YAS TUT TUTABİLDİĞİN KADAR
Ben hiç sevmemiştim böyle... Böyle ölesiye aşık, delicesine aşka tutsak... Hayır, hayır... Ben böyle değildim ve hiç olmadım. Kimdin? Ne zaman geldin sen? Sormadan etmeden aldın beni aşkın o büyülü mavisine. Yapılır mıydı bu bana? Gelip oturuverdin yüreğimin o en derin köşesine. Bazen gülüşlerim oldun, hatta sonu gelmek nedir bilmeyen kahkahalarım... Bazen de dinmeyen gözyaşlarım, varlığımı paramparça eden acılarım oldun sen.
Ben hiç yaşama dört elle sarılmamıştım sen yokken. Varsın gelsin derdim elbet birgün ölüm kapımı çalacak; ha birgün önce ha birgün sonra... Ne fark ederdi ki... Bir can borcum vardı, o da alınacaktı. Bu gayet doğaldı, ta ki sen girene kadar hayatıma. Sen vardın ya hayatımda Allah’ıma yalvarır olmuştum ’ Ne olur onu yaşamama izin ver. ’ diye. Sırf seninle bir ömür geçirmek için istiyordum bunu. Nerden bilebilirdim ki böyle ansızın çekip gideceğini...
Ben hiç ağlamazdım, ölmek istemezdim her gece böyle sen varken. Sen gittin ya, beni böyle sensizlikle başbaşa bıraktın ya yokluğuna alışamadım; kendi ellerinle yok ettin beni. Şimdi yas tut tutabildiğin kadar... Çünkü bu gece sensizliğe son veriyorum.Çünkü bu gece dinmeyen acılarımı dindiriyorum, ölüme koşuyorum... Hoşçakal bebeğim...