- 1803 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
BENİM TERÖRİSTİM
Bir ay içinde hemen her gün geldi yaşlı ve şirkin adam. Yine İbrahim ve Şerafettin ile sohbet ediyordu. Bu gün çok asabiydi her üçü de. Yaşlı adamla konuşmaları biterken Hasan’ı çağırdılar. İbrahim; hiddetle söze başladı.
- Bu yazı senin mi?
- Evet abiy. Yerel gazetede çıktı.
- Ulan yazar mısın? Koruma?
Hasan’ın “ Canlı bombanın vedası” başlıklı makalesi gazetede yayınlanmış ve polis takibatına uğramıştı. “ Terörü Övmek” fiiliyle örtüştüğü vs. gerekçelerle makaleden sonra fabrikayı polisler sarmıştı. Hasanın ifadesini almıştılar. İş basına da yansıyınca fabrika için kötü reklam olmuştu.
CANLI BOMBANIN VEDASI
Londra’da intihar eylemi yapan Sıdık Han’ın 6 aylık kızı Meryem’le “Cihada gidiyorum, seni artık göremeyeceğim” diye vedalaştığı video ortaya çıktı.
Londra’da 7 Temmuz 2005’te 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör eylemini gerçekleştiren canlı bombalardan Muhammed Sıddık Han’ın minik kızına yaptığı veda konuşmasının videosu ortaya çıktı. Saldırılara yardımcı oldukları gerekçesiyle yargılanmakta olan üç zanlının davası sırasında jüriye izlettirilen video görüntüleri, Sıddık Han Pakistan’a gitmeden önce 16 Kasım 2oo4’te çekilmiş. Kucağında 6 aylık bebeği Meryem olduğu halde yatakta otururken görünen Sıddık Han, İslam aşkına cihad’a gideceği için üzgün olduğunu belirtiyor ve alnından öperek, “ Annene iyi bak. Güçlü ol ve savaşmayı öğren. Savaşmak iyidir.” Diyor ve şöyle devam ediyor: “ Senin büyümeni göremeyeceğim için çok üzgünüm. Tatlım, gitmeme çok az kaldı ve seni gerçekten çok çok özleyeceğim. Daha şimdiden seni düşünmeye başladım. Seni çok seviyorum ve sen benim hayatımdaki en değerli varlıksın. Keşke yaşamının bir parçası olabilseydim. Özellikle de sen büyürken yanın da olmak isterdim. Ama senin geleceğin için bunu yapmak zorundayım ve İnşallah ileride senin için çok iyi olacak. Dualarını bizden eksik etme. Allah yanında olacak. Bunu İslam aşkına yapıyorum. Çıkar uğruna değil. Annene iyi bak. Onunla arkadaş ol.”
Gazetelerde sık sık böyle haberler çıkıyordu. Televizyonlar dâhil her türlü yayın organı sansürlü ya da taraflıydı. Kapitalizm ve büyük sömürgeci güçler yarattığı bataklığın sinekleri ile acımasız ve ahlaksız bir savaşa girmişti. Sömürü yolu ile kanını emdiği mazlum milletlerin direnişini, uyanışını sindirmek istiyorlardı.
Demokrasi ve özgürlüklerin güvencesi ilan etmiştiler kendilerini. Hakların katilleri hakların ve halkların koruyuculuğuna soyunmuştu. Güçlü oldukları için haklıydılar her daim. Kitleleri uyutmak, tek kişiyi uyutmaktan daha kolaydı onlar için. Öyle de yapıyorlardı.
Uyanan ve direnen devlet, gurup ve fertlere terörist damgası vurup sorgusuz imha ediyorlardı. Onca kuvvet ve imkâna, desteğe rağmen terörist! Faaliyetleri azaltamadıkları gibi müthiş bir hızla büyütüyordular. Aslında bu iş onların çok işine geliyordu. Birçoğunu da kendileri yapıyordu. ( 11’ in de İkizlere takke gibi ) Sinsi planları halklarında paranoya yaratıyordu. Kapitalistler çirkinlikle savaşacak yerde çirkinlikler yaratıyordu.
Canlı bombalar işte uyutulamayan adamlardan çıkıyordu. Çirkin dünyanın yeni umutları olmuştular. Çaresiz bırakılan mazlumların Yeter! Çığlıklarıydılar. Kimler duyabiliyor, kimler anlayabiliyordu? Nadide birer çiçek gibi her gün açıyordular. Anneydiler, babaydılar, insandılar, seven yürekleri vardı herkes gibi. Umut ve aşkları vardı. Sanıldığı gibi kurt adam değildiler. Dolunay çıktığı için değil çaresizliğe, umutsuzluğa itildikleri için son çare olarak Şereflice şehit olmayı seçiyorlardı.
Müslüman Mücahitleri bile Terörist gösteren kapitalist ve ateistler neden kendini patlatmıyordu acaba? Damda yanmak üzere olan kediyi şov için kurtarır, balinaları, fokları ve inançlı insanları vahşice katlederdi.
Kur’an Onları ne güzel yazmıştı:
“ Andolsun, Cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık ( hazırladık), Onlar ki, kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler, bunlar hayvan gibidir, hatta daha aşağılıktır. İşte bunlar gafil olanlardır.” ( Araf, 179)
Hepimizin Rabbi böyle diyor. Hala uyanmayacak mısınız?
Benim şehidim, sizin teröristiniz olduğu sürece sizinle barışmayacağım. Zillete düşmeyeceğiz. Direnişçilerimize alkış tutacak, onları onore edeceğiz. Gerektiğinde gerekeni yapmaktan kaçınmayacağız. İki milletin mücadelesinde güçlünün değil haklının ve hakkın yanında olacağız. Yeryüzünde yalınız iki millet vardır ve biz sizden değiliz.
Hasan Hayal
İçeriği bu olan yazıyı elinde sallayıp İbrahim susan Hasan’a:
- Terörist misin lan!
- Hâşâ abiy.
- Yazar mı olmak istemiş beyimiz?
- Basit bir yazı sadece.
- Dur ihtilal yapıp seni başa geçirelim. Olur mu?
- Kovuldum mu?
YORUMLAR
Müslüman Mücahitleri bile Terörist gösteren kapitalist ve ateistler neden kendini patlatmıyordu acaba? Damda yanmak üzere olan kediyi şov için kurtarır, balinaları, fokları ve inançlı insanları vahşice katlederdi.
Kur’an Onları ne güzel yazmıştı:
“ Andolsun, Cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık ( hazırladık), Onlar ki, kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler, bunlar hayvan gibidir, hatta daha aşağılıktır. İşte bunlar gafil olanlardır.” ( Araf, 179)
Hepimizin Rabbi böyle diyor. Hala uyanmayacak mısınız?
Benim şehidim, sizin teröristiniz olduğu sürece sizinle barışmayacağım. Zillete düşmeyeceğiz. Direnişçilerimize alkış tutacak, onları onore edeceğiz. Gerektiğinde gerekeni yapmaktan kaçınmayacağız. İki milletin mücadelesinde güçlünün değil haklının ve hakkın yanında olacağız. Yeryüzünde yalınız iki millet vardır ve biz sizden değiliz.
"Bir kişiyi öldüren cihanı öldürmüş gibidir." der Peygamberimiz. Öldürmenin tek haklı gerekçesi varsa o da yok olmamak için savaşmaktır.
İntihar bombacılarını değil; vahşi kapitalizme karşı her şeyiyle direnenleri anlattım. Nefsi müdafaya zorlanan ve suçlanan insanları işaret ettim.
Elbette ki en büyük cihat nefisle olan cihattır.
Her fikirde haklılık kırıntısı ya da payı olabilir. Rusya'ya karşı savaşırken Mücahit diye destekleyenler şimdi Terörist diye birilerini yok etmeye çalışırsa düşünmek gerek.
Sivile karşı yapılan silahlı eylemleri asla tasvip etmiyorum. Diğerlerini de etmem elbette. Fakat çaresiz insanlar ne yapacağını sana bana danışır mı?
Onlarım gözünden de bakmak gerekmez mi?
Terörü övmek suçtur.
Aynı zamanda akılsızlıktır. Lakin ne terördür? Ne terör değildir?
Bunları düşünmek ve kafa yormak suç olmamalı.
Zaten yazı, romanımdan bir alıntıdır. Öncesi ve sonrası vardır.
Yazıda da kim teröristtir kim değildir gibi sorgulamalar vardır?
Herkese teşekkürler.
hikaye içinde hikaye ..hikayenin neresinden tutunsak orası haklı geliyor insana.aslolan bütününe bakabilmek.biz müslümanız..salim olan yaşatan insanlarız..öldürmek için ölmek şehadet midir?bu bile tartışılabilir..neticede tepkimizi göstermek ,haklılığımızı kanıtlayıp mazlumluğumuzu dile getirmek için canlı bomba oluyorsak öldürdüğümüz sabi sübyanın bunda ne suçu vardır?bakkala ekmek almaya giden annesinin öldüğünü hangi çaresizliğin gereği olarak açıklayabiliriz?lise yıllarında okusam bu yazıyı asar keserdim sözlerimle ben de..büyüüdk çok şükür sular duruldu.daha sakin kavramalı hayatı..daha layık yaşamalı ..cihadın gerçek manasını iyi anlamalı.en büyük cihattan başlamalı harbe...nefsle yapılmalı her devirde olduğu gibi bu devir de mücadele..bu bağlamda cihadınız mübarek olsun yazar..kovulmayasınız sonra hayattan ve maveradan..
"Yaşamak için öldürmek" bu kelime beni çok fazla ürükütür. "Aydınlık gelecek için yok etmek" bu kelime de beni düşündürü. Çünkü ölümün ve zulmümn olduğu hiç bir yerde aydınlık gelecek olamaz. Ve yaşamak için bir başkasını, suçsuz olanları yok etmek de bişze göre değildir. "Yaşamak için yaşatmak" prensibini benimsemeliyiz dünya milletleri olarak. Hiç bir terör, hiç bir ölüm maruz karşılanamaz, karşılanmamalı da. Eğer "benim terörüstim, senin terörüstinden iyidir " mantığını her daiam ön plana çıkartıp savunuyorsak, dünyada yok olmasını istediğimiz ölümlerin asla sonunun gelmeyeceğini bilmeliyiz ve onun için her tür vahşete hayır demeliyiz diye düşünüyorum.
Dünyada yapılan tüm zulumlere dur dyebilecek gücün var olmasını diliyor bu özel yazınızı paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Saygılar
Engin Tatlıtürk
Her şeyini yitiren bir insanın psikolojisi ne haldedir?
Deliren mi suçludur, delirten?
Saygılar.
Sevgili Engin Bey siteye girdiğimde önceliklerim arasında olduğunuzu söylemek isterim...Paylaşımlarınız'ın gerçeklerle örtüşmesidir sayfanıza olan ziyaretim...Objektif bakabilen insan adaleti sağlayabilecek vasfa sahiptir diye düşünüyorum..KINAMAK asla ve asla bir müslümanın yapmaması gereken bir tavırdır...O yüzden yanlış anlaşıldığım kanısına vardım... Ben, terörist dedikleri Abdullah Öcalan için bile anlamak ve dinlemek gerketiğini savunan birisiyim...Kimse rahat içindeyken hayatını kaybetmek bahasına birşeylerin peşine düşmez...Önemli olan objektif bakıp karşılıklı oturup konuşabilmek..Bizim ihtiyacımız olan budur, birbirimize tahammül gösterebilirsek sorunlar elbette çözümlenir.Fitneye mahal vermemek adına herkesin bir kez ve bir kez ve birkez daha düşünmesi.... Kullanılmamak adına fayda sağlayacağı kanısındayım...Yinede yinelemek isterim; tek taraflı değil, birlikte kazanılan barış yanlısıyım...Ölmek öldürmek bana göre başarı değildir, ve şunu da söylemek isterim ki, bu dünya sefa sürme yeri değil, elbette dertlerin sorunların olduğu bir dünya İMTİHAN dünyası kime nasıl yaklaştığın önemlidir kanımca...Kazanabileceğin bir düşmanı Allah'ın saflarına katacağını düşünmek yeterli öldürmemek için...
Sevgilerimi gönderiyorum dost yüreğinize...
Engin Tatlıtürk
Sömürü düzenine direnenleri terörist diye yutturuyorlar. Onu anlatmak istedim.
Saygılar ve teşekkürler.
Sayın Nilgün Akçay,
Sayın Hümeyragül Dallı,
Sevgili Su Misali ile kardeşim Serpil Vural'a
Sayfama teşriflerinden dolayı teşekkürü borç bilirim.
180 defa okunan bu yazının konu olarak öneni fazlaydı.
" Zülm ile abad olan kahır ile bedbaht olur"
Dünyanın sistemi zülüm sistemi.
Sistem adalete kavuşunca KAN DURACAK.
Bir can'ın kendisini yok etmesi okadar kolay mı?
Neden buna gerek duysun?
Hele hele başka canları da niye peşinden götürsün?
Kınamakla doğru mu yaparız?
Kınamakla sorun çözülür mü?
Anlamaya çabalamak daha doğru bir yaklaşım değil mi?
Daha fazla dost ve arkadaşım okusun ve kafa yorsun istedim. Çünkü kalabalıklar çok kolay aldatılıyor.
Her şey maskeli dünyada ama ölüm tek gerçek herkes için. Bu adamlar neden gönüllü ölüyor'u izah edemiyorlar.
Terörist, beyni yıkanmış ve ruh hastası diyorlar.
Sizce de doğru mu diyorlar?
Sevgi ve selamlar.
hicbitmez
Bir de bazi güclü beyinler bilgisini bilgisizi agina düsürmek icin kullaniyor ustalikla.
Elbette tabi anlatmaya calismak cabalamak en dogrusu bu cabayi da ancak insan sevgisi yogun olanlar göze aliyor.
Aslinda düsününce insanin beyni almiyor bir insani kötüye itmek okadar kolay ki iyiye yönlendirmek ne zor gercekten de.
sonsuz saygimla
90 defa okunup sadece beş yorum alması şaşırtı beni
haklısınız
ama sanırım yazı yorumlamak zor geliyor
kendimi suçlu hissetim şimdi, beğendiğim yazıları okuyor puan vererek ayrılıyordum sayfadan
bundan sonra daha da dikkat edeceğim Engin Bey
kutlarım saygılar
Engin Tatlıtürk
Yorumlar; yazara gözünden kaçanları gösterir. Gayet mühimdir.
500'ün üzerinde yazımdan sadece yüz kadarını burada yazdım.
Bunlar da tartışılsın isteyip, merak ettiklerimdi.
Emin olduklarımı yazmama dahi gerek yok. Kitapta paylaşacağım inşallah.
Sayfama şeref verdiniz her daim.
Selam ve saygılar.
çoğunlukla anlayamadığımızdan dolayı meydana çıkıyor bazı anlamayışlar....
bir iki kişi ile zulme karşı konulamaz ve ya bir kaç canlı bomba ile bedenleri parçalamak şehadet mertebesine kimi ne şekilde ulaştırır orası tartışmaya çokca açık bir gerçektir ve bilir kişilerce fetva açık bir uslüp ile bildirilmelidir.
savaş meydanında düşmanını sırf nefsine zevk tattırmamak uğruna öldürmeyen bir Ali var. aynı zamanda hz. Hamzanın çiğerlerini dişleri ile parçalayıp sonra o ağzı ile Peygamberin huzuruna çıkan bir insan var gerçeğimizde.
Amcasının acısını unutamayıpta gönlü razı olmayan Hz.Nebi örtü arkasından kabul ediyordu sonradan İman eden Hind"i.
insanlık tarihinde çoğunlukla hep müslümanlar zulme uğrayıp işkence görmüşdürler. buna rağmen dinimiz her daim hoşgörüden yana olmuş ve insanları kazanmak için ölmeyi emretmşiştir bizlere.
Filistinde zulme uğrayan bir gencin şarapnele karşı attığı taş ne kadar adil değilse,bu zulmü bir iki insanı hipnoz ile canlı bir ölüm makinası haline getirmekte pek adil görünmüyor. ama ne yazık ki dünya insanı susup bu zulme sadece seyirci kaldıkça daha nice insanlar bu uğurda canlarını namusları uğruna feda edecek ve canlarındaki ölüm ile haklarını savunacaktırlar.
Iraktaki namusu kirletilmiş bir kadının ahı,elbetteki yanıbaşında olayı sadece seyreden müslüman bir halktan ve müslüman olmayan ancak dünyanın gücünü elinde tutan insanlıktan sorulacak mutlaka.
barış gücü askerleri görevli olarak gittikleri yerlerde mayınlı bölgelerden geçmeden önce oralara çikolata ve bunun gibi tatlı şeyleri bırakarak çocukları bu ğurda kullanıyorlar. bırakın büyükleri küçükler dahi ölüm uğrunda bir şekere kurban ediliyor bu ahlaksız dunya insanı tarafından...
tüm bunları düşününce sabrın artık taş gibi çatladığı bir noktada insanların bedenlerini gönüllü olarak kurban ettiklerini görebiliyoruz....peki anlıyormuyuz onların çaresizliğini....birazcıkta olsa anlaşıl dık mı acaba. neyi arıyoruz o zaman...
ve ya anlıyorsak neden hala anlaşılamıyoruz....
saygı ve dua dileklerimle....
Her zümrenin Yaradan'a ihtiyacı vardır...Bahsettiğimiz halk; bunların arasında patlatılılyor bu bombalar, suçsuz onca insan,asla tasvip etmediğim onaylamadığım bir durum... ''RAHMETİM GAZABIMI GEÇTİ'' diyen bir yaratıcının kulları olarak bu hakka sahip olmadığımız açıkca ortadadır...Ve Sevgili Peygamberimiz(s.a.v)'e onca zulüm yapılmış olmasına rağmen, sahabeye verdiği cevap ''BİLMİYORLAR BİLSELERDİ YAPMAZLARDI'' olmuştur...
Peki, bu zulme kim dur diyecek? derseniz TESLİMİYET ALLAH'A...
Muhterem Mehmet kardeşim; Ne kadar güzel yazmışsınız.
Sayfama şeref verdiniz. Teşekkür ederim.
Recep kardeşime,
Bedri kardeşime,
Hülya Türk kardeşime de ayrıca teşekkür ederim.
Zor bir konuda pek çok insandan farklı düşünerek fikir beyan etmişsiniz. 133 okumaya 9-10 yorum.
Ne kadar elit.
Tekrar tekrar teşekkür ederim.
Tersi bir yazı yazarak daha fazla olumlu eleştiri alabilirdim. Çünkü çoğunlık böyle inandırılmış.
Okuyanların bir çoğu şaşıyor da olabilir. İlk defa olaya bu açıdan bakıyor da olabilir.
Kral çıplak diyen birileri çıkar her zaman.
Saygı ve selamlar.
Bir gerçeği dile getirmişsiniz. Katılanda olur katılmayanda. Ama bu gerçekler hep var. Bundan sonrada var olacak.Tebrikler gözlerinizden öperim.
Engin Tatlıtürk
Evet bir Müslüman cihad etmelidir. Kendisine silah çekene o da çekmelidir. Dinimiz üç şey için insan canına kıymayı mübah saymıştır. Canına, malına namusuna kastedildiğinde. Ama bunun bile bir kuralı vardır. Bombayı beline bağlayıp kalabalığın ortasına dalmak ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir? Elbette sizin böyle bir şeyi savunduğunuzu düşünmüyorum ama böyle bir şeyi savunmak ne kadar doğru olabilir? Zulme uğrayan mağdurdur, mazlumdur Lâkin mazlumiyetini zalimliğe çevirmemesi şartıyla...
OKunma- yorum kıyaslamasına gelince Engin bey, O iş biraz karışık:) Selâm ve sevgiyle.
90 defa okunup sadece beş yorum alması şaşırtı beni.
Okuyan ve yazan herkese çok teşekkür ederim.
Global bir mesele ve vicdani bir yara.
Yoksa bakış açımı mı farklı buldunuz?
Çekinildiği için mi fikir beyanı yok?
Yoksa bu konuyu hiç mi düşünmemiştiniz?
Okuyanlar lütfen fikir belirtsin ki; herkes yönünü tayin ederken feyzalsın.
Saygılarımla.
Sevgili Engin liseyi İstanbul Maçka Endüstri Meslek Lisesinde okudum, hemen bitişiğimizde de İ.T.Ü nün mühendislik fakültesi. Gerçi aramızda Nişantaşı Kız Lisesi ve Maçka İlkokulu var ama İTÜ ile tek bir okul gibiyiz nerdeyse. Siyasi görüş olarak İTÜ nün hegemonyası altındayız okul olarak. Herhangi bir eylem ve boykot olacağı zaman pat diye İTÜ den ağabeyler okulda.
Okuldan hatta sınıfımızdan da aktif olarak kendini kaptırmış arkadaşlar var bu işe. Boş vakitlerde tartışmalar yapardık en zoruma giden, üzüldüğüm çoğunun o zamanlarda “ateist” olmaları idi. Sanki o görüşün olmazsa olmazı ateist olmaktı. 1978 yılı idi sanırım, o gün eski bir devrimcinin ölüm yıldönümünde boykot yapılacak. Açık söylemek gerekirse boykot demek bizim için arazi olmak demekti, doğru Beyoğlu’nda bir sinemaya, hele o gün birde yazılı varsa değme keyfimize. Uzatmayayım bir arkadaş müdür beyin Reno’sunun üzerine çıktı(arabanın tavan göçtü bu arada) başladı anlatmaya. “Devrim şehidi”……………arkadaşımızın ölüm yıldönümü nedeniyle bu gün okulu boykot ediyoruz arkadaşlar.”
Kafama takıldı “Devrim şehidi ne ola ki” dedi içimden, hadi devrimi anladım da şehit olabilmek için bir kere Müslüman olmak gerekiyordu, ateist birisi nasıl şehit olabilirdi ki. “Şehit” kelimesi incelendiğinde Arapça ve İslami tandanslı bir kelime. Sözlük manasında ilaveten şöyle deniyor “Din yolunda canını veren kimse, Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda ölen kimse”
Şimdi yazındaki “Bunu İslam aşkına yapıyorum”, “Şereflice şehit olmayı seçiyorlardı.” Cümlelerini okuyunca, bırak Allah’ını seversen yahu ne şehidi olsa, olsa Niyazi oluyorlardır dedim. Bir günahsızın intikamını başka günahsızları katlederek almak. Ve bunun ruhsatını İslam’dan almak, İslam bu kadar mı basit bir dindir. Bu gün İşte İslam’ı bu kadar basit gördüğü içindir ki Müslümanlar ezilmeye, horlanmaya, sömürülmeye mahkûmlar. Bu yüzden güçsüzler. Ve canlı bomba eylemleri ile de hiçbir zaman güçlenemeyecekler.
Nasıl güçlenecekleri konusunu ise bir gün yüz yüze geldiğimizde tartışırız, zira uzun hikâye, burada sayfalar sığmaz anlatmaya.
Bu gün insanoğlunun anlayamadığı şey şudur “maalesef öldürmekle insan nesli tükenmiyor”
Saygılar, selamlar
Engin Tatlıtürk
İslamla terörü birleştiren Müslümanlar değil ki. Müslümansan teröristsin öyleyse yaşamaya hakkın yok tavrındalar.
Akrebin etrafına ateş yakınca kendini soktuğu gibi, çaresiz bırakılan insanlar her yolu deniyor.
Tasvip ettiğimden yazmadım bu yazıyı ama onları anlıyorum. Ruh hallerini tahmin ediyorum. Nasıl imhaya çabalandıklarını biliyorum ve vicdanen rahat değilim.
Kimin şehit olduğunu sadece Allah bilebilir.
Çeçenistanda işkal sırasında ölen bir Rus askeri mi yoksa erkeklerinin intikamını almak ve düşmanı dışarı atabilmek için kendini patlatan bir "KARADUL"' mu şehittir Allahın huzurunda?
Canlı bombaların patladığı yerler de özenle seçilen sıtratejik noktalardır. Gelipte senin benim yanımda kendilerini heba etmezler.
Bataklık varsa sivri sinek olacaktır.
Bundan Kapitalizm canavarı utansın.
Seni okumak güzeldi. Teşekkürler kardeşim. Selam ve sevgiler.
ENGİN BEY YAZINIZI OKUDUM DUYGUSAL BİR YAZIYDI BİR BABANIN EVLADINA ANNESİNİ EŞİNİ EMANET ETMESİ VE ONLARDA BİR BABA ,ANNEYDİLER ONLARINDA YAŞAMAYA HAKLARI VARDIR MUTLU BİR YUVADA AMA MALESEF KADERİN ÖNÜNE GEÇİLMİYOR YÜREKTEN KUTLARIM SİZİ EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK .SAYGI VE SELAMLARIMLA
Engin Tatlıtürk
Selam ve saygılar sunarım.
Canlı bombalar işte uyutulamayan adamlardan çıkıyordu. Çirkin dünyanın yeni umutları olmuştular. Çaresiz bırakılan mazlumların Yeter! Çığlıklarıydılar. Kimler duyabiliyor, kimler anlayabiliyordu? Nadide birer çiçek gibi her gün açıyordular. Anneydiler, babaydılar, insandılar, seven yürekleri vardı herkes gibi. Umut ve aşkları vardı. Sanıldığı gibi kurt adam değildiler. Dolunay çıktığı için değil çaresizliğe, umutsuzluğa itildikleri için son çare olarak Şereflice şehit olmayı seçiyorlardı.
BEN ONLARA SAYGI DUYUYORUM. ONLAR " KARA DUL " DEĞİL ; BEM BEYEZ PAPATYADIR.