Baharın Elinden Tutan Erguvanlar
Nisan geldi. Sabahın serinliği bir başka okşuyor insanın tenini. Kuşların cıvıltısında ayrı bir tını var. Baharı soluyor ağaçlar kuşlar.
Akşam ayrı bir albeni ile iniyor sulara. Sular tutuşuyor güneş kızıllığında. Gün batımı , bazı yerlerde kızıl, bazı yerlerde mor…
Baharda, sevgi açıyor çiçekler, aşk düşüyor seherlerde narin gül yapraklarına. Erguvanlar, baharın elinden tutuyor. Sular ayrı bir şevkle çağıldıyor. Nehirler kabarıyor.
Gözelerden billûr sular çıkıyor. Güneş, yüzünü masmavi denizlerde, göllerde yıkıyor.
Cümle çiçekler güzel kuşkusuz. Ama bana sorarsanız bahara erguvanlar daha çok yakışıyor. Hele, bir emsalsiz ceren var ki. Bahar, erguvan ve onunla daha bir güzelleşiyor…
Bahar, mevsimlerin kristalize edilmiş dilimlerinden biri. Bahar, yeniden dirilişe simge… İmgenin erguvan hâli.
Bahar, ellerini teslim etti erguvanlara, ben yüreğimi. Erguvan bakışlı bir akşam üstü, gamzesinde erguvanlar açan bir peri çınlattı kulaklarımı. Sarıldım kaleme, yazmaya çalıştım, yüreğimin sesini.
Tariflere sığmaz ki baharda erguvanlardaki albeni. Hayal etmek yetmez. gidip yerinde görmeli o güzelliği. Nisan da punduna getirip, şöyle bir İstanbul yapıvermeli.
Emirgan’da çay içmeli mesala , Çamlıca’da etrafı seyretmeli. Baki’yi , Nef’i ’yi Nedim’i yâd etmeli. Ciğerlere çekmeli Boğaz’ın serinliğini...
Söyleyin erguvanlara, bırakmasınlar baharın elini… Yüreğim, zaten onların. Ben gamzesinde erguvanlar açan peri ile baharın ve erguvanların esiri…
Ankara,11.04.2010 İ.K