- 3980 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
TECAVÜZ KAÇINILMAZ İSE "ZEVK" ALMAYI BİLECEKSİN -Birinci Bölüm-
Hikaye kitabım için sayfadan geçici bir süre kaldırdım.
Saygılarımla
Emine PİŞİREN
YORUMLAR
İzninizle bende Engin Tatlıtürk ve Lacivertiğnedenlik kalem dostlarımızı onaylayacağım. Hikayenin devamı gelmeliydi, sabırla sonunu beklemek gerekliydi. Kalemin infazı bu kadar çabuk verilmemeliydi. Gelelim Emine Pişiren'e;
Emine Pişiren bu hikayeyi yıllar önce yayınlarken her gün merakla beklerdik"acaba devamında nelerle karşılaşacağız?" diye. Maalesef, o sitemizde de aşırı muhafazakar bir grubun saldırısına uğramış, yanlış anlaşılmış, yargılanmış olup, bizlerin de mahrum kaldığı Atatürkçü bir kalem olan ve her yazısını beğenerek okuduğum Emine Pişiren gönül dostumuz, kalemi infaz edilmiştir.
Ne edebiyat adına ne de insanlık adına etik olmayan bu ön bakışı cidden kınıyorum. Edebiyata ve kaleme sınır konulursa kişi nasıl üretken olabilir? Acaba kadın oluşu mudur bu ket vurulan bakışa sebep?
Hikayenin devamını keşke yazsaydın Emine Pişiren. Pes etmek sana yakışmadı. Dilin kemiği yoktur, torba değil ki büzesiniz. Herkes olur olmaz söz ettiğinde faydalı olacağını, bu onu önemli ve değerli kıldığını sanır, oysa on kez düşünüp bir kez konuşmakta fayda vardır. Havin arkadaşımıza şu soruyu bulma hakkını buluyorum kendimde. Emine Pişiren yanıt verdikten sonra neden ilk yorumunu düzenlemiş?
Bu hikayenin devamını çok merak ettim. Ayrıca alıntı yaptığınız Aşkın Celladı adlı kitabı da şimdi gidip kitapçıdan alacağım. Ve Emine Pişiren, insanlık adına, kişisel gelişim adına faydalı olmayan bir kitaptan bu kadar uzun alıntıya yer vermezdi.
Kendilerine teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimi bırakıyorum sayfaya
Kalemin, eserine yapılan eleştiriye genel yorum halinde yanıt vermesi , okura değer anlamında gördüğü ve de zamanını harcadığı çalışmanın aslında öyle olmadığının göstergesine işarettir.
Bu bir .
Ben başlıktan evet dedim bunun devamını okumamalıyım ama zannedildiği gibi dogma zihniyeti taşıyan biri değilim- merak da bilinmeyene olmalı bilinene değil diyenlerdenim- sadece herkesin doğrusu benim doğrum olacaksa benim farklı bir insan olmamın anlamı hani nerede diyenlerdenim. Varın siz değişmemiş insanlardan tutun aslında budur değişmeyen; birileri daima derler bunu bu ne bu günün ne de bu asrın insanından bir nitelik değildir evvelden gelir.
Bundan ziyade,
başlık özgün olmalı aynen eserden beklenen gibi. Her yerde duymanın ya da görmenin olağan olduğu bir şey olmamalı - bunu çok öncelerde duyduğum gibi-. Zaten bakınca hikayenin içinde de alıntılar var ; efendim, söylemeye çalıştığım şey pekiştirmek ya da canlılık kazandırmak için ille de bunu yapmak gerekmezdir. Öyle bir halde anlatın ki herkesçe bilineni "evet, hakikaten yazıyor" denilebilsin. Siz kendinizi böyle görüyor olabilirsiniz sözüm yok ama yazar yazıp okuruna sunduktan sonra buna okur karar verir. Düşünmeyin ki içerik doğrucudur değildire benzeyeni kastetmiyorum bu şahsa göre değişir. Ama kimse gelip de yazım kuralları ciddiyetle , ehemmiyetle ele alınmış çalışmanın, doğruları görmezden gelip de yanlış olduğunu söyleyemez değil mi bu da öylesi.
Tetiklenmiş bir ön yargı benim nazarımda yoktur burada, bu dediğim haliyle başlanmış ve de devamı olan bir çalışmadan alacağım yoktur sebebiyle söyledim; öyle karışık ki hangisi neyi söylemiş dedirtiyor okura – hani alıntı yapılan yerlerde mi var yoksa kalem mi böyle düşünüyor gibi okur olmaması gereken sorguya itiliyor-.Ayrıca başlıkta tırnak işaretinin mânâ içerdiği de görülüyor, belki anlatmak istediğiniz daha farklıydı ama işte:
“ yoğurdu üfleyerek yemek var bir de bunun gereksiz olduğunu düşünerek yemek var.”
“ Çok çok ayrıca cesaret demek gerçek olana kafa tutmak demek değildir bu gafletin ve de buna binaen beslenmiş,kalıp haline gelmiş ön yargının ta kendisidir.”
Bu iki.
Çalışmanıza evvelde gösterilen tepkileri söylemişsiniz, üzgünüm ama ben burada kimsenin adına ya da şahsi duruşuna istinaden konuşmam,yorum yapmam amaç ve de niyet kendi inancım ve de var olan bilgimle kalemlerden bir şey öğrenmek ya da olanın ne olduğuna dair fikrimi beyan etmektir. Çok çok sınırlar aşılmamışsa kimseyi gidip de bir yere şikayet benim işim değildir. Ki görüyorsunuz ki aklımda olanı kalemle paylaştım bir yerlerle değil. Ayrıca devamını yayınlayıp yayınlamamak fikri, isteği tamamıyla kaleme aittir "yap/ma,et/me " gibisi de bana göre değildir. Ama benim eserim olmuş olsaydı kendime inanmış ve de güvenmiş olarak sunmuş olacağımdan ötürü prangayı kimsenin eline,diline,aklına vermezdim. Demek ki kalemin de şüphesi var şu kemiren dediğiniz türden. İnat dediğinizin de anlamı yoktur nezdimde.
Edebiyat, güzele,iyiye,hoşluğa davet mânâsı taşırken bunun aksine hizmete bir tuğla da kendimin eklemiş olmasından çok büyük bir üzüntü duyuyorum. Haklısınız,hiç saymak gerekirdi.
Nokta.
Sevgiler.
**Havin_** tarafından 4/11/2010 8:09:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yazıyı, yorumları ve cevabınızı okudum. Alıntı uzundu ama kurgu alıntı ile sarmal yürüdüğü için belkide böylesi şarttı.
Ben; devamını da okumak isterdim.
Aslında çok yürekli bir yazı. Sırf bunun için dahi kutlanır.
Tecavüz; en güzel edebiyatla anlatılır. Edebiyatın kapsamadığı konu yoktur.
Ben çok daha fazlasına dahi saygı duyarım. Yeter ki içinde şeytani öğeleri teşvik olmasın.
Var olanı göstermek ve ibret vesikası yapmak kötü bir iş değildir.
Keşke devamını da yazsanız.
Ben okumak isterdim.
Tebrikler.
Selam ve saygılar.
mavi_gul
Saygılarımla
neden bir bayan bu tarz yazılar yazıyor diye anında yazma hevesi kırılıyor ,bunun nedeni muhafazakar yanlar olabilir mi acaba ,en tuhaf yanı da bayanların anında tepki koymaları ,yazar ilgi çekici başlık kullanmış ne olmuş kullanmışsa ,acaba bay arkadaşlar yazsa bu kadar tepki koyacak mıyız ? Şişirilmiş medya maymunlarının edepsiz kitaplarına toplum olarak tepki koyabiliyor muyuz.Henüz bitmemiş bir yazı hakkında neden bu kadar ön yargılıyız.Neden içimizden çıkan cesur kalemleri köstekliyoruz ve onların geri adım atmasına neden oluyoruz.Şimdi ben kalkıp oldukça açık erotik bir şiir yazsam ne bileyim veya bir yazı anında çarmıha çekilip edepsiz mi ilan edileceğim.
mavi_gul
Değerli Gönül Dostlarım,
Öncelikle size sonsuz teşekkür ederim.
Neden?
Çünkü görüyorum ki, hala değişmemiş...
Ne değişmemiş, diye merakta bırakmayacağım sizi?
Bu hikaye neden ve niçin yazıldı?
1-Başlık özellikle seçilmiştir.
2-Öykü gerçek yaşamdan alınmıştır
3- Bu hikaye ilk yayın tarihi 2007 yılında ve tam sekiz bölümden oluşan bir yazı dizisidir. Yayınlandığı tarihten itibaren on dakikada 675 kez okunan bir eserimdir. Yayınladığım dördüncü bölümde sizler gibi site sakinleri toplu dilekçe vermiş ve tepkilerini anında göstermişlerdir. Sonuç o siteden atıldım. Evet yanlış duymadınız. O siteden hem bu yazım hem de Atatürk ve Vatan sözcüklerini çok kullandığım için atıldım.
4- Daha sonra bu hikayeyi tam üç sene, özel bir sitede sahibinden izin alarak tuttum. Yine okunma rekorları kırmıştı. Ama tepki gelmedi. Tepki gelmeyince o siteden hikayemi bu sitede yayınlamak istedim.
Görüyorum ki yine aynı şiddetli bir tepkiler almaya başladı, daha ilk bölümünden. Değişmemiş, düşünceler.
Gelelim hikayenin içeriğine:
Hikayede 30-lu yaşlarında bir Türk kadının, çocukluğundan yetişkin dönemini almış, kız arkadaşıyla birlikte güney sahillerinde iki haftalık bir tatilde yaşadıklarını, geriye dönüşleri ve gelişen sürpriz, rasyonel kurgu ile okuru şaşırtacaktı.
Tema, hikayenin başlığına uygundu, lakin başlığın da ötesinde okurun mantığını zorlayacaktı, baş rol karakterin zekasına hayranlık bıraktıracağı gibi, okur aynı zamanda hikaye içinde öz yaşam hikayeleriyle karşılaşacaktı..
Aslında "çabuk pes etmeyen" ve "mücadeleci" bir kişilik rengim vardır.
Hikayenin bundan sonraki bölümlerini inadına yayınlayabilirdim.
Neden yayınlamayacağım?
Gerçek şu ki, sizin daha şimdiden ÖNYARGILARINIZI tetikledim.
Ve hikayenin BAŞLIĞINDAN rahatsız olan, yine AYNI ZİHNİYETLE karşılaştım...
İzninizle uzun yıllarımı verdiğim kültür ve sanat ortamından bir yazım dostu ile anımı aktaracağım:
"Bir gün Necati Cumalı ile söyleşi halindeydik. Bir ara bir Fransız ile aralarında geçen diyologu anlatırken sözün arasında "b...k" sözcükleri geçiyordu. Şaşkındım!..Yazım alanının usta kalemi, beden dilimdeki ifademi okumuş, şaşkınlığımı fark ediince de gülümsemişti:
"Bir fıkra kibar olacağım diye özünden uzaklaşırsen, kaşınan burnunun hapşırmasını da engellemiş olursun. Oysa hapşırmak insanı rahatlatır. Fıkranın içeriğinden uzaklaşırsan da esprisi kalmaz" diye de beni uyarmıştı.
Bizim toplumuzda "yasaklar" her zaman cazip gelmiştir. Bir yarımız "ayıp" derken, bir yarımız da "merak" ile yasakları aşmıştır.
Şu an ben hedefime ulaştım. Almak istediğimi de aldım. Merak duygusu ve "kuşku" meyvenin içindeki kurt gibidir.
"Acaba" sözcüğünü ardımda bırakıp, bu sayfadan çekiliyorum.
Hikayemin birinci bölümünü silmeyeceğim.
Okuyan ve yorum yazan arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Sevgi ve ışıkla
Hikayenin bundan sonraki bölümlerini yayınlamayı düşünmüyorum.
fıkrayı orjinalinden alsanız daha iyi olabilirdi . Çok önceden duyduğum bir fıkra hatta ilk okulda derslerde anlattığım bir fıkraydı."Mantık olarak " söz öbeğini değil de " Mantıksal olarak " söz öbeğini kullansanız daha iyi olurdu orjinalini bildiğim bir fıkrayı böyle okuyunca tepki gösterme gereği duydum ... Bu arada başlık da dikkat çekmek için yazılmış sanırım .
**Havin_**
Evet evet belirtmeyi unutmuşum ben de mantıksal olmalıydı ya da matematikçi ise diğer kelime o da mantıkçı olmalıydı kesinlikle söylenmesi gerekiyordu.
Evvela yazım için birkaç şey söylemeliyim. Düzen görmek hele ki bu sayfalarda en önemli unsurdur diye bakanlar için çok önemlidir. Gözünüz acımıyor sonra güzeldire dair cümleler kullandığınızda kendinizden utanasınız gelmiyor ve de özgürce dolaşıyorsunuz satır aralarında. Bundan ziyade bu derece özen gösteren kaleme eleştiri yapmak daha doğrusu çekinmeden eleştiriyi sunmak da bir o kadar rahat oluyor zira biliyorsunuz ki böyle itina ile çaba gösterenin tek arzusu okur eseri inceliyor mu incelemiyor mu ve de inceleyen okurdan öğreneceğidir. Okur olarak kalemin gözlerimi acıtmaması ve de aklımı bulandırmaması en azından şeklen böyle olması şahsen mutlu etti beni ve teşekkür etmek istiyorum ama birkaç yerde nokta sonrası küçük harfle başlayan cümleler var bir daha bakarsanız sanırım harcanılan vakit ziyan edilmemiş aralıklardan olacaktır.
Gelelim içe. Açıkçası başlık sinirlerimi bozdu , aklımı da kalbimi de edebimi terbiye mi de alt üst etti. Öfkelendim , yorum yazmak istemedim ki sanırım onuncu ziyaretim artık bu kadar zamnanımı çalana bir şeyler söylemeliyim diyesim geldi. Fıkra çok güzeldi gülmekten ziyade akla hayran kaldım, mantık işte aferin rahibeye. Sonrası da güzeldi giriş vs. ama alıntılar olacak sanırım ki kalabalık bir duruma sebebiyet vermiş ve bence olmamalıydı ki eser tamamıyla özgün olabilsin. Bir fıkradan ya da kısa bir alıntıdan bir şey olmaz ama böyle daraltan alımlar sanırım okur için pek iyi görünmüyor. Ve yine diyeceğim ki dili güzel kullanıyorsunuz.
Netice dersek bunun devamını okumayı düşünmüyorum olur da görürsem tek ziyaretlik bakış bile olmayacaktır sanırım ve bu sebepten ötürü ayrıca üzgünüm. Çünkü bu kalemi okumak isterdim ama böylesi bir başlıkla eseri genele değil sadece bir yere sunuyorsunuz. Açıkçası derim eğer meraklı olsam okurum ama yazık ki meraklı değilim olsam da ne gelirse meraktan gelire de inanan biri olmam yine engelleyecekti beni. Belki çok daha güzel olacak gerçekten okur çin faydalı da olacak ama bana sandıklar dolusu altın sunulsa dahi bu başlığa geri kalan zamanımdan harcayacağımı düşünmüyorum bunu düşünmekten ziyade kendime haksızlık etmiş olacağıma inanıyorum.
İnanıyorum ki kalem ne demek istediğimi anlayacaktır .
Sevgilerimle.