elveda sevgilim
Ellerimden tut ne olur; bırakma beni. Sığınağım, sırdaşım, yoldaşım, tek arkadaşım…
Yılmadan geldim sana. Sevmeden sevdim seni. Nefret etmeden gittim. Koşar adım peşinden aşka sürüklendim. Ne hatıralar unutturdu seni bana, ne de içimde büyüttüğüm yangın. Yalan mıydın sen tenime? Talan mı ettin şu kısacık aşkı? Sadece ellerinden tutabilmek için yüreğinden koptum ben. Ancak elime geçen; bir kırık kalp, bir sararmış kağıt ve kırmızı kurdelenin ucunda paslı iki yüzük oldu…
Dün yürürken kaldırımda bir çocuk gördüm. Ağlamaklı bakıyordu gözleri. Altı üstü bir çocuk ama yüzündeki çizgiler yaşlanmıştı. Yaşlılık pek yakışmamıştı güzel gözlerine. Sonra bir şey çarptı gözüme. Alnına yazılmış kocaman bir morluk peşinden koşuyordu. İncitecek belli ki; aldı elinden; bir kuru ekmek ve soğan parasını. Hıçkırmak böyle olsa gerek. Çığlık çığlığa… Seller içinde…
Seni hatırladım tırnaklarında. Gözleri sen, elleri sen, çizgileri sen… Sen kuşatmışken her yanımı nasıl olurda unutur bu yürek seni. Piyano sesinde ve korkak nefesinde bir şarkının; acıtkan bir melodiyle aktın içimden. Yanardağ gibi patlak verdi yorgun kalbim. Tutunamaz, el uzatamazdı sensizliğe.
Ağladım sonra. Ellerin vardı elimde hırçın ve küskün. Gözlerin vardı soru sorar gibi. Döndüm de bir an kendim bakamadım, kıyamadım senli yılları silmeye. Uzanmadı elim, söylemedi dilim. “ hadi git” diyemedim. Baktım aynaya bir an için sanki aynadaki yüz ben değildim. Gözlerim başka bakıyordu dünyaya. Şakaklarıma düşmüş aklar daha bir olgun gösteriyordu artık bu toy bedenimde çarpan kalbimi.
fmü
Yıllar sonra, yolla sonra sevmekten vazgeçtim seni. Değer miydin sevmeye? Evet; en güzeline layıktın belki en özeline. Ama karşına çıkan bu duygusal olmayan kızcağız bunu veremedi sana. “Özelsin” diyemeden gitti… ve bitti bir hikaye daha. Ansızın başlayan bu sızı dindi artık. Sen yoksun yorgun çizgilerinde ve suskun kırlarında saçlarımın. Sen gittin ve bitti karanlığım. Sen gittin ya ben yeniden ben olmak için uğraşıyorum. Senin için harcadığım yıllara; sensizliğin yasını tutarken ben yazık olmadı mı yüreciğime. Keman sesindeydin sen biraz ve kırıldı telleri kemanın.
Başka bir yürek için çarpacak bu kalp belki bir gün. O gün geldiğinde sen suskun satırlarda; sağır çığlıklar atacaksın. Ve ben, evet sevgilim, ve ben duymayacağım bunları. Bilmeyeceğim ve çabalamak geçmeyecek içimden. Ve ben bu şehirden giderken sana bıraktığım son mektubu da yakacaksın bir hışımla. Elveda demek zor; bekle demek imkansız. Bir elinde kibritin yanmakta zorlanan ucuna bakarken; öbüründe resmime küfürler edeceksin. Olsun… sızısı kor gibi yanadursun içimde. Gidiyorum ben ve seni sana bırakarak kayboluyorum o kasvetli hayatından. Sekiz köşe bir şapka ve içinde bir küçük resim olacak yıllar sonra. Seven gelmeyecek bir daha…
Elveda derken demek istediklerimi demekle dememek arasında kalmış; demetleri demetlerken getirdiğin çiçeklerin demelerine aşık olduğum rüzgar esmeyecek artık. Ben yalan bir sevdanın çözüm bölümünden çekiliyorum. Gelmek için çaba bile harcamana doğru. Bir başka yürek belki doğru bir zamanda yürek açacak bana…
ELVEDA SEVGİLİM…
YORUMLAR
Bu güzel yazıyı nasıl kaçırmışım. Harika ötesiydi. Hele son kısmındaki "istediklerimi demekle dememek arasında kalmış; demetleri demetlerken getirdiğin çiçeklerin demelerine aşık olduğum rüzgar esmeyecek artık. Ben yalan bir sevdanın çözüm bölümünden çekiliyorum" kısmı ne kadar kuvvetli bir duygunun eseriydi. Tebrik ediyorum. Mutluluk böyle duygusal birisinin hakkı diyorum. Sevgilerimle....
mari
mari
Çok güzel kaleme almışsınız hikayeyi. Şiir tadında olmuş. Hüzünlü bir hikaye güzel bir anlatım. Umarım bu hikayenin kahramanı uzun süre hüzünlü yollarda gezmez. Yaşam ilginç bir denge. Sürprizler getirir belki yas süresi bittiğinde. Yüreğiniz dert görmesin hep sevgi ile kalsın. Saygılarımla