- 936 Okunma
- 17 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR SORU Kİ; NEDEN?
“ Merhaba, benim ismim Çağla. On altı ay evvel katıldım aranıza. Doğduğum gün “ Annesi “ dedikleri birinin kucağına verdiler, beni. Annesi, harika kokuyordu. Kucağı, sıcacıktı. Ve tadı muhteşem bir sıvıyı emmem için elinden geleni yapıyordu. Ben de inadına emmiyordum. Aslında çok da eğleniyordum. Ama eğlenceyi uzatınca da beni yatağıma yatırıyorlardı.
Bir sürü insan durmadan eğilip yüzüme bakıyorlardı. Dayanılacak gibi değildi. Tekrar Annesi’nin kollarında olmak istiyordum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bir şey söylemek için ağzımı açtığımda çıkan çığlık beni bile korkuttu. Yeşil gözlü bir kadın gülümseyerek yatağıma doğru eğildi. Dikkatle kucağına aldı. Annesi kadar olmasa da güzel bir kokusu ve sevgi dolu kolları vardı. Ödül olarak küçük bir gülümseme verdim o’na. Yeşil gözlerinden akan su yanağımı ıslattı. Onun isminin “ Babaannesi “ olduğunu öğrendim, sonradan.
Günler geçtikçe dünyaya alışıyordum. Bu arada birçok akrabam olduğunu öğrendim. Anneannesi, teyzesi, halası, dedesi, ninesi…
Hepsi etrafımda pervaneydiler. Beni ağlatmamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Annesi’nin benim annem, Babası’nın da babam olduğunu anladım. “ si “ takısı alan herkes benim ailemdi. Ben söz konusu olduğumda birbirlerine böyle diyorlardı. Ben, ortak noktalarıydım. Ve bu çok hoşuma gidiyordu.
Annem ve babam gezmeye gittiklerinde beni anneanneme ya da babaanneme bırakıyorlardı. Her iki evde de harika vakit geçiriyordum. Babaannemi çözmem biraz zaman aldı. Onun evinde yasaklar vardı. Sehpanın üstündekileri ellemem yasaktı. Ne zaman ellemeye kalksam önce “ Hayır, Çağla “ diyordu. Onunla inatlaşmak çok hoşuma gidiyordu. Bu yüzden o" hayır" dedikçe ben ellemeye devam ediyordum. Bu sefer de elimin üstüne, canımı yakmayan, bir tokat iniyordu. Yalnız bir kere canımı çok yaktı; duvardaki beyaz çerçeveli, küçük iki deliğe parmağımı sokmaya çalıştığımda. Bir daha da yapmadım.
Hep sevdiğim yemekleri yapıyordu. Onun evinde yemek yemeye bayılıyordum. Komik kadındı ve beni çok güldürüyordu. Hele benimle emeklerken ki hali inanılmazdı. Sürekli oyunlar üretiyordu. Çok da güzel sarılıyordu. Beni seviyordu. Ben de onu.
Annem ve babam beni ne zaman babaanneme bıraksalar belli bir saatte mutlaka alırlardı. Ama bu gece gelmediler. Biraz gecikeceklerdi galiba. Babaannem beni müzik dinleterek uyutuyor. “ Haydi, bakalım Çağlacığım, jazz cd mizi dinlemeye başlayalım “ dediği zaman, uyku saatimin geldiğini anlıyordum. Bu gece de beni pusetime yatırdı ve çok sevdiğim o müziği açtı.
Gece, uykumun arasında, ne zaman annemi ve emmeyi istesem, ağlarım. Bağıra bağıra hem de. Annem, koşarak gelir, beni kucağına alır ve emzirir. Gece boyunca, her istediğimde yaparım bunu. Yine ağlamaya başladım. Ama annem gelmedi. Onun yerine babaannem aldı beni kucağına. O beni emziremez ki. Annem nerde? Burası benim odam değil? Neden babaannem var yanımda? Yatağım da benim yatağım değil. Baba? Babam da yok. Beni neden almadılar? On altı ay sonra neden bu değişiklik neden? Neler oluyor? “
…/…
On altı aylık torunum için bir karar verdi; annesi ve babası: “ Artık memeden kesilme zamanı geldi.” Dediler. Perşembe günü bana bırakıp İstanbul’a gittiler. İlk gece oldukça zor geçti. Sonraki geceler de farklı değildi ama sanki daha bir alışmıştık birbirimizin gece varlığına.
İlk gece uyurken seyrettim, torunumu. “ Neler geçiyor kim bilir aklından? “ dedim. Henüz çok küçüktü. Bu yüzden kimse ona neler olacağını anlatamamıştı. Onunla konuşamadan gitmişti anne ve babası. O, kendini bu geceye hazırlayamadan ayrılmıştı; anne ve babasından. Bir gece önce kendi evinde, kendi yatağında, annesi ve babası ile birlikteyken; anlayamadığı, bilmediği bir sebepten ötürü, yapayalnız bulmuştu kendisini. Anlayamadığı, anlamlandıramadığı bu durum yüzünden kim bilir ne fırtınalar esiyordu aklında ve yüreğinde? Ve henüz konuşamadığı için soramıyordu; “Neden?” diye.
Hayatımızın çeşitli dönemlerine ait sorularımız vardır.
“ Neden? “ bunların içinde en temel olanıdır.
Bazen; soracak kimseyi bulamadığımız için acıtır canımızı.
Bazen; sorduğumuz halde yanıtsızlığı ile incitir bizi.
Bazen; aynı dili konuşamadığımız için sorulmadan kalır.
Bazen; sormak saçma geldiği için sessizliği seçer.
Ve “Neden?” Sorusunun geçti her yerde, hazırlıksız yakalanmışızdır bir şeylere.
Bir şeyler dediklerimiz de yalnız kalışlarımızdır, genellikle.
Eser Akpınar
İzmir
11.04.2010
YORUMLAR
Eser hanım çok sevdiğiniz(öyle gözüküyor) torununuzun ağzından dillendirdiğiniz doğumu ile on altıncı ayı arasındaki yaşam kesitini ilgiyle okudum ve gülümsedim.
İnsanoğluna yaşı sorulduğu vakit hep doğum tarihi baz alınarak cevap verilir. Oysa belli bir zamana kadar insan tepki verse de çoğu şeyi hatırlamaz doğal olarak. Kendimden örnek vereyim 1,5 yaşındaki sünnetimden hiçbir şey hatırlamazken, 22 yaşımda başımdan geçen ve iki kişinin öldüğü bir trafik kazası saniye, saniye hala hafızamdadır. Böyle bir kazanın hemen ertesinde bile hayat bir şekilde devam etmiştir. Eğer 1,5 yaşımda 22 yaşımdaki şuurum olsa idi en azından kuzu, kuzu sünnet olmazdım. Biraz peşimden koştururdum ahaliyi :)
Belki de küçük bedenlerin cevaplayamayacağı sorular karşısında “neden” lerinin cevablarının ip uçları, yaratılışımızdaki bu ilahi denge’de yatmaktadır.
Saygılar, selamlar
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
not: üstünden zaman geçmiş de olsa, geçirdiğiniz kaza için, geçmiş olsun.
Unutulmayacak bir gece yaşatmış küçücük yaşına rağmen ...Koklanmaya sevilmeye hatta öpülmeye ihtiyacı var Çağla bebeklerin.
Aklıma birden yuvada olan sevgiye muhtaç çocuklar geldi...Yazınızın içeriğine gölge düşürmemek adına dilerim bütün çocuklar aileleriyle birlikte yaşam sürerler...
Sayfanız sevgi yumagı hangi yaprağı çevirsem gözlerime nem düşüp, düşünme aşamasın da buluyorum kendimi...
Ve sevgilerimi gönderiyorum dost yüreğinize...
Eser Akpınar
Güzel yorumunuz için teşekkür ediyorum Nilgün Hanım..Sevgiler yüreğinize.
Yine harikaydı sevgili dostum. Bayılıyorum yazılarını okumaya. Giriş ve sonuş harikaydı. Torununu da benim için öp tamam mı ? Pardon öpme koklasan da olur. Ama benim için :) Sevgilerimle
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Nermin...Sevgilerimle
Tebriklar...çok güze bir yazıydı...
Bebek diliyle anlatımınız harihaydı...Sayfanızı okumak beni çok mutlu ediyor...Konu seçimleriniz,anlatımınız harika..
Sevgilerimle
Eser Akpınar
Sevgiler yüreğinize...
Eser Akpınar
Saygılarımla
bebeği memeden kesmek
ilk ayrılış
bebekle annenin ilk ayrılışı
zor bir süreç
güzel bir anlatım
kutlarım Eser hanım
sevgilerimle
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum..Sevgilerimle
Eser Akpınar
Çocuklarım, benim çocuklarım. Onların sevgisi önüne hiç bir sevgi geçemez. Bu açıdan ben " Torun evlattan daha çok sevilir " sözünü kabul etmeyenlerdenim.
Ama torun sevgisi, apayrı bir sevgi...
Teşekkür ediyorum. Sevgilerimle
çok özlediğim torunumun.......doğumunu.....kokusunu..... anımsadım....güne güzel yazın tat verdi eser hanım çok teşekkürler.....saygılar
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Tacettin Bey.
Saygılarımla
Bal tadında bir yazı okudum.
En sevdiğim yazılarınızdan biri oldu bir anda.
Konu şirin. Usta bir kalem sabisi.
Birde onaltı aylık bebe var dünya tatlısı.
10 puanları siler süpürür tabiisiiii.
Selamlar.
Eser Akpınar
Saygılarımla...
Bir kaç ay önce yaşadık bizde aynı zor olayı. Tabii ben değil de torunum ve aneannesi yaşadı asıl zorluğu. Genelde biz erkeklerdern ziyade kadınlar yaşıyor hepsini. Bize de sevmek kalıyor daha çok. Yalnız kızımın doktoru birden değil de yavaş yavaş bıraktırmış galiba.
İlahi Eser Hanım; zaten son günlerinde resimleriyle konuşmaya başlamıştım, şimdi daha çok özlediğimi anladım torunumu.
Empatiniz çok sevimliydi. Bebek olmanın her hali güzeldir zaten.
Eser Akpınar
İnanın, dün akşam, anne ve babasına verirken içim burkuldu. Tabi bunu kimseye söylemedim, belli de etmedim. Siz de söylemeyin...:-)))
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Eser Hanım beni çok duygulandırdınız bu ne güzel bir sevgidir ve bu duyguların ne hoş satırlara dizilişidir. Siz mükemmel bir insansınız, kendi çocuğunuz da torununuz da çok çok şanslı. Size hayran kaldım. Sevgilerimle...
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Sevgiler
Bugün ağızbirliği etmişcesine mi, yoksa tesadüfen mi hepimiz yalnızlıktan bahsediyoruz.
Hayırdır inşallah.
Eee?
Nasıl kokusu torunun?
Sorulur mu o da.
Ama ben, bir çocuğun ana-baba yanında büyümesinden yanayım. Örneklerini gördüm 'annanne, babanne' yanında büyüyen çocukların. Ana-babaya fazla ehemmiyet vermiyorlar ve ebe-dedelerini daha çok seviyorlar.
İyi de, Allah gecinden versin, hayat kısa. Torunların daha önünde uzun yıllar var.
Kaybetmeye nasıl dayanacaklar kuzucuklar?
Dilerim analı-babalı-dedeli-ebeli büyür sağlık ve mutluluk içerisinde.
Eser Akpınar
Çocuğun anne-baba ile büyümesi düşüncenize yürekten katılıyorum. Ama memeden kesmenin de başka yolu yok, ne yazık ki.
Bizim bilgilerimiz de bu devirde geçersiz sayıldığı için, doktor ve anne-baba kararlarına uymaktan başka seçeneğimiz yok.
Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Çok zor bir gece geçirdiğinize eminim, inşallah küçük torununuz kolay alışır.Bebeklerin bazısının sütten kesilmeleri oldukça zor oluyor.Torununuzun ağzından güzel bir anlatım olmuş, sevgiler.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygı ve sevgiyle...
İlk gece uyurken seyrettim, torunumu. “ Neler geçiyor kim bilir aklından? “ dedim. Henüz çok küçüktü. Bu yüzden kimse ona neler olacağını anlatamamıştı. Onunla konuşamadan gitmişti anne ve babası. O, kendini bu geceye hazırlayamadan ayrılmıştı; anne ve babasından. Bir gece önce kendi evinde, kendi yatağında, annesi ve babası ile birlikteyken; anlayamadığı, bilmediği bir sebepten ötürü, yapayalnız bulmuştu kendisini. Anlayamadığı, anlamlandıramadığı bu durum yüzünden kim bilir ne fırtınalar esiyordu aklında ve yüreğinde? Ve henüz konuşamadığı için soramıyordu; “Neden?” diye.
ALLAH,TORUN YÜZÜ BİZE DE GÖSTERSİN ESER HANIM...ONLAR, MELEK GİBİLER...
KUTLARIM HARİKA YAZINIZLA DUYGULANDIRDINIZ BENİ...SELAM VE SAYGILAR EFENDİM...
Eser Akpınar
Teşekkür ederim. Saygılarımla.