bizim hala başörtümüz kadar acı olan bir kan davası zulmüde var ülkemizde...berdel var....konumuzla lakası yok ancak,İslamın asla tasvip etmediği bu gerçekler bizimde ferdi bir gerçeğimiz ve sorunumuzdur....
bu kanı ve bu haksızlıkları yine toplum olarak beraber çözüme ulaştırmalıyız...bunuda gerçekten sözde değil,özde aydın olma vasfını kaznarak başarabiliriz....
saygılarımla....
Türkiye'mizin çözülemeyen sorunlarından bence en büyüklerinden biri, yazdıklarınıza aynen katılıyorum.
Hiç kimseye zorla kapan diye baskı yapılmıyorsa, okumak isteyen kızlarımızın da başı zorla açtırılmamalı.
İçimizi burkan görüntüler,biteceğine inancım da kalmadı,saygılarımla.
Mehtap Yıldız
saygımla ve sevgimle.....
Sevgili yüreği güzel dost,
Yazınıza bir damla göz yaşı bıraktım.Bende başörtümden dolayı üniversitede çok zorluklar çektim.Elhamdülillah hakkını verdiğimi düşünüyorum.Rabiim cümle madur kulunun yar ve yardımcısı olsun.Dualarımız müşterek.rabbim başörtülerimize uzanan elleri elbet bir gün kıracaktır.HASBİNALLAHU VE NİGMEL VEKİL.ALLAH sizden ebeden razı olsun.sevgilerimle...
Mehtap Yıldız
eyvallah...Cemabı Hak çook razı olsun inş....saygımla sevgimle....
baş örtüsüne karşı cıkanlar hadi rolleri degişelim karşı cıkanlara zorla baş örtüsü taksınlar .....ama gene anlayamazlar baş örtüsünü takmak icin onun neden takıldıgını bilmek bunu icine sindirmesi cok sevmesi gururla takması gerek buna sebeb olanlar , okuma hakkı elinden alınanlar sadece ALLAH C.C emrini yerine getirmeye calışanlar bu göz yaşını akıtanlar hakkınızı nasıl ödeyecekler acaba ilahi günde bunun hesabıını nasıl verecekler.....
Mehtap Yıldız
saygımla ve duamla....
başından sonuna kadar katıldığım bir yazıydı...
izlerken dayanmak çok. ne yazık ki iç sızlatan bu durumlara toplumca alışmış hale gelmek.
ne kadar susar olduk....en azından susmadığınız ve tepkinizi dile getirdiğiniz ve paylaştığınız için teşekkürler.
saygılar...
Mehtap Yıldız
selam ve duamla....
Başının örtüsü bir şekilde görünür ve görünmez ellerle çekilen kadınların kıyameti kopuyor...iyi biliyorum.
Bundan diğer kadınlar ve bütün erkekler sorumludur sadece durup seyrettikleri için.
Mahşerde herkesten davacı olacak o kadınlar, hesap günü herkes kendini görecek dünyanın yalancı aynasında.
saygılar
Mehtap Yıldız
bana bir harf öğretene kırk yıl köle olurum diyen bir dinin sahipleriyiz...
değeriniz ve yeriniz benim yüreğimde çok ayrı bir yer tutar....
sevgimle ve sonsuz saygımla....
Aynı haberi bugün hepbirlikte izledik...
en küçük kızımın sorduğu tek soru anne neden.....
vereceğim cevap onu ne kadar tatmin edecekti bilmiyorum:(
.....
Mehtap Yıldız
zaman ourki işte böyle küçük bir çocuk o minicik yüreği ile koca bir büyüğe okkalı bir ders verir....
duyarlı yüreğinize selam olsun.sevgimle can dost......